Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.10
Marbling
Marbling
@Mrblng
“Le vent se leve,
II faut tender de vivre.”
10/02/2024
#223806533
421 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Bilinmeyen bir kadının mektubu, Stefan Zweig tarafından kaleme alınan yapıtlarından en çok etkilendiğim kitap diyebilirim. Kadının çocukluktan beri başlayan platonik aşkının ölümüne kadar devam ettiği ve sevdiği adam tarafından hiçbir zaman hatırlanmadığı, yazarın tasvirlerinin başarılı bir şekilde anlatıldığı bir bašyapıt diyebiliriz kitap için. Kitabı okurken duygulanmamak elde değil. Kadının ruhsal olarak duyduğu bir aşkın adam tarafından sadece bedensel olarak algılanması buna rağmen kadının aşkından hiçbir şekilde ve hiçbir zaman vazgeçmemesi kitabın çarpıcı özelliklerinden biri.
Kitabın bir sayfasında R. kadına şunu söylüyor: "Iyi olan şey unutulmaz, seni unutmayacağım." Bu sadece söylenmek için yazılmış bir söz. Insan üç defa gördüğü ve her seferinde farklı gözle baktığı ve her defasında da tanımadığı kadına nasıl bu sözü söyler ki??? R. kadını hiçbir zaman ruhsal olarak değil kadını gördüğü üç seferde de sadece bedensel olarak gördüğü adam sen hiçbir zaman bir kadının sevgisini anlayamazsın ve o sevgiyi asla hak etmezsin.
Daha ne söylenebilir ki bu kitap hakkında bilemiyorum. Siz sevgili kitap severler size de tavsiyem bu kitabı okuyun ve o kadının yerinde olsaydınız ölüm döşeğindeyken bile R. yi sevmeye devam eder miydiniz ?
Iyi okumalar.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,1bin okunma
"Hey cesur yeni dünya," diye tekrarladı. " Hey cesur yeni dünya ki içinde böyle insanlar var. Hemen işe koyulalım." Incelemeye vahşi olarak görülen John un sözüyle başlamak istiyorum. O kadar etkileyici bir kitap ki hiç bitmemesini istedim. Sizin de kesinlikle okumanız gereken bir kitap diye düşünüyorum.
Kısaca anlatmak gerekirse kitap dystopia (kara ütopya) yı anlatıyor. Herkesin herkese ait olduğu, kuluçkadan insanların üretildiği, aile din, gibi ifadelerin yer almadığı, 100 den fazla ikizin olduğu ve bunların hepsinin birbirine benzediği, insanların sağlıklı doğup hiç yaslanmadan öldüğü, acılardan kurtulmak için hapların kullanıldığı, insanların her şeye karşı şartlandırıldığı, sevginin, ait olmanın olmadığı bir dünya anlatılıyor bu kitapta.
Aslında yazar bu kitabı yazarken ilerde olması muhtemel bir dünyayı anlatmak istemiştir bize. Teknolojinin hüküm sürdüğü insanların hiç çalışmadan keyif sürdüğü, istenilen kitapların okutulup istenmeyenlerin saklandığı, uykudayken bazı şeylerin isitilerek öğretildigi, insanların aktif olmak yerine sürekli pasif durumda olduğu bir dünya işte cesur yeni dünya.
Kitabı okurken şu an bizim de cesur yeni dünyada meydana gelen birçok şeyi yaptığımızı ve bunlara karşı koşullandırılmış olduğumuzu farkettim. Günümüzde de birçok insan acılardan kurtulmak için hapları tüketiyor. Bazı kitaplar okutulurken, bazı kitaplar ise yasaklanıyor. Ayrıca aile kurmak da artık eskisi gibi olmaktan çıktı. Aile sevgisi gittikçe azalıyor. Umarım biz de cesur yeni dünyaya yol almaktan vazgeçip kendi dünyamızda yaşamaya devam ederiz.
Farklı zamanlarda yaşayan ailedeki üyelerin farklı düşünceleri. Babalar ve oğullar farklı hayatlar ve farklı düşünceler. Kitap bir kuşak çatışmasını anlatıyor da diyebiliriz. Her ne kadar birbirlerine zıt karakterler olsa da Bazarov ve Arcade in yolları kesişir. Arcade daha çok Bazarov un öğrencisi olma yolunda gitse de sonunda Kate sayesinde kendi gerçek kişiliğine kavuşur. Insan her ne kadar başkalarının düşüncelerinden etkilense de sonunda kendi benliğini kendisi kazanır.
Bu kitapta birbirine zıt düşünen iki kişinin ayrıca iki kuşağın her nasıl olursa olsun birbirleriyle saygı çerçevesinde konuşmaları ve anlaşmaları anlatılmıştır. Insan her ne kadar bir ortamda mutsuz olsa da o ortama ayak uydurmak zorunda kalıyor. Bu kitapta da bu durumu görüyoruz. Kitapta beğenmediğim tek şey Bazarov adlı karakterin kadınları küçük görüp asagilamasi oldu. Ama bu karakter her ne kadar kadınları küçümsese de kendisini onların etkisi altında kalmaktan kurtaramaz. Kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Ahmet Ümit'in okuduğum ilk kitabı ve çok beğendim. Çok akıcı bir dili var. Okuyunca bırakmak istemeyeceginiz tarzda bir kitap.
Konu daha çok Mine ve Sedat adlı bir polis hakkında olsa da diğer karakterler hakkında da size yeterince bilgi veriyor. Karakter analizini güzel bir biçimde yansıtmış bize yazar. Okumanızı tavsiye ederim.
Zülfü Livalenin farklı dinlere, uyruklara, ve kişilik özelliklerine sahip üç kişinin anlatıldığı bu romanı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Sahip olduğu özelliklerin asla değişmeyecegine inanan, her insanı kötü olarak gören Roxy adlı kişinin Leyla ile tanışmasından sonra yeni bir hayata adım attığını görüyoruz bu romanda. Uşak olmanın aciz bir şey olduğunu düşünüp, yalı sahibi olmak isteyen Ali Yekta Bey'in kurduğu hayalleri oğlu üzerinden gerçekleştirmeye çalışması ve bu hırsın onu cinayet işlemeye kadar götürdüğünü de bu romanda görüyoruz. Ayrıca Leyla adlı kahramanın yaşadıkları bize o dönemdeki yaşayış hakkında bir çok bilgi sunuyor. "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste."
Hep merak ettiğim, okumak istediğim fakat okumaya zaman ayırmadığım bir kitap. Önceden okumadığım için o kadar pişmanım ki.
Bülbülü öldürmek, siyah ve beyaz ırkın arasındaki ayrımı, haksızlığı ve eşitsizliği bu kadar güzel anlatan başka bir kitap görmedim. Beyazlarin olduğu bir semtte yaşayan siyahi ırkın yaşadıklarını çok güzel bir şekilde dile getirmiştir bu kitap.
Bir tecavüz olayı sonucunda mahkemelik olan evli ve çocuklu bir siyahinin etrafında dönen olay siyahi ırkın yaşadıklarını dile getirmiştir. Beyazlarin, siyahilere herhangi bir şekilde iletişim kurmanın yasak ve günah olduğu bir olay kurgusu var kitabın.
Bu kitapta beni etkileyen birçok olay oldu. Atticus un beyaz ırktan olup siyahileri savunması, ırk ayrımı yapmadan her insanın sevilmesi gerektiğini, bu kişi en kötü olayları yapmış birisi olsa bile sevilmesi gerektiğini vurgulamasi, insanı insan olarak görüp sevmesi beni en çok etkileyen konu oldu. Ayrıca Atticus'un çocuklarını çok güzel bir şekilde büyütmesi ve sordukları soruları gecistirmeyip mantıklı bir şekilde cevap vermesi de beni etkileyen olaylar arasındaydı. Bu kitap için anlatacak çok şey var. Diğerlerini de ben anlatmayayım siz okuyun da nasıl harika bir kitap olduğunu görün derim. Herkese iyi okumalar.
