Normal ve patolojik birbirine zıt değildir. “Patolojik bir tür normaldir” ve patolojik olanın deneyiminde yaşam normatiftir: sağlığın hallerini icat eder –Canguilhem’in yeni normların tesis edilmesi olarak betimlediği icatlardır bunlar: Sağlıklı olmak verili bir durumda normal olmak değildir sadece, bu durumda ve ortaya çıkabilecek diğer durumlarda normatif olmaktır. Sağlık, şu anda normal olanı belirleyen normu aşma imkânıdır, alışıldık normun ihlallerine (infractions) tahammül etme ve yeni durumlarda yeni normlar koyma imkânıdır...
Not:Sağlıklı sayılmak bir yandan normatif olmayı içermektedir. Ancak patoloji yalnızca normatif bakımdan değerlendirilip ötekine göre anormal olanın sınıflandırılması değildir. Burada kişinin kendiyle içsel barışını, huzurunu sürdürememesi ve bunun süreklilik arz etmesi de bir tür patolojiyi tanımlar. Ve hatta patolojinin en büyük kriterlerinden biri bu tarz içsel bir bölünme, kendiyle sürekli bir uyumsuzluktur.
Denilebilir ki, Baudelaire'in bulguladığı görüntü, ön-temsil niteliğindeki bir yetinme biçimi olmayıp, araçsal açıdan Baudelaire'in temellük edeceği araştırıcılığın yani dış dünyanın ontolojik temellerine ilişkin töretanımaz nüfuz edişin başlangıcıdır. "Nesnelerin evrensel esrimesi" ifadesi, şairin varlık görüntüsüne ait bulgulamaya çalıştığı gerçek, Nietzsche'nin "Aetema veritas" olarak nitelediği ölümsüz gerçek değil; söyleme ilişkin Heidegger ontolojisinde Des Gerede olarak kavramsallaştırılmış bir anlamsal çöküşün işaretlerini vermesi bakımından düşündürücüdür. Zira Gadamer Sanat Yapıtının Doğruluğu'nda şunları söyleyecektir: "Varlık basitçe saf bir bulunurluk ya da edimsel eldebulunurluk değildir. Hakiki anlamdadır" koçanını taşıyan, sonlu, tarihsel Dasein'dır.
Ne güzel gün! Uçsuz bucaksız park güneşin yakıcı gözü altında kendinden geçiyor, aşkın egemenliği altında gençlik gibi. Nesnelerin evrensel esrimesi hiçbir görüntüyle dile gelmiyor, sular bile uyumuş gibi. Sessiz bir eğlence var burada, insan şenliklerinden çok farklı.
Ben bir mayıs böceğiyim, başkalaşım geçiren nehrin yüzeyinde.
Ve ilkbahar geldiğinde mayıs böceğini yemek için zamanında gelen kuşum.
Ben bir kurbağayım, mutlu bir şekilde berrak su birikintisinde yüzen.
Aynı zamanda da yılanım.
Sessizce yaklaşan ve kurbağayla karnını doyuran.
Thich Nhat HANH.