Baykuşlar ışığı sevmez, güneş gözlerini acıtır. İşte tam da bu nedenle tüm ülkelerin, tüm halkların ve tüm zamanların baykuşları parlak düşünmeyi, ışıldayan bilgiyi sevmezler.
‘Ankara, Ankara güzel Ankara! Seni görmek ister her bahtı kara’ diye başlayan vatanseverlik şiirini tüm ilkokul çocukları ezbere bilir. Bahtını açmak isteyenler de bilir tabii. Bu nedenle başkent, Türkiye’nin bekleme odası gibidir.
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Roman Osmanlı Devleti’nin zayıfladığı, topraklarını kaybetmeye başladığı yıllarda Girit’te yaşanan gelişmeleri anlatır bizlere. Girit’teki Müslüman ve Hıristiyan halklar yüzyıllarca bir arada yaşamıştır, dilleri dillerine karışmış, gelenekleri zamanla birbirine benzemiş, tam anlamıyla bir kaynaşma gerçekleşmiştir; ama bu durumlar bile gün gelip düşmanlığa dönüşmesini önleyememiştir. Bu kitap Giritli bir Türk ailesinin adadan kopuşunu bizlere ustaca anlatmaktadır. Müslüman ve Hıristiyan haklar arasında yani Türkiye ve Yunanistan arasında Lozan Barış Antlaşması sonrası yapılan mübadele (1923) Türkler adayı gemilerle terk ederler. Romanda Girit’teki karışıklık ortamını ne kadar çok dış kuvvetlerin etkisi söz konusu olsa da Hıristiyan halkı toplanmasına onları galeyana getiren, beyinlerini yıkayan kişi de kilisenin başrahibi Metropolit olmuştur. Kıbrıs'ta da aynı oyunlar oynanmış burada da başı Makarios çekmiştir. Türk halkı direnmiş ve Türkiye'nin de desteğiyle bu oyunlar bozulmuştur. Sözlerime şu satırlarla son vermek istiyorum:
Kıbrıs Yunan olmaz
Türk Mücahit duramaz
Ya Türk Kıbrıs var olur
Ya Mücahit yaşamaz!
KritimuSabâ Altınsay · Can Yayınları · 200438 okunma
Etkilendiğim kitaplardan bir tanesi okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Karşılaştırmalı edebiyat açısından önemlidir.
Hüseyin Nihal Atsız bu romanında Dante Alighieri'nin eseri olan İlahi Komedya ile etkileşimi söz konusudur. İlahi Komedya'da üç melek hesap sorarken, Ruh Adam'da Nihal Atsız bu meleklerin yanına Zerdüşt, Nirvana, Buda, Hz. Muhammed, Alper Tunga, Alparslan, Temuçin, Cengiz Kağan ve aile yakınları yargılanmada söz almış ve Selim Pusat'ı suçlu ve günahkâr bulmuşlardır.
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,8bin okunma
“Selim kendine gelmiş iradesini takınmıştı. Kendisiyle karşısındaki muhteşem ışığın arasına üç yaratığın geldiğini gördü. Ve onlarla ilk defa karşılaşmasına rağmen gönlüne dalan bir sezgiyle kim olduklarını tanıdı. Bunlar Cebrail, Mikail ve İsrafil'di."