Açlık; ben de dahil olmak üzere bu duyguyu, bu satırları okuyan okurların birçoğunun (kitapta anlatıldığı şekilde) çok az yaşadığını sanıyorum. İyi bir yazar olabilmek için açlık ve sefalet içinde yaşamayı seçmek gerçekten çok radikal bir karar ve en önemlisi ise bu esnada dürüstlüğünü, yardımseverliğini kaybetmeden, hırsızlık vs gibi farklı yollara sapmadan hedefine doğru ilerlemenin anlatıldığı bir roman. Kahramanımızın çevresinden yardım istemekte tereddütte kaldığını, istemediğini, ancak çevresinin de ona karşı duyarsızlığını hissediyoruz. Böyle bir toplumda yaşamak istermiyiz? Kitabın kahramanı bu yolla hedefine ulaşabildimi? Bu tam olarak bilinmiyor, ancak kahramanımızın şansını başka mekanlarda, farklı toplumlarda denediğini sanıyorum.