Doğru gidelim, doğru, dosdoğru, La Dorada'ya dek."
Fermina Daza ürperdi; çünkü Kutsal Ruh'tan esinlenmiş o eski sesi tanımıştı; Kaptan'a baktı: Yazgılarını o belirleyecekti, ama Kaptan onu görmedi, çünkü Florentino Ariza’nın esininin gücüyle donakalmıştı.
"Ciddi mi söylüyorsunuz?" dedi.
"Doğdum doğalı," dedi Florentino Ariza, "ciddi olmayan hiçbir şey söylemedim ben."
Kaptan Fermina Daza'ya baktı, kirpiklerinde bir kış kırağısının ilk pırıltılarını gördü. Sonra Florentino Ariza' ya, onun yenilmez gücüne, gözü pek aşkına baktı; gecikmiş bir kuşku ürküttü onu: ölümden çok yaşamdı sınırsız olan.
"Peki, bu allahın cezası gidiş gelişleri ne zamana dek sürdürebileceğimizi sanıyorsunuz?" diye sordu.
Florentino Ariza’nın yanıtı, gecelerle birlikte, tam elli üç yıl, yedi ay, on bir günden beri hazırdı:
"Bütün bir yaşam boyu," dedi.
Hoşça git,” dedi tilki. “Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman
doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.”
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı:
“Gerçeğin mayası gözle görülmez.”
“Gülünü bunca önemli kılan, uğrunda harcadığın zamandır.” Küçük Prens unutmamak için tekrarladı:
“Uğrunda harcadığım zamandır.”
“İnsanlar bu gerçeği unuttular, sen unutmamalısın. Gönül bağı kurduğun her şeyden her zaman sen sorumlusun. Gülünden sen sorumlusun...”
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı:
"Gülümden ben sorumluyum!"
VOYNITSKI: Bu sadakat bastan sona sahte de, ondan. Bu sadakatte pek fazla gösteris var, ama mantigin izi yok. Tahammül edemedigin yaşli bir kocayı aldatmak ahlaksizlik sayiliyor da, kendi içinde zavalli gençligini, canlilik duygusunu boğmaya çalismak ahlaksizlik sayilmiyor.
ANDREY: Moskova' da koca bir lokantaya oturursun, kimseyi tanimazsin, kimse de seni tanımaz, ama yabanci gibi degilsindir. Burada herkesi tanirsin, herkes de seni tanir, ama bir yabancisin, bir yabanci... Tek basina bir yabancı!