"Sen bu şiiri okurken
Ben çoktan bu şehirden gitmiş olacağım
Artık ne özlemlerimi duyacaksın bıçak yarası
Ne de telefonların çalacak gece yarısı
Ve bu zavallı yüreğim olmayacak artık
Kaprislerinin hedef tahtası...
Seni sana
Beni bir akıl hastanesine
Bırakıp gideceğim bu şehirdenNasılsa kavuşamadım sana
Nasılsa dudaklarının kıyısına
bazı şeyler vardır affedilmiyor
aşk ihanetle bir ewde kalamıyor
bıçak gibi kestim bağlarımıızı
bir daha dinleyemeyiz şarkımızı
söyle uçurumdan atlayan dönebilir mi
söyle kanadı kırk yerden kırılmış uçabilir mi
söyle bu aşktan ne kaldı ki geriye
yaptığının ne kadarı sığıyor sevgiye ooff
unut beni,unuttuğum gibi seni
unut ki beni yanındakini aldatma
giden kaybedendir
gittin kaybettin
bir şehir yakınıma bile yaklaşma...
#Bengü(şarkı sözleri)
Bana bir şey söyle, ilkbahar gibi..
Çiçek aç mesela, veya yağ rahmet olarak içime veya gök kuşağı ol sar ruhumu..
Bir şey söyle
Sözü, aşsın öze değsin..
Bir şey söyle,
(Yanındayım) mesela…
#Turgut Uyar
"değişiyor insan..
vallahi değişiyor..
mesela ben,,öyle çok değiştim ki..
bir kere bir Selâm verdiğime açmıyorum hemen,,ne evimin ne gönlümün kapısını artık öyle..
emin olamıyorum kimseden kendim kadar..
içimden geçeni söylemiyorum kırıldığımdan beri en yakınımdakilere,,susmayı öğrendim istemesem de..
tatlı söze aldanmıyorum uzun zamandır,,samimiyet konusunda epey yol almışlığım var..
kırdığım tabularım var,,kızdığım eski bir ben bir de..
küskün de değilim kimseye,,bu kadar iyi niyet vallahi fazlaydı kırılgan kalbime..
affedemediğim şeyler var elbette ama yine de teşekkür ederim gözümün açılmasında emeği geçenlere..!"
Alıntı
Hizmetçilik yapmak gururunu kırmıyordu ama merhamet yaralıyordu onu. Merhamet istemiyordu, insanlıkla ilgili kararıni vermişti; içine oturan zifiri karanlığı delecek en ufak bir ışık sızmasına bile izin vermeyecek kadar kapatmıştı kendisini. Umutsuzluktan güç alan, bunun sarsılmasına izin verdigi anda yıkılacak bir kalebende benziyordu. Demek ki insanlığa güven duymanın tam olarak yıkılışı böyle oluyormuş diyordum, umut kapılarının, pencerelerin sıkı sıkıya kapatıldığı o kararlılık hali, artık hiç kimsenin aralayamayacağı bir demir kapı... Lâleşli kızlar yaşayarak öğrenmişlerdi bunu. Tekrar umutlanma ve tekrar yıkılma tehlikesine karşı en doğru hareket, kabuğunun içine çekilen bir deniz canlısı yöntemiydi.