Yazarlar kitaplarından mühimdir.
Kitap boyunca bu yazılar parça parça düşünülüp sonra bir araya getirilmiş olmalı, bütün bir kurgu değil derken;
Bir bir itiraf etti, sona doğru kendisi de.
“Öyle dağınık ki. Doğrudur; küçücük kağıtlara, peçeteleri, kendisine gönderilmiş mektupların boşluklarına, zarflarına, daha bir çok yere yazıp da çekmecelere dolaplara kapattığı, yastığın yorganın altında unuttuğu, ceplerine koyduğu, masaların üzerinde bıraktığı cümleler arasında kaldığı.”
Devamında Yazar niyetini açığa vuruyor:
“Onları unutmaktan da öylece kalmalarından korktuğu kadar korkuyor. Çünkü her cümlenin bir diğeri ile arasında bir uçurum. Hepsini birleştirip de ortaya bir terkip çıkaramazsa kendi bütünlüğünden endişe ediyor, cümlesinin dağınıklığında o da dağılıp gidiyor.”
Yazar, yazma eyleminin kalbindeki yerine işaret ediyor:
“ Anlıyor musunuz bambaşka bir şey bu. Dalıp gitmekten korkuyorum. Bu yüzden hala söylüyorum.”
Cam ırmağı taş gemi. Muğlak olandan korkmuyorsanız, buyurun okuyun derim. Zira Nazan Bekiroğlu kalemiyle derin sulara dalmaktan asla korkmuyor. Arkasından yaldızlı bir iz bıraktığını öyle iyi biliyor ki.