"Hakiki müslimân; medenî, kültürlü ve namuslu bir insan- dır. Her şeyden önce, dürüst ve çalışkandır. Tahsil yapmış veya okuyarak kendi kendini yetiştirmiştir. Sözü, özü doğru- dur. İşlerini, son derece dikkatle, başından sonuna kadar ta- kip eder. Gerekirse, normal iş saatlerinden daha fazla çalışır.
Müslimân suç işlemez. Vatanı ve milletini sever. Her ba- kımdan, iyi ahlâkı ile çevresine örnek olur.
Dîninin emir ve yasaklarını iyi öğrenip, onlara titizlikle uyar, Çocuklarının, îmânlı ve güzel ahlaklı yetişmelerine çok ehemmiyet verir. Onları, kötü arkadaşlardan ve zararlı ya- yınlardan korur.
Verdiği sözü tutar. Zamanın kıymetini bildiği için, her işi- ni dakikası dakikasına yapar. Üzerine aldığı bir işi bitirme- den içi râhat etmez. Bir işi yarına bırakmak şöyle dursun, ya- rınki işi, mümkünse bugün yapar.
Böyle kimseler, rûhunun temizliği yanında, vücut temizli- ğine de çok dikkat ederler. Kullandığı eşyalar, yiyip içtikleri, evi, çevresi hep temiz olur. Ayrıca, güler yüzlü, tatlı dilli, va- kur ve kibardır.
Anasına, babasına, hocasına, memleketin büyüklerine karşı son derece saygılıdır. Herkesle iyi geçinir ve kendisi ile iyi geçinilir. Kibrli değil, son derece alçak gönüllüdür. Kim- se ile münakaşa etmediği gibi, kimsenin de kalbini kırmaz. İffetli, cömert, iyi niyetli, şefkatlidir. Kimseye hîle, hiyânet ve kötülük yapmaz. Böyle şeyleri düşünmez bile.
Kötü huylardan hiçbiri kendinde bulunmaz. Buna karşı- lık bütün iyi huylar kendisinde toplanmıştır.
Böyle olan kimseler, dünyada râhat ettikleri gibi âhırette de râhat ve huzûr içinde olurlar."