Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Okuma Guncesi — Aslı

150 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Juan Rulfo’nun 1955 yılında yayınlanan romanı olan Pedro Paramo, büyülü gerçekçilik akımı için milat taşı olan kitaplardan. Marquez, Fuentes gibi birçok yazara ilham veren Rulfo hem yerel söylencelerden hem de topraklarındaki siyasi ve sosyal değişimlerden yararlanarak mistik ve puslu bir köy atmosferi oluşturmuş. Juan Preciado, annesinin ölümünden sonra babası Pedro Paramo’yu bulmak ve ‘onların olanı talep etmek‘ için cehennem çukuru olarak tanımlanan Comala‘ya gider. Terkedilmiş görünen köyde Juan’ın yolculuğu sırasında duvarlara işlemiş fısıltılar, varlığı net olmayan insanlar, geçmiş yaşantılardan kesitlere şahit oluruz. Birkaç farklı dönemin birlikte anlatıldığı romanda zaman çizgisel şekilde ilerlemiyor. Anlatıcılar ve zamanlar arasındaki geçişler de pek belli değil, bu sebepten dolayı okuru yoran bir kitap diyebilirim. Juan Rulfo’nun isimlerden bölüm sayısına kadar seçimleri de rastlantısal değildir. Romanın adının önce ‘Ayın yanındaki yıldız’ olmasını tasarlamış (ki burada da azteklerin kültürel değerlerine gönderme var), birkaç değişiklikten sonra kötülüğün ve eski düzenin temsilcisi Pedro Paramo’da karar kılmış. Meksika’daki devrim hareketlerinin yanında, dine ve o zamanki mevcut duruma eleştiri mitolojik atıflar ve simgesel anlatım ile zenginleştirilmiş. Düş ile gerçeğin iç içe geçtiği puslu bir yolculuk vaat eden bir kitap, ben çok sevsem de herkese gönül rahatlığı ile önerebileceğim bir kitap değil.
Pedro Paramo
Pedro ParamoJuan Rulfo · Doğan Kitap · 20191,272 okunma
Reklam
150 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Pedro Paramo
Pedro ParamoJuan Rulfo
7.8/10 · 1.272 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
407 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
İngiltere halkının çok iyi bildiği Kral Lear ve üç kızının hikayesinden yola çıkarak yazılan tiyatro oyunu olan Kral Lear, ilk kez 1607 yılında oynanmış. Ana hikayeden farklı gelişen trajik olaylara ve sona sahip olan oyunda, Shakespeare vazgeçilmez konusu olan insanı ele almış. Bencillik, açgözlülü, ihanet, sadakat ve sevgi öne çıkan kavramlardandır. Kral Lear, yaşlandığı gerekçesi ile ülke topraklarını üç kızı arasında paylaştırmak ister. İlk iki kızı süslü sözler ile kralı memnun ederken, en küçük kızı Cordeilla ise ‘sevgisinin bütün sözcüklerden daha gerçek ve daha zengin’ olduğunu belirterek kralın duymak istediklerini söylemez, mirastan pay alamaz. Kralın kızları ile yaşadığı trajik olaylara paralel olarak başka bir önemli karakter olan Gloucester Kontu da oğulları ile sorunlar yaşar. Shakespeare bu tragedyasında yalnızca kötü rollere değil, iyi diyebileceğimiz karakterlere de trajik sonlar yazmış, böylece hikayeyi masalsı havasından çıkararak daha gerçekçi kılmış. kitabın çevirisini beğensem de açıklayıcı notların sonda toplanmak yerine sayfa altlarına yazılmasını tercih ederdim. (Sadece ana metin için 294 tane not var.) Shakespeare’in diğer eserleri kadar beni etkilemese de özellikle kralın ve soytarının tiratlarını okumak keyifliydi.
Kral Lear
Kral LearWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20098,1bin okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Zor Saat, Thomas Mann’ın 1983-1912 yılları arasında yazmış olduğu erken dönem öykülerini içeriyor. Otobiyografik izler taşıyan kitap yirmi üç uzunlu kısalı öyküden oluşmakta. Öykü karakterleri belli başlı ortak özelliklere sahip; geri planda kalmışlık, küçümsenmişlik, hayal kırıklığına uğramışlık, bedensel hastalığa sahip olma, sanatçı olma veya sanata yatkın olma, aşka mesafeli ölüme yakın durma. Topluma ayak uydurmada sıkıntı yaşayan arada kalmış karakterlerle birlikte sanat ve sanatçının anlamını, toplumun sanat eserine bakış açısını, sanat eserinin toplumsal değerlere aykırı gelme durumunu, sanatçının sanat eserini ortaya çıkarmadaki sorunlarına ağırlıklı olarak değinilmekte. Küçük Friedemann ve Tristan (Büyülü Dağ’daki sanatoryum atmosferini özleyen okurlara özellikle öneririm : ) en sevdiğim öyküler oldu. Elbise Dolabı gibi tekinsizlik tınıları taşıyan bir öykünün Mann tarafından yazılmış olması ise beni şaşırttı. Yazarın sakin üslubu ile gözlem ve betimleme kabiliyetini seven bir okur olarak okuduğum romanlarının gölgesinde kalsa da öykülerini okumaktan keyif aldım.
Zor Saat
Zor SaatThomas Mann · Can Yayınları · 201560 okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Fransız yazar Perec’in 1967 yılında yayınlanan romanı Uyuyan Adam, aslında biraz da uyanışı anlatıyor. Yirmi beş yaşındaki, “insan olmanın ağırlığı altında ezilmiş” ana karakter çalar saati ile birlikte hem somut hem de bilinç anlamında uykusundan uyanır. Yaşadığımız toplumların bizlerden beklentileri vardır. Okulu bitirmek, işi sahibi olmak, ev-aile kurmak gibi. Uyuyan adam ise bu beklentilere gerçek anlamda kayıtsız kalarak varoluşunu sorgulamaktadır. Küçük odasından çıkmaz, fiziksel aktivitesi sınırlıdır, yalnız kalmak ister, yaşamını sürdürebilmek için minimum derecede etkileşime girer, ömrünün geri kalanı için önceden biçilmiş rolleri reddeder, toplumun beklentilerinin dışında bir yaşam sürmeye başlar. Uyuyan Adam’ın bu tepkisizliği ve yalnızlığı daha da karamsar hale getirir kitabı. Yazar, anlatımında ikinci tekil şahıs kullanmayı tercih etmiş, bu da okuru kitabın karakteri yaparak yazarın okuyucusuna direkt seslenmesini sağlamış. Benim bu durumu sevdiğim pek söylenemez. Kasvetli bir akışa sahip olan kitabın en beğendiğim yanı ise yazarın okuruna son seslenişleri oldu.
Uyuyan Adam
Uyuyan AdamGeorges Perec · Metis Yayınları · 20134,105 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
1833-1891 yılları arasında yaşamış olan İspanyol yazar Pedro Antonio De Alacorn ‘sert bir devrimciyken uysal bir muhafazakar’a dönüşmüş. Babil Kitaplığı seçkisinin beşinci kitabında Ölümün Dostu ve Uzun Boylu Kadın öyküleri bulunuyor. Gil Gil isimli gencin kaybedecek bir şeyinin kalmamasından sonra ölümü arzulaması üzerine başından geçen olayları konu edinen ilk öykü, insanların açgözlülüğü ve nankörlüğü üzerinde duruyor. Evren karşısında insanın varlığının boyutunu vurgulayarak topluluklara eleştiri getiriyor. Gil Gil ile dost olmuş Ölüm’ün, gerçek ile düş arasındaki fantastik yolculuğuna tanıklık ederken hem mesaj hem de kurgu açısından yıllar önce yazılmasına rağmen severek okuduğum bir öykü oldu. Uzun Boylu Kadın ise ilk öykü gibi ölüm temasında yazılan mistik, gizemli ve benim için diğer eserin gölgesinde kalan bir yazı diyebilirim. Borges, öyküleri ilerleyen yaşlarda tekrar okuduğunda çocukluk çağındaki kabulü göstermese de gönül borcu ve aynı heyecan ile okuduğunu belirtmiş. Kendisine katılmakla birlikte bu seçkideki eserlerin gerçeklikten uzaklaşmak için iyi bir alternatif olduğunu düşünüyorum.
Ölümün Dostu
Ölümün DostuPedro Antonio De Alarcon · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2016151 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
Ian Mcewan’ın on dördüncü romanı olan Fındık Kabuğu 2016 yılında yayınlanmış. Yazarın, Shakespeare’in Hamlet oyunundan yola çıkarak kaleme aldığı romanında, babasının cinayetine tanık olan fetüsün dünyaya ve ailesine dair monologlarını okuyoruz. ‘Olmak ya da olmamak‘ tabirine ‘işte buradayım diyerek’ karşılık veren minik Hamlet‘in düşünceleri olayların seyrine göre değişkenlik gösteriyor. Babasına kurulan komplodan dolayı bazen elindeki tek gücü (doğumu) kullanmayı düşünüyor, bazen de annesinin ayrılmaz bir parçası olduğu için kendini cinayetin suçlularından biri olarak hissediyor. Ama her koşulda annesine duyduğu katıksız sevgisinde değişim olmuyor. Hikayeyi fetüsün gözlemlerinden takip etmek benim için oldukça etkileyiciydi. Hamlet’in fındık kabuğu metaforuna karşılık en savunmasız yer olan anne rahminde bile kötülük insanın ayrılmaz bir parçası olarak gösterilmiş. Ian Mcewan ile tanışma kitabım olan Fındık Kabuğu‘nu severek okudum.
Fındık Kabuğu
Fındık KabuğuIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20171,100 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Fransız yazar Eric-Emmanuel Schmitt’in Şişmanlayamayan Sumocu kitabı ‘Görünmez Döngüsü‘nün sekizinci kitabı olup bu serinin kitapları ayrı ayrı okunabiliyormuş. Tokyo’da yaşayan on beş yaşındaki Cun sevgi görmediği gerekçesi ile evi terk ederek sokaklarda yaşamaya başlar. ‘Sende şişman görüyorum.’ diyerek cılız çocuğun dikkatini çeken sumo antrenörü Cun'a karşılaşma biletleri bırakır. Cun başta reddetse de bir süre sonra biraz merak biraz da çaresizlik nedeniyle sumo müsabakalarını izlemeye gider. Şişmanlayamayan Sumocu, kişinin kendini gerçekleştirme ve karakterinin oluşum sürecinde maneviyatın ki bu kitapta Zen felsefesinin üzerinde duruyor. Sevgiyi herkesin bizim anladığımız yollardan gösteremeyeceği, hedefe ulaşmada inanmanın, hedefe odaklanmanın ve çalışmanın önemli olduğunu vurguluyor. Zen felsefesi benim oldukça uzak olduğum bir konu. Karoşi (çok çalışmaya bağlı ölüm), satori (aydınlanma) gibi Japon ve Budizm kültürüne dair kavramları araştırmaya sevk edip 'Bulutların arkasında her zaman bir gök vardır.' gibi süslü aforizmalar barındırsa da cümlelerin ve olayların basit olması ve karakter gelişiminin altı doldurulmadan hızlıca geçilmesi nedeniyle edebi anlamda keyif aldığımı söyleyemem.
Şişmanlayamayan Sumocu
Şişmanlayamayan SumocuEric Emmanuel Schmitt · Doğan Kitap · 2012438 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
32 günde okudu
Genazino bu kitabında ayakkabı denetçiliği yapan anlatıcısı ile Frankfurt sokaklarında uzun ve düşünceli bir yolculuğa çıkarıyor okuru. Anlatıcı eğitimli ve entelektüel olmasına rağmen kendi tabiri ile hayatın dışında kalmış biri, kendisini önemli biri olarak görmüyor. Yürüyüşleri sırasında karşılaştığı kişiler, düşüncelerine yön vererek geçmişteki olaylara ve davranışlarına dair sorgulamalara yönlendiriyor anlatıcıyı. Hayatın küçük ayrıntılarının farkında ve bunları daha da anlamlandırma eğiliminde olan birisi. Sokağa bırakılan şeker paketinin hışırtısını bir süre daha dinlemeyi arzu eden bir adam. Genazino’nun sıradan ve melankolik kahramanının yaşamından bir kesite şahit olmak, monologlarına eşlik etmek ve tespitlerine katılmak keyifliydi. ‘Ne anlattığı değil nasıl anlattığı’ sizin için de önemliyse kitabı okumanızı tavsiye ederim.
O Gün İçin Bir Şemsiye
O Gün İçin Bir ŞemsiyeWilhelm Genazino · Jaguar Kitap · 2019373 okunma
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.