D..
@Orpheus_3
Her şeyin kendine ait bir yeri var
Her şey kendi yerini bulduğunda huzura kavuşuyor °
526 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Nasıl ki gelecek kesin olarak geçmişe dönüşüyorsa, geçmiş de geleceğe dönüşür.
Sayfa 83
Dalından kopmuş bütün çiçeklere dal verelim!
Evinden kaçmış bütün çocuklara ev!
Okur Takip Önerileri
Siz hiç, bir baltaya sap olamamış kedi gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü kediler öyle düşünmez. Biz, insan evlatlarına, ağaçlardan yonttukları baltaların sapları olmayı öğretiriz. İnsanları baltalaştırmayı severiz. İnsanı insanla, keser parçalarız.
“Elimin üstünde mırıldayan kedi; istediğin sevgiyi biz de istiyoruz. Birinin göğsüne uzanmak ve şöyle demek: ‘Burası evim.’ “
... Peki(….) çalışan insanlar biraz neşelenmek, dünyanın dertlerinden bir gecelik kurtulmak için ne yaparlar?
Şey, biz... bilmiyorum. Belki de bizim dertlerimizden kurtuluş yok.
Acı çekme, yaşamamızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun.
Sayfa 59
Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.
Ne zaman bir kitap açıp okusan bir ağaç gülümser ölümden sonra yaşam olduğunu bilen.
Düşünceler, duyguların çekim alanlarına girince bükülürler.
Parmak göğü gösterirken yalnızca aptallar parmağa bakar.
Amelie filminden
Kadınları güzeller güzeli Venüs temsil ederken erkekleri yamuk yumuk Mars'ın temsil etmesine hiç takılmadan birkaç konuya açıklık getirmekte fayda var. Mitolojide Venüs (Yunancada Afrodit), aşkın ve güzelliğin tanrıçasıdır. Venüs gezegeni geçmiş zamanlardan beri en parlak gezegen olarak gözlendiğinden kendisine bir "tanrıça" ismi verilmiştir. Diğer taraftan, kızıl gezegen Mars'ın adı ise Roma mitolojisindeki Savaş Tanrısı'ndan gelmektedir. Doğal olarak kadınların Venüs'ten, erkeklerin ise Mars'tan dünyamıza geldiği benzetmesi gezegenlerin ad ve karakterlerine bakınca oldukça uygun duruyor.
Aslında herkes yıllardır" Bardağın yarısı dolu mu, boş mu" diye tartıştı. Hiç kimse de sormadı " Yahu bu bardağın içinde ne var" diye.
Yabancı bir dilde derdini anlatmaya
çalışan biri gibiydi. Cümleler kurmaya çalışıyor ve bir türlü doğru
özne ve yüklemi bir araya getiremiyordu.