Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Müteher Aslan

Darağacı
Yanımda oturan genç Kazak pek yanık, ince bir sesle bir gemici türküsüne başladı, hepsi bir ağızdan katıldılar: " Fısıldama ey yeşil gür yapraklı orman, Babayiğit delikanlının düşünmesine engel olma. Yarın yargıcın karşısına çıkacağım, Korkunç yargıcımız Çar'ın karşısına. Çar bana soracak: "Söyle delikanlı, Söyle ey köylü çocuğu, Kimlerle nasıl gittin soyguna, yağmaya? Kaç kişiydi arkadaşların?" "Söyleyeyim sana, ey Çar, gerçeği olduğu gibi Dört kişiydi arkadaşlarım: Güvendiğim ilk arkadaş karanlık gece, İkinci arkadaşım amansız keskin ağızlı bıçağım, Üçüncü arkadaşım sadık atım, Dördüncü arkadaş da sıkı bir yay. Saldığım haberciler kızgın demir uçlu oklar." Bunun üzerine Çar bana dedi ki: "Âferin, delikanlı, köylü çocuğu, Hırsızlıkta olduğu gibi sorduklarıma karşılık vermekte de ustasın. Sana ödülüm hazır bekliyor: Bir meydanın ortasında, iki direkle, bir kiriş: Darağacı." "
Sayfa 86
Reklam
Hareket mi Spor mu?
Biz insanlar tuhaf canlılarız ve aslında bu tuhaflıkta üstümüze yoktur! Tüm canlılar biyolojik ihtiyaçlarına yönelik davranışlar ekseninde bir hayat yaşarken; bizim birçok amaçsız görünen, varlık nedenimizden kopuk, anlamsız diyebileceğimiz faaliyetimiz var. Bu açından da pek özeliz. Mesela fiziksel egzersizi ele alalım: Herhangi bir amaca yönelik olmadan saatlerce fiziksel efor sarf etmek, sırf kan ter içinde kalmak için debelenmek, sadece modern türdaşlarımıza özgü bir garipliktir. Elbette sporu robot gibi anlamsızca da yapmıyoruz (en azından çoğumuz). Amacımız belli; vücudumuzda biriken fazla enerjiyi bir şekilde fiziksel hareketle dengelemenin peşindeyiz. Ama acaba bedenimize sadece böyle bir "girdi-çıktı muhasebesi" bağlamında bakmak; sırf daha uzun yaşama hesabıyla, sınırlı ömrümüzün ciddi bir kısmını "bizi hiçbir yere götürmeyen" koşu bantları yahur pistler üzerinde terlemek için harcamak ne kadar "sağlıklı"?
Sayfa 80 - Sinan Canan, TutiKitap
Herhangi bir çağın ya da derinden dindar bir hareketin dini duyguları aşırı enerji gücüne sahiptir, çünkü bunlar kendiliğinden olan ve tutarlı bir gruba bağlı güçlü hislerden oluşur. Kamuoyu korkusu, kutsallığı temsil eden kişilerin otoritesine saygı, eğitimle edinilmiş bilgiler, sonsuza kadar cezalandırılma korkusu, cennette devam edecek bir hayatın umudu, her şeyi gören ve her şeyi bilen her şeye kadir Tanrı'nın gücü... Bütün bunlar zihnimizde basit gibi görünen ancak oldukça karmaşık olan duygularla harmanlanmıştır. Bu kuvvetli duyguların yakıcı sıcaklığında, fikirler ve hareketler arasında bir bağlantı kurulur. Doğasında üstün dini öğeler barındıran bir insanda, kötü sözler öfkeyi uyandırmaz. Bu insanlarda tevekkül çok güçlü ve samimidir. Ayrıca bu insanlarda iffeti korumak için neden hiçbir mücadelenin gerekli olmadığını da açıklayabiliriz. Çünkü ahlaki olarak aşağı olanların zihnine giren bu şehvetli heyecan, onlarda yok edilir, iyileştirilir ve arındırılır. İşte bu, kuvvetli eğilimlere karşı asil duygularımızın tek başlarına verdiği mücadelenin zaferine mükemmel bir örnektir!
Sayfa 82 - Yakamoz Yayınevi, Jules Payot

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Müteher Aslan tekrar paylaştı.
381 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Düşünce
1984 romanı hayal gücünün bütün sınırlarını zorlayıp, gerçek dünya da kurulan çirkin tezgahı gözler önüne seriyor. Romanda en dikkat çekici durum, düşünce üzerine koyulan katı kurallardır. İnsanı insan yapan sevmek, aile yaşantısı, özgürlük, düşünce gibi mefhumlara, açılması neredeyse imkansız kilitler vurulmasıdır. Her döneme hitap eden ve her
1984
1984George Orwell · İlya Yayınevi · 2003165,3bin okunma
%18 (77/420)
·
Beğendi
Duygusal Zekâ EQ
Duygusal Zekâ EQDaniel Goleman
8.3/10 · 2.792 okunma
Reklam
Eski bir Japon masalına göre, kavgacı bir samuray günün birinde bir Zen ustasını cennet ve cehennem kavramlarını açıklamaya davet eder. Ancak rahip onu küçümseyen bir tavırla, "Sen eşeğin tekisin. Senin gibilerine zaman harcayamam" der. Onuru zedelenen samuray, öfkeden köpürerek kılıcını kınından çıkarıp, "Seni bu küstahlığın için öldürebilirim," diye bağırır. "İşte," der Zen rahibi sakince, "bu cehennemdir." Samuray, kapıldığı öfkeyi ima eden ustanın doğru sözleri karşısında irkilir ve sakinleşerek kılıcını yerine koyar. Sonra da eğilip, kendisine kazandırdığı içgörü için rahibe teşekkür eder. "İşte bu da cennettir" der rahip.
Sayfa 77 - Varlık YayıneviKitabı okuyor
138 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap 1-2 saat içerisinde okuyabileceğiniz bir kitap. Kitapta o dönemin çoğu eserinde olduğu gibi bir şark-garp çatışması, Fatih-harbiye tramvayı üzerinden işleniyor. Fatih-Harbiye tramvayında kendi evi olan "muhafazakar" Fatih ve "renkli" Avrupai Beyoğlu arasında hem madden hem manevi olarak mekik ören Neriman tam bir fikir çatışması içindedir. Neriman kendi dünyasından sıkılıp yeni ve renkli bir hayat istemekte ama bu dünyanın samimiyeti konusunda da şüpheler duymaktadır, üstelik yıllardan beri sevgilisi olan Şinasi de vardır bu fikir çatışmasının içinde. Kitabın tam bir tarafsızlıkla yazıldığını söylemek zor; biraz daha kültürüne bağlı kalmanın doğruluğu işleniyor olsa da, savunulan fikir çok açık değil. Aslında hepimizin içinde hemen her konuda bir doğu-batı, eski-yeni, klasik-modern savaşı vardır ve çoğumuz Neriman gibi iç dünyamızda çatışmalar yaşarız, işte kendimizi dinlemek için bu kitabı okumak gerekir diye düşünüyorum. Okumak isteyenlere şimdiden iyi okumalar dilerim.
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 199947,5bin okunma
138 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa
7.8/10 · 47,5bin okunma
Herkesin aynı şeylere inanması, insanın "kendi" fikirlerinin doğruluğunu gösteren bir kanıttır. Gene de, bireysel bakımdan biraz ayrı olma isteği kalmıştır herkeste: bu istek ufak tefek ayrılıklara yol açar, çantasına ya da kazağa takılan baş harfler, banka veznesindeki ad yaftası, Cumhuriyetçi Parti'ye değil de Demokrat Parti'ye bağlı olmak, Elk'leri değil de Shriner'ları tutmak bireysel ayrılıkların ortaya dökülme biçimleridir. Reklamlarda gördüğümüz "başkadır" sözü, farklı olmaya karşı duyulan bu acıklı özlemi gösterir, oysa gerçeklikte böyle bir farklık kalmamıştır artık.
Sayfa 22 - Düşünen Adam YayınlarıKitabı okuyor
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm
8.4/10 · 18,4bin okunma
Reklam
.. Sevgi da derinden özlenen bir şeyler, öbür şeylerin hepsi sevgiden daha önemli sayılır. Başarı, ün, para, güç, bunları elde etmek için varımızı yoğumuzu veririz; sevmeyi öğrenmek içinse hiç bir şey yapmayız.
Sayfa 15 - Düşünen Adam YayıncılıkKitabı okuyor
Müteher Aslan
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Gecenin Sonuna Yolculuk
Gecenin Sonuna YolculukLouis Ferdinand Celine
8.5/10 · 4.051 okunma
%69 (100/144)
Doğu Avrupa'da Yolculuk
Doğu Avrupa'da YolculukGabriel Garcia Marquez
7.7/10 · 1.114 okunma
Nazilerin o korkunç bilimselliği, Auschwitz'de pek güzel görülebiliyor. Himmler'in hekimlerinin insanların kısırlaştırılması deneylerini yaptıkları ameliyathaneler kusursuz. İnsandan çıkan maddelerin işlendiği bir laboratuvar, olduğu gibi duruyor. Bir kapıdan canlı bir adam giriyor, öteki kapıdan posası çıkıyormuş. Bir insanda ham madde olarak ne varsa içeride kalıyormuş. İnsan derisinden insan saçıyla dokunmuş kumaşlardan, insan bedeninin yağından elde edilen ürünlerden muazzam bir sanayi yaratılmış Avusturya'da, üzeri çiçeklerle süslü, çam kokulu, koskoca bir kalıp sabun görmüştüm. İçimizden birinin, bu sabunun amcasından elde edildiğine inanması için yeterli nedenleri vardı. Auschwitz'de bu eşyalardan bir sergi yapmışlar ve insan bu meşum sanayinin piyasada harika bir geleceği olduğunu anlayabiliyor: İnsan derisinden üretilmiş bir bavul, çok üstün kalitede bir mal. Ben insanın bu kadar işe yarayacağını, hatta bavul yapmaya bile yarayacağını düşünemezdim.
Sayfa 83 - Can YayıneviKitabı yarım bıraktı
Bir Garip Komünizm
...Eski rejim din eğitimini kaldırmış, kardinali polis gözetimi altında bir manastıra kapatmıştı. İfade özgürlüğünü, grev hakkını, sosyalizmin yapılanmasında kitlelerin inisiyatifini de kaldırmıştı: Moskova'nın emrindeki bir grup insanın diktatörlüğüydü bu. Siyasi polis, asayişi terör estirerek sağlıyordu. En popüler komünist yönetici olan Wladyslaw Gomulka hapse atılmıştı. Kitlelerin baskısı Gomulka'yı serbest bıraktırıp onu omuzlar üstünde parti sekreterliğine taşıyınca, yaptığı ilk iş, siyasi polis teşkilatını lağvetmek, onun tarafından işlenmiş suçlardan sorumlu olanları adalet önüne çıkarmak ve kardinali özgürlüğüne kavuşturmak olmuştu. Doğruydu: Gomulka ile kardinal birbirleriyle hiç konuşmamışlardı, birbirlerini resimlerinden tanıyorlardı. Polonya'nın başpiskoposu, daha önce görülmedik bir davranışta bulunarak, kiliseden kiliseye dolaşıp vaiz kürsüsüne çıkarak, Katoliklerden komünist adaya oy vermelerini istedi. Vatikan'la başı derde girdi. Gomulka da kendi açısından Sovyetler Birliği'yle ve partisinin katı politikacılarıyla ters düştü ama dini egitimini geri getirdi. Halk bir adım öne geçmişti. Gomulka da öyle. Kardinal Vyszynsky de öyle. Neler olup bitiyordu? Bir kısım Polonyalılar aynı zamanda hem Katolik hem komünist. Cumartesi günleri partinin hücre toplantısına katılıyor, pazarları ayine gidiyorlar.
Sayfa 77 - Can YayıneviKitabı yarım bıraktı
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.