Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğba Ekici

Tuğba Ekici
@Tugbaekici
ANAYURT kitabının yazarı İNSTAGRAM instagram.com/tugbaekici_
TÜRKOLOG
Üniversite
Zara
Sivas, 22 Mart
110 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
"Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız."
Reklam
Uzunmuş bütün kışlar, nedense bir zamanlar, Çok da kısaymış yazlar, yaz görmemiş insanlar. Bir ağaç etrafında, gezegenler dönermiş. Dönüş yavaşladıkça, ateşleri sönermiş...
Zamanı Tanrı yaşar, İnsanoğlu hep ölmek için türemiş. Bilge Kağan

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ilımlı bir mutluluk da talihsizlik kadar kışkırtıcı olabilir, umutsuzluğun getirdiği sürekli bir doyumsuzluktan daha tekinsizdir.
Bereket versin ki o var. Olmasa neyi bahane edeceklerdi. Yazın çok sıcak, kışın çok soğuk olmasa neler geri kalmayacaktı, değil mi? Şimdi son bahar, havanın ne suçu var? Fakat kendi kusurlarımızı, haksızlıklarımızı ondan başka neye yüklemeli?
Reklam
Az sonra güneş batacak. Tıpkı her dalgalanmada batıp yeniden doğan umutlarımın batması gibi...
İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimelerde her şeyi anlatmaya yetmez.
Ulu Kayın; yeryüzünün tam ortasında duruyordu, bir ev için temel direk ne ise Ulu Kayın’da dünya için oydu. Yer ve gök onun demirden sert gövdesine dayanıyordu. Kökleri yerin yedi kat dibine, dalları göğün dokuz kat tepesine ulaşıyordu. Öyle görkemli, öyle heybetli bir ağaçtı ki sadece bir yaprağının eni, yedi ayak genişliğindeydi. Dibindeyse gürül gürül bir su akmaktaydı. Bu su ki adına ‘Ab-ı Hayat” denirdi. O sudan içen gençlik bulur, ömrü uzardı. Er Sogotoh’a annelik eden işte bu kutlu ağaçtı. Onun gölgesinde büyüdü, onun dallarında uyudu. Dibindeki kaynaktan su içti, etrafındaki nehirlerde yıkandı. Ulu Kayın’dan beslenen marallarla oyun arkadaşı oldu, ineklerden beslendi, kurtların koruyuculuğunda etrafı tanıdı. Büyüdü Er Sogotoh, gürbüz bir delikanlı oldu. Kendine has giysileri vardı, nereye gitse kendini belli ederdi... . . . .
Hakikat şudur ki, güçlü olan zayıfı yener. Bu durumda elinde kalan tek şeyle savaşmaya devam edersin: İnanç. Yaşamak için elinde kalan yegane şey.
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, bende sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve bir çok söz yarım kalsaydı, bir çok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Sayfa 383Kitabı okudu
Reklam
Tuğba Ekici
Bir şaman öğreticisi şöyle der; “Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz. Nehirler, kendi suyunu içemez. Ağaçlar, kendi meyvelerini yiyemez. Güneş, kendisi için ısıtmaz. Ay, kendisi için parlamaz. Çiçekler, kendileri için kokmaz. Toprak, kendisi için doğurmaz. Rüzgâr; kendisi için esmez. Bulutlar, kendi yağmurlarından ıslanmaz. Doğanın ilk maddesi şudur: Her şey birbiri için yaşar...