Yazarın kominizm düşüncesini iliklerinize kadar hissedeceğiniz alt metni mükemmel işlenmiş düşünerek okuyacağınız baş ucu bir kitap.
İnsanın aslında hiçbir mülkiyete sahip olmadığını herkesin eşit olduğunu vurgulamaktadır.
Konusuna gelince; trafikte kör olan bir adamla başlayıp daha sonra bütün ülkeye yayılan kör salgını. Kitapta bunu 'Beyaz Körlük" olarak ifade etmekte (kör olanlar sadece beyazlık görmektedir). Daha sonra bütün körler karantinaya alınır ve orada tedavi edileceğine dair söz verilir ama herhangi bir tedavi uygulanmaz sadece dışarıdan yemek gönderilir. Körler ise kendi düzenlerini kendi oluşturur. Tabi bu düzen her zaman istenildiği gibi olmaz. Ve "ahlaksız körler" diye adlandırılan körler herkese hükmetmeye başlar ve yiyeceklere el koyar...
İlginç olan ise bunca körün arasında tek bir gören vardır doktorun karısı. Onlarla yaşamısına rağmen kör olmamıştır. Bu kadının tek başına etrafındaki körleri korumaya çalışması, mücadele etmesi üzerinden giden akıcı bir kitap.
Aslında kitap görmemizin ne kadar mükemmel bir şey olduğunu, asıl körlüğün fiziksel körlük değilde beyinsel körlük olduğunu, hukukun, adaletin, demokrasinin, düzenin ne kadar kıymetli olduğundan bahsetmektedir. Ve tabiki kitabı bitirdikten sonra gördüğünüz için şükredeceksiniz :)
"Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük, gördüğü halde görmeyen körler"