Umudu olmazsa insan sonraki güne çıkamazdı. Ertesi güne kalmış bir yama işi, ertesi gün çıkılacak bir gezinin bileti, ertesi gün içmek için şişenin dibinde bırakılmış sake; insan bunları ertesi güne sunmalıydı.
Spinoza’nın “özel” dostlar çevresinden, biyografisinin yazarı düşünür Tschirnhaus anlatıyor: Spinoza’yı bir gün örümcek ağlarına sinekler atıp, nasıl hayatları için ölümüne mücadele ettiklerini seyrederek çocuk gibi kahkahalarla gülerken yakaladım… Bu anekdot, Spinoza adlı, 17. yüzyılın “dönek Yahudi”, “lanetli” filozofunun portresinin ana çizgilerini gözlerimiz önünde kurmaktadır: Hayat, her şeyin varlığını sürdürmek için belirsizce ve sonsuzca harcanan bir çabanın (conatus adını verir bu çabaya) süregidişidir… Yani sonsuzca bir akış…
“Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için gün despota ihtiyaçları olduğu gibi, despotun da amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır.”
Gilles Deleuze