19 Mayıs'ta Samsun'a hasta çıkan ve birkaç saatte bir sıcak bir banyo almak için dura dura büyük sergüzeşte doğru giden Mustafa Kemal, nihayet bir tertiple alabildiği ordu müfettişliği otoritesi ile Hıristiyanlara zulmeden Türk çetelerini "Tenkil" etmeye gitmek üzeredir.
Bana demişti ki: "Benim kanaatim oydu ki ve daima o oldu ki, insan diye yaşamak isteyenler, insan olmak vasfını ve gücünü kendilerinde görmelidirler. Bu uğurda her türlü fedakârlığa göğüslerini germelidirler. Yoksa hiçbir medeni millet onları kendi sırasında ve safında görmek istemez."
Mustafa Kemal kararını vermişti: "Uygun bir zaman ve fırsat kollayarak İstanbul'dan kaybolmak, basit bir tertiple Anadolu'nun içine girmek, bir müddet isimsiz çalıştıktan sonra millete felâketi haber vermek!"
İçinde sakladığı bu sırrı vakit gelmedikçe kimseye açmadı.
1918 yılının son aylarında yıldırım orduları grup kumandanlığı Mustafa Kemal'e verilmişti. Adana'ya geldi. Grup karargâhı şehir yakınında küçük bir otelde idi. Mareşal Liman Von Sanders ile kurmay heyetini bu otelde buldu. Liman Von Sanders ile Mustafa Kemal yalnız başlarına karşı karşıya. Von Sanders büyük terbiye ve nezaketle, fakat acıklı bir dille aşağıdaki sözleri söyleyerek kumandayı teslim etti:
Siz savaş cephelerinde, Arıburnu ve Anafartalar'da çok yakından tanımış olduğum bir kumandansınız. Aramızda gerçi bazı hâdiseler de geçti. Ama bunlar bize birbirimizi daha iyi tanıtmaya yardım etmiştir. Bugün Türkiye'yi bırakmaya zorlanırken emrim altındaki orduları Türkiye'ye ilk geldiğim günden beri o takdir ettiğim kumandana teslim ediyorum. Bu umumi felâket içinde bedbahtlık duymamak imkânsızdır. Ben yalnız bir şeyle kendimi teselli ediyorum: Kumandayı size bırakmak! Bu dakikadan itibaren emir sizindir, ben misafirinizim.
Eski harp akademisi komutanı orgeneral Ali Fuad Erden der ki: "Çanakkale'de en buhranlı anda, en lüzumlu adam bulundu. Harbin seyrini çeldi. İngiliz Bahriye Nazırı Churchill onun için, Kaderin adamı', demişti."