herhangi birinin değil sadece, lisede edebiyat öğretmenliği yapan ve nerdeyse 20 yıldır Ibsen'in Yaban Ördeği'ni öğrencilere anlatmaya çabalamış, Elias Rukla'nın başına gelecek şeyleri okurken, bu şeyler ne kadar da bilindik her an bizim başımıza da gelebilir, diye düşünmekten kendimi alamadım.
kitabın '94 yılında yazıldığını öğrenince norveçli yazardan 30 yıl geride oluşumuzla biraz bakıştık.
felaket, açılmayı bile beceremeyen bir şemsiye bozuntusu yüzünden olmamıştı. aklına üşüşen geçmişi ve kaymaya yeminli hayatının şirazesi, balon olmasa da sonunda patlamış Elias Rukla'nın taşınamaz yüküydü artık.
aslında Elias bunca şeyi öylesine düşünmemişti. çünkü kendisinden başka kimseye ifade etme imkanı yoktu ki kendisini!
"Ah, Elias Rukla konuşacak birinin varlığını nasıl da delice özlüyordu." sf.90