" Maddi şeyler birinci derecede gelir, maneviyat ise ona tâbidir. " diyen marksist nazariyenin tümünü reddetmeliyiz, hatta bu bize düşen bir görevdir de!..
İnsan özgürlüğü ve kurtuluşu açısından imanı baş köşeye koymaktan korkmamalıyız.
"Allah insanı maddi planda bir üretici olmaktan çok daha başka birşey için yaratmıştır, onun nihai gayesi cismanî güvenlikten başka bir şeydir!" diyen dinî görüşe sarılmaktan da çekinmemeliyiz.
-sf 82
Hz. Ebu Bekir Rumlarla savaşmaya giden Usâme ordusuna şöyle diyordu :
" Hiyanet etmeyin, yağmalamayın, gadretmeyin, işkence yapmayın, küçük çocukları, yaşlı ihtiyarları ve kadınları öldürmeyin. Hurma ağaçlarını kesmeyin ve yakmayın. Meyveli hiçbir ağacı kesmeyin, yeme maksadı dışında hiçbir koyun ve deveyi boğazlamayın. Manastırlara kapanmış bazı kavimlere uğrayacaksınız, onlara dokunmayın ve kendi hallerine bırakın...
Haydi, Allah'ın adıyla ilerleyin "
İslam'ın bu yüce savaş ahlakı diğer dinlerin/ideolojilerin savaş ahlaklarıyla karşılaştırılamayacak kadar üstündür.
Katil israilin ve amerikanın sürdüğü savaş ahlakına baktığımızda ortada ahlaksızlıktan başka bir şey göremiyoruz.
İnsanlık geçmişte olduğundan daha fazla günümüzde her yönden İslam'a daha çok muhtaçtır.
“Sana seni seviyorum diyemem belki ama kalabalık bir ortamda gülerken ilk senin gözlerine gülümserim ve eve giden kısa yolu seninle birkaç adım fazladan atabilmek için uzatırım. Bazen de bilerek adresi kaybederim. Bilmem ki anlaman için bazen elimi kaybeder, elinde ararım. Bazen de ezbere bildiğim şarkının nakaratında saçmalarım. En güzel kelimelerle kurduğum cümlenin devrilmesini seyrederim. Konuşurken aniden bir kekeme oluveririm. Bazen de yağmurlu havada şemsiyeyi başımız yerine yağmur ıslanmasın diye tutarım. Kaybolur ayaklarım, aniden topallayarak sana yaslarım omzumu, anla ama sana seni seviyorum diyemem, anla. Hadi elimi tut, gökyüzü bulutlardan düşüyor.”
Cihâd emrini dinlemeyen veya cihâd emrinden geri kalan bu kimseler, Allah'ın dinine yardım etmeyen ve müslüman olmanın hakkını ödemeyen GÜNAHKÂR kimselerdir. Onları koruyan, aziz kılan, iman ve İslâm şerefiyle şereflendiren yüce Allah'a karşı nankörlük yapan ÂSİ kimselerdir.