Delinse yer; çökse gök, yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan;
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!
Senin aşkından derya dalganıp karıştı. Bulutlar senin ayağına inciler döküyor.
Yere senin aşkından bir yıldırım düştü. Bu duman onun için göklere yükseliyor.
İnsaf et ki aşk iyi bir iştir. Fakat fena tabiat onun saffetini bozar.
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun; hâlbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır.
Bugün mestçe bir dolaşmak ve kafatasından peymane yapmak istiyorum.
Bu şehirde sarhoş sarhoş dolaşıp durdum. Bir akıllı adam arıyorum ki divane edeyim..
Sevgilimin aşkına tutulduğum ilk zamanlar feryatlarım komşularımı uyutmuyordu.
Şimdi feryatlarım azaldı, aşkım arttı. Zira ateş alevlendiği zaman dumanı kalmaz.
Bugün sabah şarapla dolu olan kadeh elimde düşüyorum, kalkıyorum ve mest oluyorum.
Benim mestliğim servi boylu sevgilimin güzelliğindendir. Ondan başka olan bir şey bulunmadığı zaman ben de yok olurum.
Anladım ki sevgi, benim varlığımın bağıdır. O bin telli saç benim elimdedir. Ben her ne kadar dün kadehten mest olmuşsam da bugün kadeh benden sarhoştur.
Bir şey var aramızda
Senin bakışlarından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benimse dilimin ucunda