Adaletsiz ayrımcılık zamanla daha iyi değil, daha kötü hale gelir. Para parayı, fakirlik de fakirliği çeker. Eğitim daha fazla eğitimi, cehalet daha fazla cehaleti doğurur.
Ama insanın on dokuz yaşındayken duyduğu hüzün, hayatın güzelliklerini görmesini engelleyecek ya da önünden hoş bir kızın geçtiğini gördüğünde on dakikadan fazla sürecek kadar trajik olmuyor.
Benim terk ettiğim ama çevremdeki insanların hâlâ yaşamayı sürdürdüğü bu sakın ve huzurlu hayatı,ancak uzaktan ve bir uçurumun yarıkları arasından görüyorum artık.
"Size ben ne gördüğümü söyleyeyim: "Savaş görüyorum. Hastalık görüyorum. Acı çeken insanlar görüyorum. Sözde adalet adına yapılan zulmü görüyorum. Kötülüğü görüyorum. Kendinden zevk alan, kendi dehşeti içinde yüceltilen kötülüğü. Nefrete sarılmış, dinle örtülmüş kötülüğü. Sevgi kılığına girmiş ama aslında yargılayan ve öfke dolu kötülüğü."
’Hepimiz dünyayı gerçekte olduğu gibi değil, kendi önyargılı algılarımız vasıtasıyla gözlemleriz. Dolayısıyla, gerçekten bilebileceğiniz tek şey kendinizsinizdir.’’