Suç ve Ceza’ yı çok kimseler gibi ilk kez lisede okudum. Kısaltılmış bir metin miydi onu bile hatırlamıyordum artık, sadece Raskolnikov ismini, suçunun ne olduğunu, okurken çok etkilendiğimi ve çok beğendiğimi hatırlıyordum, oysa nasıl da dokumuştu Dostoyevski bu romanı. Böyle bir kitabı hatırlamalıydım, işte bu yüzden ikinci kez okudum.
Biz hep iyi karakterlerin yerine koyarız kendimizi, kötü şeyleri hiç biz yapmamışızdır biz hep sütten çıkmış ak kaşık olarak dolanırız etrafta, suçlu hep başkalarıdır(!) o yüzden de ortada suçu işleyen bir karakter varken hem de bu suç aslında sebepsiz bir cinayetken böyle bir karakterin yerine okuyucunun kendini koyabilmesini sağlamak, işte bunu yaptırmak herkesin harcı değil.
Bu kitapla alakalı yeterince inceleme yapılmış hatta birçoğu benim şu yazdıklarımdan -ki kitaptan çok bahsetmedim sadece benimle ilgili kısmına değinme ihtiyacı hissettim- çok daha edebi, çok daha anlamlı ve çok daha kitabı okumaya teşvik edici. Bu yüzden çok etkilendiğim bir alıntıyı paylaşarak incelememi bitirmek istiyorum.
“Ben senin önünde değil, insanlığın çektiği acıların önünde eğildim.”