Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Furkan

Furkan
@Lombardian
Sıkı Okur
Uluslararası İlişkiler - Ekonomi & Finans
Rize Üni - Anadolu Üni - Cumhuriyet Üni
Malatya
39 kütüphaneci puanı
457 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
**İlk paragraf spoiler içerir, sonrakiler ise kendi görüşlerimdir. Kalabalığın içindeki yalnızlığı konu edinmiş yazarımız.. Ana karakterimiz olan “C.” (yazar böyle hitap ediyor) zamanını aylak aylak gezerek geçiren bir adam. Kendisinin herhangi bir işi yok ve babadan kalma evlerinin kirasıyla geçinip gidiyor. C. kendisi için bir çıkar yol aramaktadır, artık bu aylaklıktan kurulacağı bir yol.. Kendisine çıkış yolu olarak sevgiyi düşünür. Kahramanımız annesini küçük yaşta kaybettiği için bütün kadınlarda annesini arayıp en mükemmelini bulma çabası içinde olan birisidir. Bu yüzden de kadınlarla ilişkisini de bir türlü sürdüremez. Sevdiğini düşünür fakat kıskançlık duygusu, güvensizlik gibi nedenlerden dolayı uzaklaştırır kendinden veya kendisi ayrılır. Mavi yağmurluklu B.’yi gördüğünde ise hedefe onu koyar fakat bir türlü ona ulaşamaz. Aslında yazar, insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde gereksiz ön yargıların onları yalnızlaştıracağını da anlatmış bir bakıma. İnsan geçmişte yaşadığı kötü şeylerden kaçmak ve iyiye yönelmek için kendisine bazen olmadık hedefler koyar.. Ulaşamayacağı veya ulaşsa dahi onu tatmin etmeyeceği hedefler. Günlük hayatta herkesin karşılaşabileceği, ayrıca karşılaşmak istemeyeceği şeyler var kitapta. Belki de en çok etkileyen bu insanı. Kitap olarak beğenmemek mümkün değil eseri, fakat içeriğinde kendinizi görmemeniz mümkün değil. O yüzden de karmakarışık duygular içinde bulacaksınız eminim kendinizi. İyi okumalar..
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,9bin okunma
Reklam
247 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Olabildiğince spoiler vermeden şu şekilde anlatmaya çalışayım .. Öncelikle “Fahrenheit 451” kağıdın tutuşma sıcaklığıdır bunu bir belirtelim. Geleceğin dünyasında, itfaiyecilerin görevinin artık söndürmek olmadığı, kitapları yakmak olduğu bir zaman dilimi.. Gelecekte artık yanan şeyler evler, arabalar ya da maddi şeyler değil, insanların ruhunu besleyen ve tam olarak bu nedenden dolayı da yakılan kitaplardır. Kitaplara o kadar düşman olunmuş ki, amacı yangın söndürmek olan itfaiyecileri kitapları yakan görevliler haline getirmişler düşünün. Teknolojinin insanları bu kadar esir aldığı bu dönemde kitap okuma oranları bu kadar azken, herkesin her tarafı ekran kaplı odalarda vakit geçirdiği bir hayat.. Baş karakterimiz de bu dönemdeki bir itfaiyeci.. İşinin gereğini yapıp “kitap yakan bir itfaiyeci”.. Fakat bir gün işten eve dönerken küçük bir kız çocuğu ile karşılaşıyor. Aralarında geçen kısa muhabbetin sonunda kızımız ona mutlu olup olmadığını soruyor. Olayımız da tam burada başlıyor aslında. 30 yıllık hayatında hiçbir seçim yapmayan kahramanımız Montag mutlu olmak ile mutlu olmamak arasında da bir seçim yapmadığını fark ediyor. Neden bu işi yaptığını, neden karısı ile evlendiğini, neden burada oturduğunu bilmediğini fark ediyor. Çünkü hayatı boyunca ona hep tek bir seçenek sunulmuştu ona ve o da onu seçmişti. Bu noktadan sonra karakterimiz karşılaştığı şeyleri, yaptığı işi ve en önemlisi yaşadığı dünyayı sorgulamaya başlıyor. Bilim-kurgu sevenlere önemle duyurulur.. Kesinlikle okuyun !!
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 201789,5bin okunma
635 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kitap 1937 yılında İspanya'da geçiyor ve İspanya'daki iç savaşı konu alıyor. Faşistler ve Cumhuriyetçilerin savaşına yakından tanık olmamızı sağlıyor. Aslında kitap dost-düşman ilişkisini anlatmıyor, kitap savaştaki insanları anlatıyor. Savaşı kazanacak olan da kaybedecek olan da aynı yurdun insanı, aynı kandan gelme kardeşler. Kitapta faşist ve antifaşist iki grup var ama halk tabakasının bu ayrımdan çok da anladığı yok, çoğu asker ya da savaşa katılan kişi sadece emirleri uyguluyor, ne uğruna savaştıklarını gerçekten anlayamamış bir sürü insan var. İşte buraları okurken insan savaşın iğrençliğine bir kez daha şahit oluyor. Açıkçası kitabı etkileyici kılan kurgusu ya da dili değil, işlediği konu ve gerçeklerin çarpıcılığı. Kitap çok kısa bir süreyi anlatıyor ama bu sırada bir çok dünya gerçeğini gözler önüne seriyor. Kitap aşk konusunu da işliyor fakat savaşı ele alış biçimi daha daha etkileyici.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor
Çanlar Kimin İçin ÇalıyorErnest Hemingway · Bilgi Yayınevi · 202312bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
224 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Herkesin aklında bir Sezen Aksu şarkısı -şarkı sözü- vardır muhakkak. Bu kadını dinleyip de tutulmama şansı var mıdır insanın bilemiyorum açıkçası. Kitap 1975’den 2006’ya kadar çıkan Sezen Aksu şarkılarının şiirselleşmiş sözlerinden oluşan bir eser. Şarkı olarak dinlemek değil de şiir olarak, yani anlam ve mana katarak okuyunca daha bi cezbedici geldi bana. Hani uzun süre gitmediğiniz bir yere gider de tanıdık yüzler görürsünüz ya.. Hah tam da öyle bir hissiyat oluşturuyor işte insanın içinde. “Ben bu sözleri biliyorum, tanıyorum ben bunları” diyor insan ister istemez. Bu kadar tanıdık yüzü görünce okumadan edemezdim. “Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem, Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir.” Diye boşuna dememiş aslında. Sözlerinin çoğu acıdan geçen bir kitap.. İnsan mutluluğu unutur da en çok acılarını unutamaz aslında. Anlıyorum, anlayacaksınız.. İyi okumalar.
Eksik Şiir
Eksik ŞiirSezen Aksu · Metis Yayınları · 2012751 okunma
126 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz diyor şair.. Körebe gibi yalnızlığın içinde dolaşan , bazen anlamsız gelen, karmaşık ama insanı oradan oraya savurup duran dizeleriyle insana kendini sorgulatıyor. Şiirler satırlarda sevilmez, kafiyelerde aşık eder kendine. Çok şiir sevmemeli insan, çok şiir okuyup kendine en yakın hissettiğini alıp öpmeli, yüreğinde taşımalı. İşte tam da bu yüzden okunmalı, okunduğuna hep hayran bırakacağından şüphesi olmadan hem de.
Yalnızlık Paylaşılmaz
Yalnızlık PaylaşılmazÖzdemir Asaf · Epsilon Yayinevi · 200913,8bin okunma
Reklam
314 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
En sevdiğim serinin en sevemediğim bölümü sanırım 2. kitap.. Kasvetinden belki de öyle geliyor bilemedim. Çok soğuk gelmişti bu kitap bana, Harry Potter serisinin tek soğuğu belki de. Yine de ben okuduğuma sadık kalarak yazıma devam edeyim.. Rowling’in dünyasını seviyorum, filminden daha çok etkiliyor beni anlatımı ve detayları süsleyerek önümüze
Harry Potter ve Sırlar Odası
Harry Potter ve Sırlar OdasıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 201939,8bin okunma
312 syf.
8/10 puan verdi
Konuya tamamen cinsellik olarak bakmayacak kişilerin okuması gereken bir eser. Merak öyle tatminkâr bir histir ki, bilinmezliğin hevesini yaşatmak için herşeyi yaptırır insana. “İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek gerekir” sözünün ne anlama geldiğini bu kitapla emin olun ki anlayacaksınız. Namfomaninin ne olduğunu anlamanız , ayrıca fazlaca müstehcen olaylara takılmadığınızda akıcı ve mantığını kavrayabildiğiniz sürece kitaptan güzel çıkarımlar elde edebilirsiniz. Finansal özgürlüğü tamamen elinde olan , iyi bir aileden gelen bir insanın başından geçen cinsel ilişkilerin hem dönüşümünü hem de bunlardan daha fazlasını arayan bir insanın hayatı. Nasıl okumak isterseniz öyle anlarsınız. İyi okumalar..
Bir Kadının Seks Günlüğü
Bir Kadının Seks GünlüğüValerie Tasso · Koridor Yayıncılık · 200976 okunma
449 syf.
8/10 puan verdi
Fantastik serilere ilgi duyanların okumasını tavsiye ettiğim bir kitap. İlk sayfalardaki karmaşalara aldanıp da okumaktan vazgeçmeyecek kişileri tatmin edeceğinden şüphem yok. Fantastik olmasının yanında heyecanının yüksek boyutta olmaması beni biraz üzmedi değil. Ayrıca karakterin iç dünyasını detaylı işlememesi kahramanı gözümde çok da büyütmedi. Bence fantastik eserlerde kahraman dolu dolu işlenmeli ki gözümüzde ona olan hayranlığımız kat kat artmalı. Fakat kitap bu konuda biraz sönük kalmış. Ateş ve buz büyüsüne sahip insanlarda ayrı ayrı işaretlerin olduğu bu dünyada, çok sık karşılaşılmayan ve iki büyünün de işaretinin olduğu kişiler de var. Elli adındaki küçük kızımız da bunlardan birisi. Bir kenahette günü gelip de kraliçe öldüğünde onun yerine geçip en güçlü kraliçe olacağı söyleniyor. Elli bunun için yetiştirip hazırlanıyor.. Gün geliyor ve kraliçemiz ölüyor fakat büyü Elli’ye geçmiyor. İşte zorluklar asıl burda başlıyor kızımız için.. Onun sahip olduğu düşünülen büyüyü ortaya çıkarmak için ihtiyarlar denilen büyücüler tarafından çeşitli işkencelere maruz kalıyor ve burdan kaçarak suçluların dünyasının içinde buluyor kendisini. Sahte Kraliçe’miz Elli hem büyüsünün önemini keşfedecek hem de halkının ve hakkındaki kehanetin gerçeklerini öğrenmeye başlayacak. Yeni yaşamında mücadelesini sürdürüp halkına veya yeni hayatına karşı tarafını seçerek doğru tarafı bulmak zorunda kalacak.
Sahte Kraliçe
Sahte KraliçeSarah Fine · GO Kitap · 201657 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
Kafka’nın aşkı, Milena.. Milena evli bir kadın ve Kafka da (biraz zaman geçtiği için yanılmıyorsam) nişanlıydı. Karşılıklı sevgiden ziyade Kafka’nın aşkını şahit oluyoruz. Çünkü mektuplar karşılıklı değil, sadece Kafka’nın yazdığı mektupları görüyoruz. Çünkü Milena yahudilerin nazilerle olan mücadelesi sırasında yahudilere yardımcı olduğu için bir toplama kampında esir durumda. Ki burada da can veriyor zaten. Öncelikle kimse öyle akıcı sürükleyici bir yazı beklemesin, tek taraflı mektuplar olduğu için zaten anlamakta zorluk çekiliyor bazen. Kafka sevgiyle bir coşuyor, bir naif ve masumane sevgi içerisine giriyor. Sayfa aralarında durup düşündürüyor insana, iki tarafı da görmek daha anlaşılabilir olurdu aslında. Kafka’nın yaşamından da bilgiler veriyor ama orasını sevdim, hasta olduğundan ve artık bu onun hayatını zorlaştırdığından da bahsediyor. Kâh kendini okutup kâh sıkıcı bir hal alsa da aşkı anlatıyor sonuçta, Kafka’nın aşkına saygı duymamak hayran kalmamak elde değil. Keşke Milena da olsaydı, Kafka’nın aşkı böyle yalnız kalıp sönüp gitmeseydi. İstemsizce karşılaştırma yapıyorum ama Ahmed Arif’in Leyla’sına olan aşkıyla. Eğer bu kitabı okuduysanız veya okuyacaksanız sonrasında muhakkak Ahmed Arif’in Leylim Leylim eserini okumayı ihmal etmeyin.
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Panama Yayıncılık · 201454,8bin okunma
207 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Aşkın en saplantılı halini düşünün.. Ya da düşünmeyin, Ahmed Arif’e bırakın en iyisi siz onu. Leyla’sını Leylim diye seven, çektiği çilelere, yaşadığı zorluklara, hayattaki herşeye karşı göğsünü germesine sebep olan tek şeyi Leyla’sı onun. Kafka’nın Milena’ya mektuplarından daha bi etkiledi Ahmed’in Leyla’sına yazdığı mektupları. Ne güzel sevmiş bu adam.. Kadınların okumasını tavsiye etmiyorum, zira sevdiklerinden beklentilerini arşa çıkarmaları içten bile değil Ahmed Arif’in sevgisini gördükten sonra. Çaresizlik içindeki bu sevgiye tanıklık etmek bile mutlu etti beni.
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,3bin okunma
Reklam
274 syf.
·
Puan vermedi
Kaç kitap insana çocukluğunu geri verebilir ki ? Kimine göre “sağ kalan çocuğun hikayesi”, bana göre ise çocukluğumu anımsatan, o günleri bana tekrar yaşatan kitap. İnsanın yorganı üstüne çekip el fenerinin ışığıyla okuduğu kaç tane kitabı vardır ki bu hayatta ? Hele de içeride -Sabah okula gideceksin o gözlerini bozmadan bırak kitabı elinden..
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Harry Potter ve Felsefe TaşıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202053,1bin okunma
522 syf.
9/10 puan verdi
Devletin devlete nasıl düşman olduğunu, kişisel hırslar ve örgütsel ideallerin nasıl da bir milleti uçurumdan aşağıya sürükleyişini, müttefik(!) devlet Amerika’nın nasıl da kontrgerilla hareketlerini destekleyip ülkemiz içinde oyunlar oynatıldığını dönemin baş karakterlerinden Hiram Abas’ı merkez alarak yüzümüze bir yumruk edasıyla vurduğu eser.. Ülkemizin yakın geçmiş tarihini enine boyuna anlatması bir yana Hiram’ın karakterini öyle detaylı öyle kurgusal bir şekilde anlatıyor ki kendinizi o dönemin olaylarının içinde bir anda Lübnan’da, bir anda İstanbul’da işkence evlerinin birisinin içinde buluveriyorsunuz. Soner Yalçın anlatımı gerçekten bir harika.
Bay Pipo
Bay PipoSoner Yalçın · Doğan Kitap · 20053,931 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
Belki de terörizmin en alçakça yönüdür psikolojik terörizm.. Öğretilmiş çaresizliğin kabullenilmiş çaresizliğe dönüş evresidir artık. Güç sadece O’ndadır ve o ülkelerin devamlılığını değil sadece, yaşamın devamını sağlayacak şeydir.. Ekonomi. Ekosistemden daha önemli, yırtıcılardan daha tehlikelisi tam da budur. Bölüm olarak veya bir öğrenim dalı olarak kalmamalı bence ekonomi, bu gibi kitaplarla tüm öğrencilere zorunlu olarak okutulmalı. Okutulmalı ki hayatın ve yaşamın ilerde kimlerin veya hangi şirketlerin elinde olacağını görüp ona göre bilinçlenerek kendi ekonomik sistemlerini kurmaları gerektiğini öğrentilmeli insanlara.. 2011 senesi Makro İktisat ders saatinde kapağını açtığım ve okudukça bir yandan üzülüp bir yandan da Şirkotokrasi’nin kabusunun ne boyutta olduğunu gördüğüm eser.
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları
Bir Ekonomik Tetikçinin İtiraflarıJohn Perkins · April Yayıncılık · 20043,323 okunma