“Ölü Evinden Anılar”da Dostoyevski bizlere Alaxander Petrovida Goryanchikov üzerinden cezaevi içinden izlenimlerini, gözlemlerini, suç, ceza adalet kavramları ile ilgili görüşlerini anlatıyor.
Yazar, cezaevinde karşılaştığı bazı mahkum tiplerinin kişilik, karakter ve suçlarını mükemmel bir tasvirle anlatıyor. Genellikle toplum tarafından ihmal edilen görmezden gelinen bir dünyaya ( cezaevi ) bizleri sokarak adeta oradaki havayı bizlere yaşatıyor.
Eğer bir yakınınız vb cezaevinde olup ziyarete gitmişseniz oradaki havayı, şartları az çok anlarsınız.
Dünya hali, herkesin başına gelebilir. Orası da farklı bir dünya değil. Toplumun bir parçası, aslında görülmek istenmeyen hakiki yüzü. İşte yazar bizi bu gerçek üzerinde düşünmeye zorluyor.
Kitaptan bir çok sonuç çıkarılabilir ama ben kendi adıma, kitaptan aldığım en önemli mesajı paylaşmak isterim. Cezaevleri nin dünyanın neresinde olursa olsun, fiziki şartlar, mahkum profilleri ne kadar farklı olursa olsun, ortak bir dili ve kültürü var: Hastanesi, koğuşları, çalışma yerleri, mutfağı, yönetim tarzı, kişilikler ve karakterler
..Aynı benzer şartlar, sorunlar...
Kitabı okumaya ve üzerinde düşünmeye değer!