Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vedat Belli

Herkese kulağını ver, sesini verme. Herkese akıl danış, kendi aklını sakla. Kesenin elverdiği kadar iyi giyin, Zengin ama gösterişsiz olsun giydiğin. Çünkü kıyafet insanın mihengidir çok kez. Ne borç ver ne de borç al; çünkü borç vermek Çok kez hem paranı yitirmektir hem de dostunu. Borç almaksa tutum gücünü yıpratır. Her şeyden önce de kendi kendinle doğru ol O zaman, gece gündüze varır gibi, Sen de aldatmaz olursun kimseyi.
Reklam
Savaşlar olmasın artık!
Kazancıyla, tehlikesiyle Savaş bu, bir türlü bitmez. Savaş bu, sürer yüz yıl bile Kâr getirmez sıradan adama. Yediği pisliktir, sırtındakiyse yağmadan kalma! Çünkü alayın cebine gider aylığın yarısı. Gene de savaş bitmedi ya Bakarsın mucize olur! Bahar geldi! Kalk ey Hristiyan! Kar eridi! Öldü ölen! Ve kim kaldıysa hayatta Yola koyulmalı hemen.
Sayfa 136Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Söylesene Ahmet, Tanrı'nın mantıksız olabileceğini düşünüyorsun ve yine de ona saygı gösteriyorsun ama aynı gücün benim efendim için geçerli olabileceğini neden düşünemiyorsun. Seni rahatsız eden hangisi güçsüz Tanrı mı güçlü şeytan mı? Bazı kurallar insanlar için bile tamamen bir çelişkiyken, üstelik tanrı'nızın kendisi bir çelişkiden ibaretken neden bunca inançla yola çıkıyorsun?
Sayfa 153Kitabı okudu
Herkes üzülüyor bir şekilde, mutluluğun sırrı yok. Hepsi basit bir düzenin parçası. Mutluluk dediğimiz şey, yarattığımız bir olgudan başka bir şey değil. En yüce insan en özgür olandır. Hiçbir şeye bağlı olmamak yaşamın asıl meyvesidir, başka bir insana bile.
Reklam
Dazai'den Rubailerle ilgili benzer İşler
Herkes yanlış anlıyor şu kutsal kelamı Nasıl kullanacaklar bilmiyorlar aklı ve kelamı Zevklerden men eder ve şarabı bıraktırırsın Sen bilirsin Mustafa, ben sevmem yasakları. - - Asla gerçekleşmeyecek tutkuların tohumları etkilediğinden İyi, kötü, günah, ceza eksik olmamış peşimizden Daima yolunu kaybetmişiz, çaresiziz biz Bunları alt edecek biri çıkmıyor içimizden. - - Huzursuzluk ve korkuyla tehdit edenler Kendi suçları karşısında tir tir titrer Ölülerin ruhları daima intikam ister Bundandır yaptıkları planlar, dalavereler. - -
Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum.
Öyleyse neden Strasbourg'un rahipleri bu kadar zengin oluyor? Bunca bolluk içinde olmak hayırlı olsaydı İsa yoksul yaşamayı seçmezdi.
En derin çizgiler güzelim, En güzel zamanlardan kalma…
Reklam
Güçsüzler, güçlülerin kurumlarını ve küçümsemelerini önlemek için hiçbir sağlam temele dayanmayan kardeşlik kavramını yaratmışlardır.
Perdenin Ardındaki İnsanlar
Herkes gerçeği kendisinin bildiğini düşünüyor, karşısındakilerin bunu anlamıyor olmasından acı çekiyor, göğsünü yumrukluyor, ağlıyor, kıvranıyor, ellerini ovuşturuyordu. Kimi yargılayacaklarını bilmiyorlar; neyin iyi, neyin kötü olduğunda anlaşamıyorlardı. Kim suçlanacak, kim aklanacak, kimsenin bildiği yoktu. İnsanlar anlamsız bir hınç ve öfkeyle birbirlerini öldürüyorlardı. Birbirlerine karşı koca koca ordular topluyorlar ama bu ordular daha yoldayken birdenbire daha kendilerini kırmaya başlıyordu; saflar dağılıyor, savaşçılar birbirlerinin üzerine atılıyor, birbirlerini kesiyor, doğruyor, ısırıyor ve yiyordu. Kentlerde bütün gün tehlike çanları çalıyordu. Herkesi çağırıyorlardı, ama kim çağırıyor, niçin çağırıyordu; bilen yoktu; herkes telaş içinde koşturuyordu. En sıradan işler bile bırakılmıştı; çünkü işlerin düzeltilmesiyle ilgili olarak herkesin bir görüşü vardı ve herkes kendi görüşünün şaşmazlığında ısrarcıydı. Sonra yangınlar ve açlık başlıyordu. Herkes her şey mahvoluyor, mikrop gitgide derinlere işliyor, çoğalıyor, büyüyordu. Dünyada ancak birkaç kişi kurtulabilmişti: yeni bir insan soyu ve yeni bir hayat başlatmak, dünyayı temizlemek ve yenilemekle görevli temiz ve seçkin insanlardı bunlar; ama hiç kimse, hiçbir yerde bu insanları görmemiş, hiç kimse bunlardan bir ses çıktığını, bunların bir söz söylediğini duymamıştı.
Sayfa 683Kitabı okudu
Lanet olsun! Halk ayılmamacasına kafayı çekiyor, aydın gençlik derseniz, işsizlikten birtakım teorilere kendini kaptırmış, düşler dünyasında yaşıyor, ülke bir baştan bir başa Yahudi akınına uğramış sanki, adamlar ortada para diye bir şey bırakmıyorlar, geri kalanları ise kendilerini zevk ve eğlenceye vurmuşlar, rezil bir hayat sürüyorlar.
Yolunca, yordamınca kuşatılmış bir halk üzerine bombalar yağdırmak, biçim bakımından kimseyi rahatsız etmiyor ve saygıdeğer bir şey sayılıyor bu! Estetik kaygısı, güçsüzlüğün ilk belirtisidir! Hiçbir zaman, şu anda olduğunca apaçık duymamıştım bunu; suçumun anlamını ve buna niçin cinayet denildiğini şu anda olduğunca hiçbir zaman anlamamıştım ve kendimi hiçbir zaman şu anda olduğunca güçlü ve inançlı hissetmemiştim!..
Sayfa 649Kitabı okudu
167 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.