pişmişbeyin

pişmişbeyin
@Psikologbeyza
Instagram:pismisbeyin
psikolog/evlilik ve aile danışmanı
yüksek lisans
Samsun
10 Mayıs
20 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
İnsanların duygusal olarak kendi kendine yetmesi gerektiğine dair yanlış inanç yeni değil.
Reklam
İyi nesnelerini ancak zorla kurabil­miş olan insanlar, onun rekabetçi ve hasetli duygular yüzünden bozu­ lacağı ve yitirileceği kaygısını taşırlar; ve bu yüzden rekabetten ve ba­şarıdan kaçınmak zorunda hissederler kendilerini.
Hasete karşı savunma çoğu zaman nesnenin değersizleştirilmesi biçimini alır. Bozma, kirletme ve değersizleştirmenin hasetin içkin öğeleri olduğunu söylemiştim. Değersizleştirilen nesne, haset duyula­ cak bir nesne olmaktan da çıkar. Bu yöntem kısa sürede idealleştiril­ miş nesneye de uygulanır: Değersizleştirilir ve böylece artık idealleşti­ rilmesi de imkansızlaşır. İdealleştirmenin çöküşünün ne kadar kısa sü­ rede gerçekleşeceğini belirleyen etken, hasetin şiddetidir. Ama hasete karşı bir savunma olarak değersizleştirme ve nankörlüğe her düzeyde başvurulur; bu tutum, bazı insanlarda nesne ilişkilerinin değişmeyen bir özelliği haline gelir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa haset ağır bir mutsuzluk kaynağıdır; sakin ve doygun ruh hallerinin -son kertede, çılgınlıktan kurtulmuşluğun- temelinde göreli bir hasetsizlik yatıyordur. Büyük felaketlerden ve şiddetli ruh­ sal acılardan sonra yeniden huzura kavuşabilen kişilerde gördüğümüz o dayanıklılığın, o içsel gücün de temeli budur.
Çok hasetli insanın tatmin edilmesi imkansızdır; hiçbir zaman tat­ min olamaz, çünkü haseti kendi içinden kaynaklanmakta ve böylece her zaman yönelecek bir nesne bulmaktadır. Bu, kıskançlık, haset ve açgözlülük arasındaki yakınlığı da gösterir.
Reklam
Reklam
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.