Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyma EKİNCİ

"İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir, yığılmış kitaplar toplamı değildir asla."
Reklam
Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz.
Her kim olursa söylerim etmem hicab Tevbe ettim kimseye vermem kitap. Nedim

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Susarak anlattım bütün gizliyi, Sakladım duygumu ben konuşarak. Mehmet Akif İnan
Yüce Mevla bazen sana göndereceği iyiliği, başkalarına yapacağın iyliğin arkasına saklar. ( ama sen yine de bunu dahi aklına getirmeden yap yapacağını)
Reklam
Ne yazık ki hâlâ bazı şeylerin mümkün değil böyle olamayacağına kendiliğimden karar verip, olsa olsa böyledir, diye iyiye yorma hamakatını göstermeye devam ederim benzer çoğu durumda. Bedelini çok kereler acı acı ödesem de değiştiremediğim saflıklarımdan biridir bu. Belki de zorunlu tek seçeneği kendim için daha sevimli ve kabul edilebilir kılma çabasıdır aklımın seçtiği bu yol, bilemiyorum. Böyle zamanlarda isyan edemeyeceğini düşündüğünden, ikna olmayı o denli hevesle ister ki aklım, görmezden gelirim. Sadece o olsa iyi. Başka seçeneği olmadığına inanmışsa, elindekini olanin en iyisi olduğu için tercih ettiğini düşünmekteki gururu, gerçeği olduğu gibi görmeye tercih edebilir. İlk duyulduğunda hayata olumlu bakmak gibi görünen bu durum giderek gerçeklik algıimızı bozma tehlikesi taşır ne yazık ki. Yine de sonuç illa da kötü olmayabilir. Olduğu gibi aldığınızda çok yıkıcı olabilecek gerçekler, onları makul bir şekilde hayra yorduğunuzda içlerinde barındırdıkları cüzi hayırların ortaya çıkmasına ve sonucun oraya evirilmesine yardim edebilir.
Bir başina geldi dünyaya. Yolu da bir başına yürüyecek çoğumuz gibi. llk günden ürkmüşler ondan biraz. Rengini sevmemişler. Belki de o sebeple yüz gözetleyerek başladı hayata. Eğer yetenek denirse buna, bir kımıltyı daha başlamadan hisseder, kimsenin duymadığı, henüz ağızdan çıkmamış sesleri duyardı. Yalnız kaldığındaki sessizliği nasıl sevmesin böyle bir çocuk? Radarların içine çevirmese daha bir uçacak sevinçten bu kısacık anlarda. Her yer çok kalabalık. insanlar çok sesli. Yüzler çok konuşkan. Bütün sesleri duyan, bütün yüzleri okuyan çocuk çok yorgun Bu bombardımandan kaçmak için etrafindakilerin hürmet edeceği bir yalnızlık bulabilme çabasıyla sarıldı kitaplara. Okumak hürmet edilecek bir eylemdi. Böylelikle kaçışı sorgulanmaz, kolundan tutulup olayların ortasına çekilmez, "Bırakın okusun." denirdi. Üstelik okurken yüzler gözetlenmez, biraz gayret edince sesler de duyulmazdı...
"Başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden onu anlamak istersen söylediğine değil, söylemediğine kulak ver.'' Halil Cibran
Yapmak istediğin her şeyi yapamıyorsan, bari yapmak istemediğin hiçbir şeyi yapma.
Sürekli bir anlam ararsan gerçekleşmekte olan her şeyi ıskalarsın. Tarkovski
Reklam
Her şeyden önce sen de gayet iyi bilirsin ki nitelikli yazarın okuyucusu da nitelikli olur. Nitelikli okuyucu da yeni yetmeler gibi önüne gelene hayran olmaz. Olsa olsa "Dikkatimi çekti yazdikları." der. "Bayildım, harika, olağanüstü." filan demez kolayina. Sonra iyice beğendiğine kanaat getirip bu beğenisini içselleştirene kadar ölçer biçer, evirir çevirir, mukayese eder, yazıyla ilk karşılaştığında ortaya çıkan heyecanın geçmesini bekler. Serinkanlıdır yani nitelikli okuyucu.
Gerçek acı seyirci istemez, vitrinde yaşanmaz, Öyle içten ve derindir ki kimse sizin ne yaşadığınızı bilmez. Çoğu zaman yaşamla uyumu bozmaz, sizi içeriden güçlendirirken seyredenler ne yaşadığınızı anlamaz.
Gerçek anlamda büyümek, gölgesine sığındıklarımızdan uzaklaşmakla başlar. Büyüdükçe sıcak kanatların altına sığmaz olursunuz, sığsanız da komik durursunuz.
İnsan elbet hata yapar. Ama insan bir hatayı kaç kere yapar? Bu dünyaya sadece hata yapmak için gelmedik. Yaptığımız hatalardan ders almak için geldik.
İnsanı insanın kurdu değil, ümidi olarak görenlerdenim. İnsan insanı ümit diye beller; ama insan ümidini insana bağlamaz. Allah'tan ümit ederiz. Allah'tan ümit etmemiz ümidimize haznelik eden şeyin insan olmasına engel değildir. Öyle zamanlar olur ki muhatabımıza Seni Allah gönderdi! deriz. Demek ki Allah'tan ümit etmek ve bu ümidin haznesi olarak insanı görmek belli bir kültürün, bizi içine alan kültürün özellikleri içinde yer alır.
Sayfa 140Kitabı okudu
153 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.