Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Öykü Ağtaş

392 syf.
·
Puan vermedi
Kaybolan
Bu kitabı kitapsızlıktan bir süpermarketten aldım. Almamda adının ve arka kapak yazısının etkisi olduğu kadar diğer kitapların bana hiçbir şekilde hitap etmemesi de etkili oldu. Bir de fiyatı çok uygundu. Herkesin kaybolduğu, yolunu şaşırdığı, içinde kendini bulamadığı, belki de kendiyle karşılaşıp aslında onunla hiç tanışmadığını fark ettiği zamanlar olur. Ya da yaşananlar karşısında nefessiz kalıp kaybolur. Kitap ile karşılaşmam korkularımın yükseklerde dolandığı bir sürece denk geldi. Adı da bu yüzden cezbetti. Kitaptaki karakterlerin kendilerince yaşadıkları kendilerini bulma süreçlerine şahit oluyoruz. Yıllardır evli olan Hakan ve Yıldız'ın aile hayatlarını, iç dünyalarını ve kurdukları düzenin nasıl yerle yeksan olduğuna şahit oluyoruz. Yazar kısaca diyor ki "nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?" Doğum gününde mumları üfleyen Hakan sanki efsunlu bir üfleme ile kendini yeniden doğurur aslında. Üfleme öyle bir rüzgara döner ki Hakan'ın geçmişindeki hayaletleri, Sonay'ı ve Mert'i, alır getirir. Zaten ondan sonra hem Hakan'ın hem de Yıldız'ın hayatlarında sular durulmaz. En azından kendilerini bulana kadar. Kitap kendisini okutuyor, ama açıkçası bana pek dokunmadı. Karakterler uzun uzun anlatılmış, ancak genel olarak bi eksiklik hissi bıraktı bende. Bir de bazı anlatım bozuklukları karşısında şaşkına döndüm. Tarık Tufan ile tanışma kitabı oldu. Uzunca zaman sonra da paylaşım yapmış oldum. Gene döne dolaşa kitaplara sığınılıyordu çünkü.
Kaybolan
KaybolanTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20203,159 okunma
Reklam
129 syf.
·
Puan vermedi
Bu Hikaye Senden Uzun Osman
Bu Hikâye Senden Uzun Osman. Yazar ve kapak çizimi: Aylin Balboa. Yayınevi: İletişim. Editör: Kıvanç Koçak. Kapak: Suat Aysu. “Hangi hikâye sizden uzun değil ki Osman” diyesim geldi okurken. Çünkü gerçekten bu hikâyeler tüm Osmanlardan uzun. Osmanlar sadece isim değiştirir. Biten bir ilişkinin ardından bir kadının geçtiği süreçleri yazmış Balboa, hepsine de kendi çizimlerini eklemiş. Okurken kendime dair öyle çok duygu, düşünce ve davranış biçimi gördüm ki; eminim her kadın bir parça bulacaktır kendi hayatından. Kısacık bir kitap, anında akıp gidiyor. Ve bildiğimizi, yaşadığımızı bir kez daha görüyoruz; Osmanlarla yollar ayrılır ve biz bir şekilde iyileşiriz. Sonra? Sonra; “Başka bir hayatta görüşmek üzere, Astalavista Osman!” Ha gerçi bazı Osmanlarla başka bir hayatta da görüşülmek istenmez; ama sanırım bu başka bir hikâyenin konusu
Bu Hikaye Senden Uzun Osman
Bu Hikaye Senden Uzun OsmanAylin Balboa · İletişim Yayıncılık · 20224,161 okunma
150 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Işıklar Ülkesi
República Luminosa. Andrés Barba. Işıklar Ülkesi. Çeviren Züleyha Yılmaz. Kapak tasarımı Virginia Elena Patrone. Editör Halil Beytaş, Figen Beytaş. Notos Yayıncılık. Buraları kitaptaki alıntılarla doldurasım var. O cümlelerin seçimi ve dizilişi! Hani iyi bir kitap okunduğunda, enfes bir yemek yendiğinde, gerçek bir uyku çekildiğinde, asla umudunuz olmadığı anda sokakta oynamanıza izin verildiğinde duyulan haz var ya! İşte tam oradayım. Barba’nın okuduğum ikinci kitabı. İlk olarak Küçük Eller’i okumuştum, gönderilerde mevcut. Barba, çocuklara ait dünyayı anlatmayı seviyor. Huzursuz edici gerçeklerden bahsetmeyi ve insanı huzursuz etmeyi çok iyi başarıyor. Kendisi kesinlikle sevdiğim yazarlardan biri oldu. Otuz İkiler diye anılan, bir anda San Cristóbal’de ortaya çıkan, bilinmeyen bir dilde konuşan Otuz İki çocuğu ve onları kabul eden/etmeyen/edemeyen toplum arasında yaşananları okuyoruz. Barba’nın toplumun ezberlerini bozan, “bunlar yaşanmaz, ama bunlar gerçeğin ta kendisi” dedirten üslubunu ve aklını seviyorum. Toplumsal eşitsizlik, dışlanma, var olmaya çalışma, politik duruşlar… Göçmenlik de, ötekileştirme de, çocuklar masumdur de, çocuklar şeytandır de, sınıfsal ayrım de, kültürel ayrım de, seni suçlu yapan toplumdur de... Katmanı bol, dili nefes açan buhar banyosu. Muazzam! Kitabı dehşet beğendim. Öve öve bitiremeyeceğim. Nuray Önoğlu cümlesi ile bitireyim: “Okuyun, duacım olursunuz.”
Işıklar Ülkesi
Işıklar ÜlkesiAndrés Barba · Notos Kitap Yayınları · 2020143 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
146 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Eve Dönmenin Yolları
Şilili yazar Alejandro Zambra’nın yazdığı, Çiğdem Öztürk’ün Türkçeye çevirdiği, Tuğba Eriş’in editörlüğünü yaptığı, Faruk Ulay’ın kapak tasarımı yaptığı Eve Dönmenin Yolları Notos Yayıncılıktan çıkmış. Ev garip bir olgu. Ev diye neyi tanımladığımız zamanla, yaşantılarla değişiyor. Sonra bir an geliyor “ev”i tanıyor insan, güdüsüyle ya da bilinciyle bir şekilde “ev”in ne olduğunu buluyor, anlıyor, içine çekiyor. Kitapta da evle kurulan bağ, gerilimle, iletişim sorunları ustalıkla işlenmiş. Eve dönmenin yüzlerce yollarından bazılarına şahit oluyoruz kitapta: ziyaret, anmak, bir anlık hatıra ile gülümsemek, kavga etmek, kaçmak, yüzleşmek, reddetmek… Zambra, Pinochet dönemini, o dönemde yaşanılanları çocuk gözünden gözler önüne seriyor. Oturdukları kanepeden hiçbir şey yapmayarak sadece televizyon izleyerek bu diktatör rejimin sürmesini destekleyen anne babaları çocuğun gözünden ve onların gözünden de çocuğu görebiliyoruz. 1985 depreminin etkileri de mevcut. Bir sürü yönden dönemin Şili’sini okurken ülkemizi düşünmeden edemiyor insan: benzerlikler, acılar, mücadeleler… Muazzam bir anlatı. Çocukluk anıları ile başlayan ama asla onun gölgesinde kalmayan cümleler. Bir yerden sonra kitaptaki karakterin ne kadarı Zambra’nın kendisi ne kadarı kitaptaki yazar, hangisi nerede başladı bilemiyor insan.
Eve Dönmenin Yolları
Eve Dönmenin YollarıAlejandro Zambra · Notos Kitap · 20211,590 okunma
108 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Aç Koynunu, Ben Geldim
Aç Koynunu, Ben Geldim. Aslı Tohumcu’nun harmanladığı kelimeler İletişim Yayınları tarafından basılı hale getirilmiş. Kapak tasarımını Seda Mit, kitabın editörlüğünü ise Duygu Çayırcıoğlu yapmış. Bursa Kapalı Çarsı’daki hançer ustasının yaptığı evlilik ve aynı demiri kullanarak yaptığı iki hançer ile roman şekilleniyor. Roman mı demek doğru olur masal mı; bilemedim. Hançerlerden birinin sapına toprak, diğerine ateş işleniyor işlenmesine ya işin içine kan karışınca hayatın rengi de attığı adımlar da değişiveriyor. Neyse orasını anlatmak da bizim işimiz değil zaten. Kitap çok hızlı akıyor. Yetişmek için koşmak gerekiyor. Bu durum bazen yorucu olabiliyor. Muzipliğini asla kaybetmeyen kelimeler ve “merhaba”ların tadı kalbi yumuşatıyor. Mutlu’nun ve Rüya’nın aşkına hançerlerin dokunduğu insanlar da eşlik ediyor. Sadece onlar mı? mitoloji, müzik, edebiyat, sinema, güncel politika, tiyatro… Bir çırpıda biterken dönüp bir baştan okuyayım hissi de bırakmıyor değil. Zaten aşkta böyle bir şey değil miydi? Tohumcu, kitabın sonuna teşekkür kısmı eklemiş. Orada söylediklerini okuduğumda dedim ki: “İşte bu yüzden ve her zaman kurmacalara muhtacız.” *Beliz Güçbilmez’e de selam olsun! Canımız hocamız.* Ve bir de kitabın adı kalbimi aldı. “Umuyoruz ki, yalnızca kalbi olanların görebileceği, dünyanın en küçük ancak en güzel ışığı söner gibi olur biz susunca."
Aç Koynunu, Ben Geldim
Aç Koynunu, Ben GeldimAslı Tohumcu · İletişim Yayınları · 202385 okunma
Reklam
308 syf.
·
Puan vermedi
·
35 günde okudu
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
Esen Tezel’in çevirisi, Can Yayınları’nın basımı ile kitaplıklarımızda yer alan İşin Aslı, Judit ve Sonrası Macaristan’ın büyük çağdaş yazarlarından biri olan Sandor Marai’ye ait. Kapak tasarımının Davut Yücel’e ait olduğu kitabın editörlüğünü Devrim Çakır yapmış. Marai’nin okuduğum ilk kitabı. Kitap oldukça akıcı ve sade bir anlatıya sahip. Bu açıdan çevirisinin başarısını da es geçmemek gerek. Bir aşk hikayesi okuyoruz kitapta. Ve tabii asla bir sadece bir aşk hikayesi değil. İki kadın ve bir adamın arasında geçen bu aşkı bu üç kişinin ağzından okuyoruz. Her biri bu hikayenin başka bir dönemini anlatıyor. Başından sonuna kadar herkesin hayatından okuyabildiğimiz bu aşk ile bu üç kişinin yaşadığı, anladığı, baktığı yerleri görüyoruz. Bir olayı herkesin nasıl da bambaşka okuyabildiğini olabildiğince dingin bir şekilde gösteriyor kitap. Herkesin kendi dilinden bir arkadaşına anlattığı olayları okurken insan psikolojisini ve aslında güdülerini de apaçık hissediyoruz. Üçüncü bölüm muazzam bir anlatı. Burjuva erkeğin ikinci evliliğini gerçekleştirdiği hizmetçinin ağzından müthiş sınıfsal analizler var. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı sonrasını da öyle bir betimliyor ki o köprüde sırayla yürüyen insanlar arasında sanki siz de varsınız. Koku bile etrafınızı sarıyor.
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve SonrasıSandor Marai · Yapı Kredi Yayınları · 20192,033 okunma
167 syf.
·
Puan vermedi
·
34 saatte okudu
Ankara, Mon Amour!
Hayatımın 33 yılını Ankara’da geçirmiş biri olarak Ankara her daim kalbimin ve ruhumun başkenti olarak kalacak. Ona olan hasretim hiçbir zaman dinmeyecek. Bu duygularım Ankara’ya ayak bastığım zaman farklı duygularla hemhal olur, öyle yürürüm Ankara’nın sokaklarında. Gene o yürümelerin içinde olduğum bir günün akşamüzerinde bir arkadaşın çantasından çıkarıp uzattığı kitaptı “Ankara, Mon Amour!” Kalkıp da arkadaşıma sarılamadım bile. Mıhlanıp kaldım yerimde. Çünkü “Ah Ankara!” Şükran Yiğit ile de beni tanıştıran Ankara, Mon Amour! İletişim Yayınları’ndan çıkmış, kapakta ise Suat Aysu var. Kitabı Ankara’da okumuş olmak, onunla Ankara sokaklarında dolaşmış olmak bana ayrı bir keyif verdi. Kitap üç bölümden oluşuyor: Suna, Emel, Ömer. Geniş bir dönemi anlatan kitapta Suna çocukluklarında olanları kendi çocuk gözüyle, Emel gençliklerinde olanları kendi ağzıyla, Ömer de Suna ve Emel’in yetişkin oldukları dönemi kendi yaşadıkları ile birleştirerek anlatıyor. Kitabın ilk bölümü çok keyifli. Keşke son iki bölüm olmasaydı, özellikle de son bölüm hiç olmasaydı kitap hiçbir şey kaybetmezdi. Tam tersine biraz daha derli toplu olurdu. İkinci bölümde dönemin siyasi olayları var. oldukça yüzeysel ve sıradan. Kitaba işlememiş. Kitabın ruhundan bir hayli uzak. Türkiye’nin yakın siyasi tarihi bu kadar havada kalacaksa keşke hiç girilmeseydi oralara. Buralar hayal kırıklığı. Bir daha okur muyum Şükran Yiğit? Muhtemelen okurum.
Ankara, Mon Amour!
Ankara, Mon Amour!Şükran Yiğit · İletişim Yayınları · 20221,116 okunma
309 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
miras
Siren Yayınları’ndan çıkan Vigdis Hjorth’un yazdığı Miras, Türkçeye Dilek Başak tarafından çevirilmiş. O zarif kapak tasarımını ise Nazlım Dumlu yapmış. Miras’ı kitabevinde elime aldım. Arkasını çevirip okumaya başladım. İlk satırı bitirmeden okumaya karar verdim. Norveç edebiyatında okuduğum hiçbir kitap hayal kırıklığı yaşatmadı bana. Norveç
Miras
MirasVigdis Hjorth · Siren Yayınları · 20213,738 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yürümek Adım Adım
Yazar Erling Kagge Kuzey Kutbu, Güney Kutbu ve Everest Zirvesi’ne yürüyerek ulaşan ilk kaşif. Yürümek Adım Adım kitabını Oğuz Tecimen’in çevirisi ile Kolektif Kitap’ın yayıncılığı ile okuyoruz. Yürümek yaşamımın bir parçası. Gökyüzüne baktığım şehirlerin sokaklarında telaşsız, aheste aheste, etrafı, insanları inceleyerek yürüdüğüm de olur, sadece içime dönüp yürüdüğüm de. Öfkeyle de, acıyla da, sevinçle de… Yani ben yürürüm ve bana eşlik eden hislerim de adımlarımla beraber benimle yürür. Bazen biçim değiştirirler, bazen doz. Kitap oldukça akıcı bir dille yazılmış. Kagge, kendi deneyimlerinden de bahsediyor, başka insanların deneyimlerinden de. Bazen ünlü düşünürlere bakıyoruz, bazen yürümenin sınıfsal boyutuna. Yürümeye dair sorularıyla beraber yürüyüşe çıkarıyor bizi Kagge. Ben bu yürüyüşü sevdim. Yürümeye dair düşündükleriniz, sorularınız varsa tavsiye ederim he bu kitabı hem de yine Kolektif Kitap’tan çıkmış olan, Frederic Gros’un Yürümenin Felsefesi’ni.
Yürümek, Adım Adım
Yürümek, Adım AdımErling Kagge · Kolektif Kitap · 202382 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
İdeal Defter
Meksikalı yazar Brenda Lozano’nun ilk aldığım, ama okumadığım kitabı Cadılar idi. Nedense Lozano okumaya İdeal Defter’den başlasam daha iyi olacakmış gibi hissettim ve Nergis Gürcihan’ın çevirdiği, Notos Kitap’ın yayınladığı, İdil Dündar’ın editörlüğünü, Virginia Elena Patrone’nin kapak tasarımını yaptığı İdeal Defteri bir çırpıda okudum. Adını bilmediğimiz anlatıcımızın günlük yazarmış gibi anlattığı hayatının bir kısmına dahil oluyoruz. Sevgilisi Jonas’ın annesini kaybetmesi ile çıktığı yolculuk ile kendisinin geçirdiği, ama gene ne kazası olduğunu bilmediğimiz, kazadan sonraki iyileşme sürecini okuyoruz. Bu iyileşme midir, emin değilim. Gerçek olan şu ki ortada bir dönüşüm var. Sürece arayış ve bekleyiş hakim. Kahramanımız o kadar gerçek yaşıyor ki bir anda özlüyor, bir anda bırakıyor, bir anda telefon görüşmesine atlıyor. Hayatlarımızdaki gibi. Bu tarzı sebebiyle de, bence, kolay kolay herkesin sevebileceği ve okuyabileceği bir kitap değil. Sıradan bir aşk romanı sanılmasın. Aşkın yanı sıra aile ve arkadaş ilişkilerini, toplumun yapısını, siyasi olayları, yası, dönüşümü, sanatı kapsayan bir roman. Ve en güzel taraflarından biri de çaresizce aşık olduğu adamı bekleyen bir kadını okumuyoruz. Hayatın akışından kopmadan özleyen, bekleyen, seven ve acı çeken bir kadını okuyoruz.
İdeal Defter
İdeal DefterBrenda Lozano · Notos Kitap · 2021450 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Küçük Eller
Andres Barba’nın okuduğum ilk kitabı Küçük Eller. Notos Kitap’tan çıkan kitabın çevirisini İdil Dündar yapmış. Kapak tasarımı ise Virginia Elena Patrone’ye ait. Kitabın ikinci basımı olur mu bilmiyorum, olursa lütfen 55. sayfadaki yazım hatalarını düzeltin. Barba Herralde Roman Ödülü’nün sahibi imiş. Kitapta yetişkinlerin göremediği, çocukların arasında yaşanan şiddet ve zorbalık son derece gerçek ve yalın bir şekilde anlatılmış. Çocukluğun kırılganlığı ile yan yana gelen şiddet unsurları, acı ve kıskançlık bi’ yerden sonra ortaya çıkan oyunun tekinsizliğine de yol açıyor. Marina, anne ve babasını trafik kazasında kaybeden bir kız çocuğu. Hayatının çok kısa bir dönemini hastanede psikolog gözetiminde geçiriyor. Ardından da yetimhaneye gidiyor. Bir oyuncak bebek ile. Oyuncak bebek aslında Marina’nın evi ve kendisi oluyor. Hastaneden ayrılırken duygularının dışa vurumunun işeme üzerinden anlatılması beni çok etkiledi. Sanırım kitabın beni vuran yeri de bu oldu. Metaforları bazen öyle dolu ki “tam olarak ne dedi şimdi burada?” dediğim yerler de oldu. Kitap çocuk dünyasına bambaşka bir yerden baktığı için benim için oldukça kıymetli. Gergin ve gri bir kitap. Sarsıcı bir kitap olduğunu söyleyememekle birlikte rahatsız edici olduğunu söyleyebilirim.
Küçük Eller
Küçük EllerAndrés Barba · Notos Kitap · 2021105 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Kökler, Çarklar ve Bulutlar
Kökler, Çarklar ve Bulutlar, Yıldız Silier’in yazdığı Yordam Kitap’tan çıkan üçüncü kitabı. Silier’in bundan önce çıkmış kitapları Özgürlük Yanılsaması ve Oburluk Çağı’nı da okumuştum. Özgürlük Yanılsaması’nı okuduğum günden itibaren Yıldız Hoca ne yazsa okurum. Bu kitapla ilgili öncelikle söylemem gerekir ki kitabın ithaf kısmı içime işledi.
Kökler, Çarklar ve Bulutlar
Kökler, Çarklar ve BulutlarYıldız Silier · Yordam Kitap · 201630 okunma
132 syf.
·
Puan vermedi
·
40 günde okudu
Hızlandıkça Azalıyorum
Kjersti Skomsvold’un yazdığı, orijinal adı Jo Fortere Jeg Gar, Jo Mindre Er Jeg olan Hızlandıkça Azalıyorum kitabını Türkçeye Deniz Canefe çevirmiş. Editörlüğünü Ferhat Özkan’ın yaptığı kitabı “Mutlu azınlığa!” diyen Jaguar Kitap’tan çıkmış. Norveç Edebiyatı’nı baya baya seviyorum. Bu 130 sayfalık kitap da öyle dolu, öyle yüklü ki! Hayal kırıklığı ve yalnızlığın bedene kavuşmuş hâli Mathea! Kocası dışında kimse ile iletişim kuramayan, görünmez Mathea’yı alıp bir kahve içme isteği öyle büyüdü ki içimde kitabı okurken bolca kahve demledim kendime. Komşuları tarafından önemsenmeyen Mathea’nın marketteki kasiyer ile yaşadığı bir an var, elinde çilek kavanozu; eh be Kjersti, bu minicik ayrıntı ile boğazımızı böyle düğümleyemezsin! Bol bol ölümünü düşünüyor Mathea; yer yer melankolik, yer yer komik. Çevirisine diyecek sözüm yok. “Bu kafiyeleri nasıl çevirdi acaba?” dedim kimi zaman. Ve yazarımız, Tarjei Vesaas İlk Kitap Ödülü’nü almış. Kısaca bu zarif kitabı okuyun ve hatta ara vermeden bir nefeste okuyun derim.
Hızlandıkça Azalıyorum
Hızlandıkça AzalıyorumKjersti Skomsvold · Jaguar Kitap · 20151,790 okunma
85 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Haraç
Füruzan'ın muazzam kaleminden çıkan Haraç, Notos Kitap'tan çıkmış olup kapak tasarımı Mehmet Ulusel'e ait. Haraç, bu ara içimde koşturup duran öfke ve hüznü alıp çarpışma yaşattı. Kitap boyunca anlamayan, anlayamayan, anlaşılmayan, feodal yapının içinde sınıfsal ayrımlara sert bir şekilde maruz kalan Servet'in hüznünü hüznüm bildim. Ah Füruzan, kahramanın adını Servet koymandaki acıyı nereye koyacağız biz? Servet'in isyan edecek kelimeleri kime haraç olarak verildi de bulamadık? Bu yersiz yurtsuzluğu mu büyüttü Servet'in hüznünü bu kadar? Konağın hanımının Servet'in emeğini sömürmesi, beyinin Servet'in bedenini, kadınlığını sömürmesi, uyguladığı cinsel şiddet, kendi sınıfındaki hizmetçilerin Servet'e davranış biçimleri ile son derece politik bir öykü Haraç. Bu yılki Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nü alan Füruzan'ı okuyun ve hatta sevin.
Haraç
HaraçFüruzan · Notos Kitap · 200870 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Behice'nin Yarım Kalan İşleri
Karakarga Yayınları’ndan çıkan Behice’nin Yarım Kalan İşleri’nin kapak tasarımını Sedat Gösterekli, editörlüğünü ise Sibel Oral yapmış. Eseri yazan da Sinem Bal. Sinem Bal’ın okuduğum ilk eseri. Açıkçası bu kitabın neden bu kadar popüler olduğunu pek anlayamadım. Tatlı bir kitap evet. Sayfaları çevirirken çok güzel bir öykü ile karşı karşıya olduğunuzu düşünürken bir anda bitiveriyor kitap. Belki de anlatıcı Ayşe Püren değil de Behice olsaydı bambaşka bir kitap okumuş olabilirdik. Behice, kanser yüzünden ölüyor. Babası tarafından erken yaşta terk edilen Ayşe Püren, gül ağacının altında annesinin Hıdırellez günü toprağa gömdüğü dileklerini buluyor. Bu dilekleri gerçekleştirirken hem Ayşe Püren’in kendi hayatında değişen durumları, hem de annesinin Ayşe Püren’in hiç bilmediği bir Behice olduğunu görüyoruz. Aslında çoğu insan için anneyi kaybetmek küçük cehennemdir ve gene aslında çoğu insan annesini/babasını çok da tanımadığı gerçeğini bilir, ama yüzleşmez. Kitapta bunlar olduğu için sarıveriyor okuyucuyu. Okuması da kolay; akıp gidiyor. Ama hepsi bu kadar. Ha, bir de günümüz dilini iyi yakalamış ve her şeyden biraz var; feminizm, örgütlülük, kariyer, annelik, dostluk, sevgililik, ev arkadaşlığı, psikoloji… Kitabın çekirdeği yarım ise o zaman çok başarılı bir kitap. Ama kitabın çekirdeği yarım değil. Okumalarınız arasına ferah ferah okuyacağınız bir kitap arasanız Behice’nin Yarım Kalan İşleri sizi bekliyor.
Behice'nin Yarım Kalan İşleri
Behice'nin Yarım Kalan İşleriSinem Sal · Karakarga Yayınevi · 2023813 okunma
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.