Okan Balkan
@Turanid
Kötü, karanlık, biraz çirkin
Türkçe Öğretmeni
KOÜ, 2016
Kocaeli
Kocaeli, 1994
176 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki KökeniMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 20064,147 okunma
Okur Takip Önerileri
Ömer Karabayır üstadımla henüz yüz yüze tanışamadık ancak kendisiyle 
Kitap Şuuru Ailesi'nden kardeşliğimiz ebedidir. Redaktörlük ve editörlük yaptığı kitapları, çeşitli dergilerde çıkan yazılarını beğenerek okumuşumdur. Sonunda o da müstakil kitap yazarları arasına girmiş. "Kitap Avcısı" kitapların dilini bilen, titiz bir editörün elinden çıkmış akıcı bir eser. Tanıtılan 27 kitaptan pek çoğunu okumamışım ve bunların bir kısmını okumak tasarısıyla ajandama ekledim. Bakalım nasip olur mu? Son olarak ilk eserini imzalı şekilde yollama kalenderliğini gösteren yazara, teşekkürlerimi sunuyorum...
Geçmişte yazar olarak yer aldığım Çelebi Dergisi, 12.sayısında tam da alanımla ilgili bir konuyla çıktı. Artan maliyetleri ve çoğu yayının sanala geçmesini göz önünde bulundurursak Kitap Şuuru Hareketi'nin ne denli büyük bir iş yapmakta olduğunu anlayabiliriz. Türk Dili konusunda ufuk açıcı bir eser olmuş. İlgilisinin bilgisine...
Süvariler gelmeyecek
Külhan, 12 Eylül sonrası tasarlanan düzenin nasıl ilmek ilmek işlendiğini bizzat tanığın yani yazarın gözünden anlatıyor. Özellikle milliyetçi camiadan tanıdık isimlerin olması kitabı daha ilgi çekici yapıyor. Roman olduğu için kurgulanmış karakterler de var tabii ama onlar da gerçek kişilerden ilham alınarak yaratılmış muhakkak. Dozajında eleştiri yanında bolca öz eleştiri var. Adnan İslamoğulları'nın yazılarını üniversite yıllarında çok okurdum. Edebi yönü kuvvetli bir entelektüel. Kitap ilerledikçe devletin öz evlatlarını nasıl acımasızca yediğine şahit olurken "derin" denilen devletin aslında vâr olmadığını ve milleti kurtarmaya kimsenin gelmeyeceğini net bir şekilde hissediyoruz.
"Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır!"
Kitap Şuuru
1939 yılında Fransız tarihçi Rene Grousset tarafından kaleme alınan bu doyurucu eseri Kitap Şuuru hareketine söz verdiğim sürede bitiremediğim için üzgünüm. Hayat, açık şekilde biz planlar yaparken başımıza gelenlerden ibaret. Neyse ki bu incelemeyi yazmak kısmet oldu.
Grousset, tipik oryantalist gibi olmasa da Haçlı bakış açısını bir miktar barındırdığı yorumları dışında gayet objektif bir yapıt ortaya çıkarmış. Çin'den Fransa'ya, Moğolistan'dan Orta Doğu'ya kadar pek çok alana yayılmış olan Türk-Moğol topluluklarına ait kaynakları hem de o zamanın imkanları ile incelemek pek kolay olmasa gerek. İsimlerini okurken dahi zorlandığım, bazen birbirine karıştırdığım çeşitli yer ve kişi adlarını -ki bunların çoğu Çinceydi- gayet muntazam şekilde kullanan tarihçi, işinin hakkını vermiş. Birkaç yerde "barbar" kelimesini kullansa da bunu bugün çoğu Batılının kullandığı manada değil bir kültür tanımı olarak değerlendirmiş. Bu kendine has kültürü, şartların yarattığını ve aynı şartların neticesinde yükselip-gerilediğini açık bir mantık çerçevesinde aktarmış. Demiri kullanmadaki mahâreti ile uzun menzilli okları ve daha hızlı atları sayesinde bütün medenî-yerleşik kavimlere üstünlük kuran göçerler zamanla teknolojiyi yakalayamayıp ateşli silahlar karşısında boyun eğmek zorunda kalmıştır. Bu yüzlerce yıllık serüven farklı kıtalarda, farklı isimlerle aynı şekilde cereyan etmiş. Benim gibi eski Türk tarihi meraklıları için bulunmaz bir eser olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Ülkü Tamer hakkında şimdiye kadarki en derli toplu eserlerden biri olabilir. Hayatı, eserleri, edebi yönü derinlemesine incelenmiş. Üstelik bu bir kitap değil, yılda üç kere çıkan bir dergi. Katkı sağlayan yazarların da hakkını teslim etmek gerek. Okudukça anlaşılıyor ki Tamer ile ilgili mâlûmatları gayet tatmin edici düzeyde. Bu arada dört ayda bir böyle doyurucu ve kallavi sayılarla çıkan Çelebi dergisine abone olmak isteyenler Kitap Şuuru ile iletişime geçebilir.
Mezarı Bile Olmayan Aşkın Bir Aydın
Fatih Kerimî'yi "Avrupa Seyahatnamesi, İstanbul Mektupları" gibi eserlerinden tanıyorum. Yetiştiği çevre ve çağa göre oldukça ileride olan bir kalem sahibi olup büyük bir diğerkâmlıkla milletinin gri kalmışlığını kendisine dert edinmiş ve canı pahasına bu uğurda mücadele etmiştir. Geleneksel dinciliğin sömürüsü altındaki Rusya Müslümanlarının kurtuluşu için ilim ve neşriyata sarılan Kerimî'nin ne hazindir ki bugün bir mezarı bile yoktur. Altı bölümden oluşan bu kitap onun ve soylu mücadelesinin en ayrıntılı ve kallavi özetidir. Günümüzdeki soy ve din kardeşlerinin ahvalini görse ne yapardı acaba diye düşünmeden edemiyorum. Umarım aziz ruhu huzur bulmuştur. Hem kendisini tanımama hem de bu kitabı okumama vesile olan Oğuzhan Saygılı'ya ( Kitap Şuuru ) hürmetlerimle...
Necdet Ekici Bey'i Kitap Şuuru vasıtasıyla tanımıştım. Aynı branşın öğretmeni olmam hasebiyle örnek aldığım çağdaş yazarlarımızdan biri. Nazlı Senem, Yüreğimi Sana Bıraktım, Gül Olacaksın, Çolpan Yıldızı ve Son Turnalar kitaplarını zevkle okumuştum. Kocaeli'de yaptığımız bir etkinliğe telefonla katılıp bizi gayet güzel bilgilendirmişti. Ödüllü bir yazar olup en son 2020'de Uluslararası Cengiz Aytmatov Ödülü'nü almıştır. Güneşi Uyandırmak eserinde yine biz Anadolu insanına Anadolu Türkçesi ile Anadolu'yu anlatmış. Ben en çok sonlardaki Alakız, Duman, Gülbeyaz öykülerini beğendim. Çünkü çocukluğumda benzer olay ve duyguları yaşamıştım.
Kutlu olsun
Üniversite yıllarımda Oğuzhan Saygılı ( Kitap Şuuru ) sayesinde tanıştığım ve geçmiş sayılarının birinde bana da yazma imkanı veren Yeni Ufuk Dergisi dalya yapmış. Dile kolay! Tam 100 aydır sırf kendi imkanları ile 30 günde bir basılı yayın çıkarmak hele şu şartlarda inanılmaz zor. Bu yıl dergicilik yapmaya çalışan bazı arkadaşlarım bir-iki sayı sonra sanala geçmek zorunda kaldılar. Malûm maliyetler bunu zorunlu kıldı. Yeni Ufuk ise yıllardır tek bir sayı için, tek bir kuruş dahi almadan insanüstü bir fedakarlıkla çıkıyor. Ayrıca bir mektep gibi çalışıp nitelikli gençler yetiştirme işini de ilerlettiler.
Kendilerinin yolları ve bahtları açık olsun.
Yeni Ufuk Dergisi - Sayı 100
