Ne yapalım ki bakışlarımız yıkık bir duvar parçasına değmeye görsün, kokular da bizi sırtına alır, çağlar öncesine çeker götürür. İçinde yaşanırken zaman, o düz tarih çizgisini izlemiyor.
Bizden sonra gelenler artık yüz çizgilerimizi, seslerimizin tınısını bile anımsamayacaklar. Ve bir gün, bütün bunların nedeni anlaşılacak. Çekilen bütün acıların, olmazlıkların üstünü örten giz perdesi kalkacak. Ama şimdi, henüz yaşıyoruz.
Onlara baktım, kardeşlerime. Ellerine, yüzlerine, birlikte yaşadığımız onca şeyi aşıp yaklaşamayacakmışız gibi; ama öyle de yakınız ki, kapı kapandığında üçümüzün birden eli sıkışıyor.