Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip hangi şeyden nefret edeceğimizi, kime saygı gösterip, kimi neyi hor göreceğimizi bilemeyiz.
Bir şey ver bana! Ah Tanrım... Kırk yedi yaşındayım, altmış yaşına kadar yaşayacağımı varsayarsak, daha on
üç yılım var... Çok uzun! Bu on üç yılı nasıl geçireceğim!
Ne yapacağım, ne ile dolduracağım onları? Ah, anlıyor musun beni...
Anlıyor musun, eğer hayatın geri kalanını başka türlü yaşama olanağı olsaydı...Işıklı, dingin bir sabah uyanmak; hayata yeniden başladığını, bütün geçmişin unutulduğunu, bir duman gibi dağılıp gittiğini hissetmek.
Yeni bir hayata başlamak... Söyle bana, nasıl başlamalı...
ne ile...