Öldü sanılıp gömülmüş, ancak toprağın altında tabutun içinde uyanıp bağırıp çağıran, kıyameti koparan ve duvarları yumruklayan biri gibi hissediyordu kendini.
İçinde kabarıp duran bir soru vardı, pandülün vurması gibi bir sözcüktü bu: Neden, neden, neden, neden? Tanrı ona bunu neden reva görmüştü? Çok mu günah işlemişti?
Yoksulluk ayıp değil; tıpkı sarhoşluğun da bir erdem olmadığı gibi... Fakat sefalet, bayım, sefalet büyük bir kusurdur. Yoksulsanız, doğuştan sahip olduğunuz asil duygularınızı koruma şansına sahipsinizdir. Sefalet içinde yaşıyorsanız bunu asla başaramazsınız!
Kendi tavırlarının doğruluğundan mutlak bir şekilde emin olduklarını iddia edenler tehlikelidirler. Böylesine emin olma sadece dogmatizmin değil, yıkıcılıkta onu geçen kuzeni fanatizmin de özüdür.
Şuna emin olmanı istiyorum. Eğer biri beni bu tanımadığım, mecbur edildiğim zihin zindanından kurtarabilseydi eminim bu kişi sen olurdun. Kimse bu kadar güçlü durmadı yanımda.