Okuyan1ogretmen
@Okuyan_ogretmen
“Ruhum öz dünyasına kaçmak için gayrette. “
Sınıf Öğretmeni
Lisans
Van
398 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Okur Takip Önerileri
Merhabalar nasılsınız? Ben iyiyim, memlekete gittim geldim. Giderken de yanıma aldığım kitaplardan biriydi bu eser. Dostoyevski’nin dilini çok seviyorum ben zaten. Çok akıcı, edebi ve mizahidir.
Eserden biraz bahsedeyim;
İsimsiz bir anlatıcının kendi ağzından yalnızlığı ve karşılıksız aşkı dinlediğimiz dört gece ve bir sabahlık yalın bir hikaye.
Kahramanımız hayalci bir karakter. Tüm hayatını hayallerinde yaşar, hayallerine aşık olur, hayallerinden beslenir. Hayatını böyle yaşarken Nastsenka ile karşılaşır. Hayalperest kahramanımız Nastsenka’ya saf bir sevgi duyar. Fakat aşkları kadının nişanlısının geri dönmesi ile son bulur. Fakat kahramanımızın aşkı son buluyor mu? Yoksa hala hayallerinde bu aşkı yaşamaya devam ediyor mu?
Hikaye o kadar hüzünlü kii Su gibi akıyor, çok güzeldi çok.
İçerisindeki en çok etkilendiğim öykü buydu. İçerisinde 5 farklı öykü daha var. Onlar da gayet güzel ama bu ilk aşk öyküsü kadar güzel değildi.
Herkese tavsiye ediyorum tabi ki. Keyifli okumalar dilerim
#oku #kitap #kitapönerisi #yorum #book #books #bookstagram #booklover #booknerd #bookphotography #photography #photooftheday #keşfet #kitapalıntıları #kitaptavsiyesi #işbankasıkültüryayınları 
Beyaz Geceler 
Fyodor Dostoyevski
Herkese selamlar! Yaz tatilinde okuduğum ama yorumlayamadığım Koleksiyoncu ile karşınızdayım.
İçerisinde aşk olmayan bir aşk romanı.. Konu o kadar tanıdık ki…Neredeyse her gün ülkemizde ve dünyada bu eserin gerçeği ve daha kötüleri yaşandığı için ilk başlarda irrite oldum okurken. Çünkü aşkın saplantı haline dönüşmesine dayanamıyorum, saplantı aşkı çürütür, iki tarafın yara almasına neden olurken ciddi zararlar verebilir. Bizler bu saplantı örneklerini çok duyuyoruz maalesef. Kitabı okurken kahramana çok sinir oluyorsunuz. Aşık olduğu kadına da ayrı bir sitem ediyorsunuz. Sonunu tahmin etmesi zor değildi, şahsen benim düşündüğüm sondu.
Konusu şöyle, toplumda kendine yer edinememiş, anti-sosyal ve özgüvensiz bir adamın, kendine bakmayacağından emin olduğu bir kadını bir eve hapsederek onu kendine aşık olmaya zorlaması. Aslında kahramanımız Ferdinand farklı bir saplantı içerisinde, çocukluğunda göremediği anne sevgisinin eksikliğinin de etkisiyle sevilmek istiyor. Miranda gibi güzel bir kadının ona aşık olması hatta ihtimali bile onu çok mutlu ediyor. Kitapta yaşananlar ikisinin ağzından da aktarılıyor.
Kitabın adı ise Ferdinand’ın kelebek koleksiyonu yapmasıyla ilgili. En sevdiğim kısmı Miranda’nın düşünceleri ve soğukkanlılığı oldu.
Psikolojik gerilim severim diyenler için güzel bir eser olabilir. Ama okumak gerekli, süper diyemiyorum ben. Keyifli okumalar dilerim..
Koleksiyoncu
Alın ve okuyun!
Yeni bir yazar, leziz bir üslup ve altı çizili onlarca alıntı…
Herkese merhabalar! Uzun zamandır takibimde olan eser ve yazarla sonunda tanıştım. Ama nasıl bir tanışma. Bayıldım. Yazarın diline, üslubuna, edebi anlatımına hayran kaldım.
Konuyu şöyle bi toparlayalım;
Hikaye, çalıştığı gazeteden kovulan Salih’in Rio’da yaşamaya karar vermesi ve sonrasında sıklıkla gittiği Nefaset Lokantası’nın sahibi Afitap Hanım’ın Salih için bir veda yemeği vermesiyle başlıyor.
Kitap üç bölümden oluşuyor, ilk bölüm kitaba adını veren Nefaset Lokantası’nın müdavimlerinden biri olan Salih’in veda yemeği ile başlıyor. Yemeğin başladığı gibi bitmemesi Salih için tam bir sürpriz oluyor ve devamı da geliyor.
İkinci bölümde ise Salih’in geçmişine, Nihan ile olan aşkına tanık oluyoruz.
Üçüncü bölümde ise Salih’in geçmişine, çocukluğuna gidiyoruz.
Kitabın genel konuları; pişmanlık, yalnızlık, bir yere ait olamama, sevgisizlik, kayıplar ve bir hüzün havası.
Eserde monolog, iç konuşma, duygusal betimleme hakim. Ve konuşma çizgisi kullanmadan konuşmaları aktarması da güzel bir ayrıntı. Oğuz Atay’ın tarzına benzettim sanki.
Çoook ama çok beğendim. Yeni yazar keşfetme çabasındayım bu aralar, genelde hüsran ile sonuçlanıyor. Ancak bu sefer iyiki tanıştık diyorum, çok sevdim. Herkese öneririm, alın ve okuyun! 
Nefaset Lokantası 
Tuğba Doğan
kitap yorumu
Herkese selamlar! Okulların ara tatile girmesiyle yıllık okuma hedefim için seri kitap okumaya başladım. Tatilin 3. Kitabı Şanzelize Düğün Salonu oldu. @tarik_tufan çok sevdiğim, okumaktan keyif aldığım kalemi güçlü, dertli, hasret ve hüzün dolu bir yazar.
Çok sevdiğimi, sürekli okuduğumu bilen biliyordur, bu kitabını da okudum ve artık okumadığım kitabı kalmadı sanırım.
Her neyse kitaba gelecek olursak, beni duygudan duyguya bırakıp yarım bırakmasıyla beni biraz üzdü. Bir şeyhin oğlunun dünyevi bir aşka tutulup tamamen değişmesini konu alıyor. Yazarın akıcı üslubu eseri daha anlaşılır hale getirirken beklenmedik kurgular ile zenginleştirilmiş. Eserin kahramanına bir parça kırgınım. Çünkü şeyh evladısın, babanın kırgınlıklar içinde dünyaya veda etmesine aşkın yüzünden göz yumuyorsun. Bir aşk insanın gözünü, gönlünü bu kadar kör etmemeli. Şeyh babasının oğluna gitme, yapma deyip durması beni duygulandırdı.
Ama Tarık Tufan’ın da dediği gibi hayat bu her şey olur. Alimden zalim, zalimden alim çıkabilir. Herkes gittiği yolun yolcusudur .
Kitabın sonunun yazarın yorumuna bırakılması olayını ben hiç sevmiyorum. Ne oldu yani, sonunda ne olacak merakta kalmaktan hoşlanmıyorum. Keşke bitirseydi.. Sonu haricinde gayet akıcı, güzel bir eser olmuş. Kaleminize sağlık. @tarik_tufan @dogan_kitap ️ 
Şanzelize Düğün Salonu 
Tarık Tufan
Bu nasıl yaşamak yaşayamamak anlatılırken?
Yaşamanın bu kadar zor olduğu bir kitapla daha önce hiç karşılamamıştım. Kitabın ismi ve içeriği gerçekten tam bir bütünü oluşturuyor.
Kitap, Çin’de köy köy gezip köylülerden dinlediği türküleri, hikayeleri bir gezginin kitabın kahramanı Fugui ile karşılaşması ve Fugui’nin ona hayatını anlatması ile gelişiyor. Sanki bir gün bir tarlada Fugui ile karşılaşan sizsiniz ve sizle sohbet edip, size hayat hikayesini anlatıyor gibi. Ama nasıl bir hayat... İnsan okudukça “Yine mi acı!” diyor içinden. Çünkü Fugui, bir insanın yaşamında başına gelebilecek hangi acı varsa neredeyse hepsini, hepimizin yaşatmaktan sakındığı her türlü duyguyu yaşadı. Utanç, fakirlik, ölüm, hasret, sevdiklerini kaybetmek, muhtaçlık, açlık, pişmanlık...
Siz de onunla beraber bu duyguları yaşıyorsunuz. Ama keşke biraz yüzü gülseydi..
Yaptığı hatalar ile sadece kendi hayatını değil en yakınlarının hayatlarını da nasıl etkilediğini görüp başta Fugui’ye biraz kızıyorsunuz ama ilerleyen sayfalarda hüzün kaplıyor her yerinizi.
Ailenin önemi, eşlerin birbirini desteklemesine yer verilmiş.
Gereksiz betimlemelere, uzatmalara yer vermeden akıcı ve sade bir dile sahip çok güçlü bir hikaye.
Beni sarsan ve çok etkileyen bu kitabı mutlaka okuyun, mutlaka!️ 
Yaşamak 
Yu Hua
