Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Waldeinsa

İki sebep için değişiriz: Ya yeterince öğrenir ve değişmek isteriz ya da yeterince yaralanır ve değişmek zorunda kalırız!
Reklam
Mahkumun suçu ne idi? Acısız bir son için celladına yalvaragörsün.Ne çok isterdi kalabalığın arasına karışsın, esnafın tezgahlarının arasında kaybolsun.Kolay bir ölüm için ne yapmalı ? Celladına para sunmaktan başka.Anlamaz ki merhametten.Ne yapmalı? Cellada mı uymalı?
Yaşam bütün bencilliğiyle etrafımızı sararıyor sere serpe.Bilinmeyen duvarların arkasında saklandığımız her an yeni bir güne gebe.Gökyüzüne aynı anda kaç kişi ile bakıyoruz.Aramızda kaçımız halen umudunu yitirmemiş? Kaç kişi duvarlarını yıkmaya çalışırken alçıyı eline, gözüne, gönlüne bulaştırmamış? Saklanılan duvarların ardından çıkılmıyor,git gide bir dipsiz kuyuya dönüşüyor görünen, görünmeyen.Çıkılmıyor bu dipsiz kuyunun içinden.Bir elim sıyrılmaya çalışıyor , yüreğine konduramadıklarımdan.Ne değişti şu bahtsız, bedhaht dünyamda? Hangi zincirler paslandı gönül sancağında?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ah, bir zamanlar başımın üzerinden uçup geçen turnanın kanadında sonsuzluğun köpüklü kasesinden kabaran o yaşam hazzını içime çekmek ve yüreğimin gücüyle bir an için her şeyi kendi içinde ve kendisiyle birlikte ortaya koyan varlığın mutluluğunun bir damlasını yudumlamak için sık sık azgın denizin sahiline girme arzusu duyardım
Yine bir akşam vakti..Göğün bütün serzenişleriyle yeryüzüne kafa tuttuğu,sararmaya yüz tutmuş yaprakların , dallarından ayrılmaya çalıştığı bir akşam vakti..Kuşların sesi yavaş yavaş , güneşin kızıllığında kaybolmak için sıra bekliyor.Ben de o sıra bana ne zaman gelecek diye bekliyorum elemsiz.Kaybolsam mı ? Sığınsam mı bir köşeye ,saklansam mı sessiz? Yarar mı? Küçük bir kuş olsam , tükensem yavaş yavaş , gücüm yetmese direnmeye nasıl olurdu dünya ? Bu kararlı kararsızlıkların yaşattığı ölüm mahzeninde kalsam öylece.Yarar mı?
Reklam
Günler sesi soluğu kesilmiş bir çocuk gibi solgun ve dingin.Güneş,himayesindeki her nimete güzelliğini sunuyor , geceleri ayrılsa da.Sevdiklerimizi nasıl gerçekten sevebiliriz?Onları koruyarak mı? Onlardan kaçarak mı? Umutsuz günlerimizi onlara hissettirmeyerek mi? Dört yanı sarmaşıklarla çevrili bu derman kimin gönlünün içine saklanmış.Benliğimizi, ruhumuzu yaşatmaya çalıştıkça , vurgun yemiş misali savrulmuyor muyuz karanlıklara? Her gün üzerimize doğan güneş ısıtmıyor aslında , sanılarla geçiyor , delicesine akıp geçiyor bu zaman.Korku , her şeyin katili olmuşken , sığındığımız başka karanlıklar açıklayamıyor düşüncelerimizi.İnanmak istediğimiz bir çıkış varken , öylece gülü kurutmaya devam ediyor.Ediyoruz...
Uzak olan yakına hasret, yakın olan uzağa. Giden kalana hasret, kalan vuslata. İnsan vefaya hasret, insan insana. ... H.Mücahid
Toplumsal düzeni sağlayacak , kadın erkek ayrımı yapmadan , insana insan olduğu için değer verildiğini gösteren hukuk kuralları getirilmediği sürece o tutukladığınız ne ahlakı ne vicdanı olmayan mahlukat hapisten çıktığında geride kalan kızına zarar verir..O zaman geldiğinde de ona kahroluruz..Ama çözüm var mı ? Yok. Çünkü ateş düştüğü yeri yakar.
"Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır.’’
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.