Kadınların çoğunlukla pek sakin olduklarına inanılır, ama kadınlar da tıpkı erkekler gibi duygu sahibidir. Erkekler gibi onlar da zekalarını, yeteneklerini işletmek için bir uğraş, eylem alanına gereksinme duyarlar. Üzerlerindeki baskı pek ağır, sürdükleri yaşam pek durgun olursa acı duyarlar bundan, zarar görürler. Onlardan daha ayrıcalıklı olan erkeklerin, “Kadınlar yemek pişirip çorap örmekle, piyano çalıp nakış işlemekle yetinsin,” demeleri dar kafalılıktır! Bir kadın, geleneklerin kendisi için yeterli saydığı şeylerden daha fazlasını yapmak, öğrenmek isterse onu kınamak, alaya almak düşüncesizliktir.
Sartre varoluşçuluğun sözcülüğü görevini öyle başarıyla gerçekleştiriyor ki bana içimde bir varoluşçunun yaşadığını fark ettiriyor.
Uzun zamandır bir kitaba bu kadar yakın hissetmemiştim kendimi. Hiçbir kitabın satır aralarında içimdeki bulantıyı bulamamıştım.
Sartre, Bulantı’da hem kendini buluyor hem de bulduğuna pişman oluyor. Var olmayı bir tiksintiyle karşılıyor ve bunu ustaca dile getiriyor.
Ana karakterimiz
Roquentin, belki bazılarımızın hissettiği var olmanın ağırlığını hissediyor her anında. Var olmanın bir anlamı olması gerekirken o anlamı bulamadığı için varoluşun hiçliğe delalet ettiğini düşünüyor. Yaşadığı her an onun için bir fazlalık sanki. Çoğumuzun günlük hayatın içinde hissettiği tiksintiyi hissediyor, hissettiriyor. Çevresiyle olan tüm bağının sebebi varoluşu olduğundan ve kendi var oluşuna bir fazlalık gözüyle baktığı için her şeyden tiksinti duyuyor. Var olmak onun için sanki bir ceza. Kimimize hastalıklı gibi gelen bu hisler aslında oldukça doğal. Zaman zaman hepimizin hissettiği var olmanın (Sartre’ın deyimiyle varoluşmanın) ağırlığı Roquentin’in omuzlarından ruhumuza
çullanıyor.
Siyasal iktidarlar, toplumsal bağı ve uzlaşıyı sürdürmek adına kişisel belleğe doğrudan müdahale edemeseler bile, zaman zaman belleğin içinde tuttuklarını hatırlamayı yasaklayarak uzun vadede toplumsal bellekte derin bir unutuşu amaçlarlar.
Bu durum bana doğrudan George Orwell’ın Hayvan Çiftliği kitabındaki 7 Emri ve onların unutturuluşunu hatırlattı. https://1000kitap.com/kitap/kitap--169052
Kitaplar, kendimizi okuyabilmemiz için araçtır. Kitap okudukça kendimizi okuyabilme kabiliyetimiz artar. Bu yüzden kitaplardan önce kendimizi okumaya bir soru işareti koyuyorum. :)