Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ümit ÖZCAN

Ümit ÖZCAN
@Kor_Baykus
Bizi sadelikten ayıran kaos ve ölümdür, ama biz ne ölümden çekiniyoruz ne kaostan, bu dünyadan tiksiniyor ve hiçbir koşulda istemiyoruz onu. youtube.com/watch?v=q9_Dt8m...
Bir iktidar olarak eğitim, ona sahip olanı ondan yoksun olan zayıftan üstün kıldı ve eğitilmiş insan, ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun kendi çevresinde kudretli, güçlü, egemen bir kişi sayıldı: Çünkü o bir otorite idi. Bu buyruğa ve otoriteye herkes davet edilemezdi; bu yüzden eğitim herkes için değildi ve evrensel eğitim bu ilke ile çelişiyordu. Eğitim üstünlük yaratır ve insanı efendi kılar: Bu yüzden efendinin çağında eğitim, bir iktidar aracı idi. Ancak Devrim bu efendi-köle ekonomisini bozdu ve şu aksiyom ortaya çıktı: Herkes kendisinin efendisidir.
Sayfa 12 - Fenomen Yayıncılık
Reklam
Her yerde bol sayıda politik, toplumsal, dini, bilimsel, sanatsal, ahlâki ve başka cesetler var; bunlar tükenmedikçe de hava temizlenmeyecek ve yaşayan varlıkların solukları daralacak.
Sayfa 9 - Fenomen Yayıncılık
Hiçbir inanç, ''ilahi'' bir kainatın otoritesi üzerinde kabul edilmemelidir. Dinler sorgulanmalıdır. Hiçbir ahlâk kuralları sorgulanmadan kabul edilmemelidir -hiçbir ölçü standardı tanrısallaştırılmamalıdır. Ahlâk kurallarının aslında kutsal bir tarafı yoktur. Uzun zaman önceki tahta putlar gibi, insan elinin ürünüdür ve insanın yaptığını yine insan yok edebilir!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kandan işaretler yazarlardı yürüdükleri yola ve ahmaklıkları onlara gerçeğin kanla kanıtlanabileceğini öğretirdi. Oysa kan, gerçeğin en kötü tanığıdır; kan, en arı öğretiyi bile zehirler, onu yanılgıya ve yürek kinine dönüştürür. Biri, öğretisi uğruna ateşten geçtiyse -bu neyi kanıtlar? Doğrusu , kendi öğretisinin kendi yangınından çıkması!
Herkes yalnızca kendi düşüncesiyle savaşmış olsa savaş olmazdı.
Reklam
Kıtabı Mukaddes'e göre Kutsal Ruh, Meryem Ana'nın kulağına fısıldadığı anda Meryem Ana hamile kaldı. Ona göre, kulaklar vajinaydı. Tek bir yanlış fikir duyduğunda, masumiyetini yitiriyordu insan. Tek bir detay çok şey demekti ve insanın hayatı kararıyordu. Bilgi yüzünden insan aşırı dozdan ölüyordu. Harbiden doğru. Yanlış bir fikir insanın içinde kök salıp büyüyordu.
Her yerde polis makinesine karşı yürümek istiyoruz. Polis makinesini ve bütün kayıtlarını yok etmek istiyoruz. Bütün dogmatik sözel sistemleri yok etmek istiyoruz. Aile birimini ve onun kabilelere, ülkelere ve uluslara kanserojen bir madde gibi yayılımını kökünden yok edeceğiz. Ailelerin, annelerin, babaların, polislerin, rahiplerin, ülkelerin ya da partilerin konuşmasını istemiyoruz artık. Taşra ağzıyla söyleyecek olursak; yeterince saçmalık duyduk biz.
Ayrıntı Yayınları
Sana söyleyeceğim şu, küçük adam; içindeki en iyi şeylerin anlamını kaybettin. Boğdun diğerlerinde; çocuklarında, karında, kocanda, anne-babanda, gördüğün her yerde öldürdün.
Oysa insanın, ''Yükseklerdeki Tek Tanrı'' olabilmek için Tanrı'yı öldürdüğünü kimse fark etmedi.
Hiçbirimiz baskı altında ve kargaşa içinde yaşamıyorduk; ama bu gerçeği söylediğimde insanlar hep hayal kırıklığına uğrarlar. Hiçbirimiz kiliseye öfke duymuyorduk. Sadece yaşıyorduk. Duyguların ağırlığı altında ezilen hiç kimse yoktu. Kaderimizin bütün derinliği bundan ibaretti. İster sığ deyin, ister derin. Bizi korkutabilecek hiçbir şey yoktu. Kilise yerleşiminde yetişen insanlar böyleydi. Dünyada olup biten her şeye Tanrı karar veriyordu. Hayat tamamlanması gereken bir görevdi. Önemli olan faydalı bir şeyler yapmaktı ve her türlü sevinç ve gözyaşı insana ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramıyordu. Duygular ahlâki yozlaşmanın işaretiydi. Hayattan bir şeyler beklemek veya pişmanlık duymak gereksiz ve aptalca lükslerdi.
Reklam
En azların işidir bağımsız olmak: güçlü olanların ayrıcalığıdır. Ve buna kalkışan, buna en fazla hakkı olan ama zorlanmadan; bu da gösteriyor ki bir olasılıkla, yalnızca güçlü değil, ayrıca taşkınlığa kalkışıyor.
Say Yayınları
-Efendilik-kölelik ilişkisi olmayan bir devlet düşünülemez; çünkü devlet, içine aldığı herkesin efendisi olmayı istemek zorundadır ve bu iradeye ‘’devlet iradesi’’ adı verilir. -Efendi kölenin yarattığı bir şeydir. İtaat sona ererse , Efendilik de sona erer. -Benim kendi iradem devlet için yıkıcı bir tehlike oluşturur ve bu yüzden de devlet tarafından ‘’dikkafalı’’ olarak damgalanır. Birey’in öz iradesi ile devlet iradesi, birbirinin amansız düşmanı olan iki ayrı güçtür ve aralarında hiçbir zaman ‘’ebedi barış’’ sağlanamaz.
Kazmacılar çoktan işe koyulmuştu. Terleri fazla soğumasın diye, çoğu kez pek kısa tutuyorlardı yemek molasını ve gün ışığından uzakta, sessiz bir açgözlülükle yenen bu ekmek kurşun gibi çöküyordu midelerine. Yine yan yatıyor, gittikçe artan bir hırsla kazma sallıyorlardı, birkaç vagon daha doldurmaktan başka bir şey düşünmüyorlardı. Bu amansız yarışta insanlıkla ilgili her şey ortadan siliniyordu. Tavandan sızan ve her yanlarını şişiren suyu, iki büklüm çalışmanın doğurduğu damar sertleşmelerini, içinde bodruma atılmış bitkiler gibi sararıp soldukları boğucu karanlığı, kısacası her şeyi unutuyor, ha bire kazma sallıyorlardı. Oysa saatler ilerledikçe madendeki hava, lambaların dumanı, ciğerlerden çıkan vebalı soluklarla ve grizuyla hem ısınıyor, hem zehirleniyor, örümcek ağına benzer bir perde çekiyordu gözlerinin önüne; ancak bütün bir gece süren havalandırma çekip götürebiliyordu bu zehri. Ve onlar bu köstebek yuvasında, toprağın yüzlerce metre altında, ciğerleri havasızlıktan yanıp tutuşa tutuşa, durmadan kazma sallıyorlardı.
Geri176
1.153 öğeden 1.141 ile 1.153 arasındakiler gösteriliyor.