Ve bu öpücükle bütün geçmişi geride kalmış, unutulmuştu. Sanki hayatının ilk öpücükleriydi onlar. Bu genç insanla oynamak istediği oyun birdenbire yaşam ve duygularla dolu vermişti. Tüm vücudunu kaplayan sevgi ve yakınlık ona geçmişte yaşadıklarını bir anda unutturuvermisti.
Düşte görülen denizin soğuğu gibiydi. Onun sularında yüzüyordum.Çıplaktım ve yüzmeyi bilmiyordum. Fakat ne soğuğu hissediyor, ne de boğuluyordum. Sesi artık kesilmişti, ama yankısı soluk, uzak bir ses gibi kulaklarımda kaldı.
Ama aşık olunca bedenimi, ruhumu, aklımı ve tüm çabamı düşünmeden verdim. Asla bir şey beklemedim, sahip olduğum her şeyi verdim, kendimi tümüyle bırakıp bütün silahlarımdan, tüm savunmalarımdan arınarak çırılçıplak kaldım.
Kör gibiydiler, hiçbir şey görmüyorlardı sanki. Sokak önümde uçsuz bucaksız bir deniz gibi uzanıyordu. Sulara fırlatılmış bir çakıl taşı gibiydim: dalgaların dövdüğü, oraya buraya attığı, kıyıda bir yere bırakılmak üzere yuvarlanıp duran bir çakıl taşı…