Yorumum ; Nisan ayının ilk kitabı. @pamukokumalar grubumuzda yabancı yazar kategorisinde okuduğum kitap ve neredeyse 1.5 yıl sonra Agatha okumak son zamanlarda reading slumptan sonra çok iyi bir başlangıç oldu benim için.Meşhur dedektifimiz Hercule Poirot yine iş başında. Açıkçası yazardan okuduğum diğer kitaplara göre biraz beklenti altında kalıyor çünkü olay akışları ve karakterler kendini belli ediyor. Böyle sizi çokta şaşırtmıyor . Ama yine de severek okudum , gayet akıcı ilerliyordu. Poirot’un ince düşünceleri ve zekasına hayranım zaten. Bu yıl elimden geldiğince Agatha kitaplarına daha çok yer vermeye çalışacağım polisiye severlere önerilir
Yorumum ; Nisan ayının ikinci kitabı ve @pamukokumalar grubumuzda yeşil kapaklı kitap kategorisinde okuduğum kitap. Ayrıca yazardan da okuduğum beşinci kitap ama üçüncü roman, diğer ikisi öykü kitabıydı. Resmen kitap elimde süründü diyebilirim ama bu kötü olduğundan değil biraz benden kaynaklı. Hem iş hem bayram yani günde 10-20 sayfa okuyup bırakıyordum. Sonunda bitirdim ve kitabı sevdiğimi söyleyebilirim. Herkesin de okuyunca ders çıkarabileceği bir kitap. Kitap ilk Ömer’in Macide’yi görmesi ve ona aşık olması ile başlıyor. Sonra bi ara eskiye gitti Macide’nin hayatına ve dedim ki ne alaka ? Sonra okuyunca tabi bir yerde kesişiyor. Ömer’in etrafı gereksiz ve yanlış insanlarla dolu diyebilirim ve sonunda da yine başı yanan Ömer oluyor. Her ne kadar sonunda hatasını anlasada kitap boyunca yaptıklarını, suçunu hep o ‘içindeki şeytana’ attı. Belki bizim de içimizde bi yerde bir şeytan vardır kim bilir ? Okunması gereken bir eser
Yorumum ; @pamukokumalar grubumuzun şubat ayındaki aşk temasında okuduğum kitabım. Hem de yazardan okuduğum ilk kitap. Kitabın açık artırma ile başlaması dikkatimi çekti ama beni en çok etkileyen Armand’ın sevdiğini son kez görmesi için mezarını açtırmasıydı. Aslında kavuşamama nedenleri klasik , klişe ama yaşanılan o duygular o hüzün , o sevda bunu başka bir yere taşımış bence. Ben severek okudum. Siz de bu türü seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim
Yorumum ; Yazardan okuduğum dördüncü eser. Bir öykü kitabı. Üç kısım olmak üzere toplam 16 öyküden oluşuyor. Kitap yazarın ilk hikaye kitabıymış. Aralarında beğendiklerim de (Değirmen, kırlangıçlar, viyolonsel…. ) oldu beğenmediklerimde. Aslında beğenmedim demeyelim de okuyunca ne gerek vardı falan dediklerim oldu. Ama okuyunca anlarsınız çünkü yazarın Ön sözünde dediği gibi “ Şiir ve hikâyelerim arasında, yazmış olmaktan utanacağım kadar kötüleri olduğunu biliyorum ……. İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim”. Tema olarak bence daha çok sevgi ağırlıktaydı ama her hikayenin kendine özgü bir içeriği vardı tabi . Dili gayet akıcı. Hikaye okumayı seviyorsanız bir şans verin derim
“ Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa ;’ Dünyada neler gördünüz ? ‘ dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki…”
Şu dünyayı adam akıllı görmeden , dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki ? Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz ?
Yorumum ; Yazardan okuduğum üçüncü kitap. Canım kitap yoldaşım @ı.book.loverly ile beraber okuduk. Bölümlerin başında beyitler yer almakta ve bölümler kısa kısa olduğu için bence kolay bir okuma sağlıyordu bize. Ama bazı yerlerde ya betimleme çokluğundan ya da anlatımdan bilmiyorum anlamadığım oluyordu aynı yeri 2-3 defa okuduğum oluyordu. Ayrıca çoğu kişinin de bildiğine eminim ; kitap Türk edebiyatının ilk edebi romanı olarak biliniyor. Asıl adı “Son Pişmanlık” mış. Keşke öyle yazsalarmış çünkü okuyunca ve son cümlede de dediği gibi son pişmanlık fayda etmiyor. Olan zavallı Dilaşub’a oldu Kitabı okuyunca anlıyoruz ki duyduğumuz şeyleri görmeden ya da aslını astarını bilmeden hemen yargısız infaz yapmamalıyız. Ön yargılı davranmamalıyız. Bence herkesin okuması gereken ders verici bir kitaptı .