Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
ZÜLKİF BİLGİN
ZÜLKİF BİLGİN
@Zulkif_Bilgin
Türkçe Öğretmeni
Lisans
69 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gül Gibi Narin Hikâyeler
Uzun zamandır güzel bir hikâye kitabı okuma hasretimi bu kitapla giderdim. Yazar, hayatta göz önünde gerçekleşen fakat önemsenmeyen detayları su gibi akıcı bir anlatımla yazmış. Edebiyatın amacı da detayları incelikle işlemek değil mi zaten? Sait Faik de edebiyatta bunu başarmamış mıydı? Gönülden tebrik ederim.
İnsanın yaşaması muhtemel durumları bütün çıplaklığıyla hiçbir gizliliğe yer bırakmadan hissettirerek ve düşündürerek yazan bir adam Sartre. Kitabı okurken insan ruhunun saklı kuytularına dokunabiliyorsunuz ve hayatta kendinizden bile özenle sakladığınız duyguları yüzünüze vuruyor yazar. İnsan edebiyattan daha fazla ne bekleyebilir? Bu yüzden incelememi uzatmanın şaçma olduğunu düşünerek burada bitiriyorum.
Çocuklara vatan ve dil kavramlarının önemini hissettirecek nadide eserlerden biri... Bugün kütüphanede gördüğümde çocukluğumu hatırladım. Zaman ne de çabuk geçiyor...
Okur Takip Önerileri
Çocuklar da, en az büyükler kadar yüksek sanat değeri taşıyan şiirler, hikâyeler ve romanlar okuma hakkına sahiptir. Onlara ana dillerini en iyi şekilde öğretmenin ve estetik zevk eğitimi vermenin başka yolu yok. Mustafa Ruhi Şirin, bu meseleleri enine boyuna incelediği yazılarının yanı sıra, savunduğu görüşler doğrultusunda yazdığı şiirlerle de öncü bir sanatçıdır. Başta Gökyüzü Çiçekleri adlı şiir kitabı olmak üzere bütün kitaplarını bu bakımdan çok önemsiyorum. Yağmur Hanım, Bebeğin Duası, Su Sesi, Anneme Ninni gibi şiirlerinde çocukların rahatlıkla okuyabilecekleri, erişkinlerin de çocuklar için yazıldıklarını düşünmeksizin zevk alabilecekleri bir şiir dilini yakalayan Mustafa Ruhi Şirin’in Gökyüzü Çiçekleri’nde bize ait değerler “suda erimiş şeker” gibidir. Onun şiirlerini okuyup ezberleyen çocuk, Yahya Kemal’in “Bu dil ağzımda annemin sütüdür” mısraında anlatmak istediği güzellikleri farkına varmaksızın benimseyecektir.
Beşir Ayvazoğlu
Cahit Zarifoğlu'nun çocuk edebiyatı eserleri kısacık bir zaman diliminde bize; tarihe, ahlaka, topluma ve insanlığa dair güzel mesajlar veriyor. Öğrencilerimize önerilebilecek çok naif bir kitaptır.
Üç hafta önce okuyup bitirdiğim fakat ruhi etkilerini hala üzerimden atamadığım bu kitap için küçük bir değerlendirme yapmak istedim ki değerlendirmemi okuyacak olanlar bu kitaptan mahrum kalmasın. Paris ve Londra'da Beş Parasız Orwell'ın distopyalarının başarısı nedeniyle öne çıkamamış olsa da okuyan insanı bambaşka dünyalarla ve insanlarla tanıştıran farklı, çarpıcı bir kitaptır. Kitapta yazar Paris ve Londra'da geçirdiği parasız, aç, sefil günleri bütün çıplaklığıyla okura sunuyor. Kitabı okurken dünyanın en güzel şehirleri olarak gösterilen yerlerde 20. yüzyılda, sefalet ve rezillik içinde yaşayan ve sayıları on binlerle ifade edilen dilencilerin, berduşların hayat hikayesine tanık oluyoruz. Kitabı okuduktan sonra çay, kahve, ekmek gibi temel ihtiyaçlarımı tüketirken ve bu soğuk havada doğalgazsız evimde yatağıma uzanırken büyük bir keyif duyup sürekli şükrediyorum. Okumanızı yürekten isterim çünkü bu inceleme gecenin bu saatinde tamamen sizin için yazıldı.
Beni Korkutan Tek Bir Şey Var; Acılarıma Değmemek.
20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından ve varoluşçu terapinin önde gelen isimlerinden bir olarak Viktor E. Frankl bu kitabının ilk bölümünde insana hayatın anlamını sorgulatan kendi acı deneyimlerinden oluşan bir öyküyü anlatıyor. İnsanı derinden etkileyen bu öyküde yazar İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir toplama kampında gaz odalarına, krematoryumlara ve sayısız insanlık dışı işkencelere şahit olmuştur. Bütün bu zorluklara rağmen doğru eylemleri ve doğru yaşam biçimini keşfedip kendi terapi yaklaşımını oluşturmayı başaran yazar kitabın ikinci bölümünde de logoterapi dediğimiz bu yaklaşımın ayrıntılarını okurlarına sunmaktadır.
Yazar diğer varoluşçu yazarlara göre yaşam için iyimser bir tablo çizmektedir. Yazara göre insan için en zor şartlarda bile insani gelişim sağlanabilmektedir. Bunun için ihtiyaç duyulan şey yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmedir ve önemli olan bizim hayattan beklentilerimiz değil hayatın bizden ne beklediğidir. Nihai anlamda yaşam; yazarın bize aktardığı haliyle sorunlara çözümler bulmak ve yaşamın her birey için özel olarak ortaya koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir. Yazar kişinin yaşadığı nevrozları Freud gibi bilinçdışında aramak yerine insanın hayat karşısındaki umutsuzluğunda, amaçsızlığında ve az önce belirttiğimiz sorumluluğu üzerine alamamasında aramaktadır. Frankl kitapta yaşama yönelik düşüncelerini Dostoyevski, Nietzsche, Mann gibi düşünürlerin yaşam felsefelerinden örnekler vererek açıklamış ve bu da esere büyük ölçekte zenginlik katmıştır.
Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
Cengiz Aytmatov ile her buluşmam yeni bir davete neden oluyor. Yazar; toprak, savaş, açlık, aşk, yalnızlık gibi konuları her seferinde tasviri zor manzalarla karşıma çıkarıyor.
Yazar bu romanında insanlık tarihinin bütün sayfalarında farklı şekillerde yaşanan iyi-kötü çatışması, insan-doğa ilişkisini vermek istediği mesaja uygun şekilde oluşturduğu karakterler ve onların ders veren hikâyesiyle işlemektedir. Beyaz Gemi romanında ulu dağların, yüksek tepelerin, sarp geçitlerin, aman vermez çayların ortasında terk edilmiş yedi sekiz yaşlarında bir çocuk ve ona öz kültürüyle hayat vermeye çalışan bir dedeyle tanıştırır bizi yazar. Çocuk; saf, bozulmamış, mücadeleci ruhuyla her zaman hayal ettiğimiz insan karakterini ve yine onun kurduğu bir dünyayı temsil eder. Dede; pasif, yılgın olmasına karşın yaşadığı kültürü yaşam kaynağı olarak gören ve onu koruduğu için insanlığını kaybetmeyen bir ihtiyardır. Roman; efsane, masal, destan gibi sözlü kültür ürünlerini içerisinde barındırır. Bu sayede okuyucuya Kırgız halkının yaşantısını, felsefesini, tarihini aktarmakta oldukça yetkindir.
Okumanızı, okutmanızı yürekten dilerim.
SAİT FAİK ABASIYANIK... KOSKOCAMAN BİR AD, KOSKOCAMAN BİR YAZAR...
Öncelikle burada Sait Faik'in Şahmerdan adlı kitabından ziyade yazar hakkındaki düşüncelerimi belirtmek amacıyla bu inceleme olmayan incelemeyi kaleme almak istedim.
1953 yılında Sait Faik, ikinci Türk olarak, Amerika'daki Uluslararası Mark Twain Derneği'nin onur üyeliği payesini alan tek yazarımızdır. Bu ödüle layık görülen ilk isimse Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.
Kendini küçük bir hikâyeci olarak tanımlayan bu ismin yazarlığı ve eserleri hakkında fikir belirtmek bile insanın saatlerini, günlerini, aylarını alabilir. O doğuştan yazarlık yeteneğiyle var olan biri. Sait Faik eserlerini kelime oyunlarına kapalı , insanın zihnini yoran bir anlatıya uzak olarak yazdı. Hikâyecimiz teknik olarak sadece içinden gelen sesi dinledi, bütün detayları gerçek bir samimiyetle hissetti ve hissettirmeyi başardı. Sait Faik hikâyelerinde yaşamı ve insanı, bütün çıplaklığıyla, güzelliğiyle, olağanüstülüğüyle yine insana aktardı. Onun hikâyelerini okurken acının, kederin, umudun, sevincin, fukaralığın, insanoğlunun geçirdiği bütün evrelerin, doğanın ve yaşamda var olan her karenin sıcak soluğunu içinde hissediyor insan. Şimdiden bu hikâyeleri okuyup bitirecek bir ömre sahip olmayı diliyorum.
Herkese insana insan olduğunu hatırlatan bu hikâyeleri okumasını tavsiye ederim.
Hüseyin Rahmi bu romanında Türk edebiyatında eşine ender rastlanan bir konuyu okuyucuyla buluşturmuş. Halkımızın doğaüstü varlıklara geçmişten gelen bir birikimle ne kadar fazla anlam yüklediği, bu düşünce ve davranış kalıplarının hazin sonuçları kitabın konusunu oluşturuyor. Kitap her ne kadar sinemaya aktarılsa da kurgunun akıllıca oluşu ve gizemli şekilde süslenerek karşımıza çıkışı merak unsuruna asla zarar vermemiş. İncelemeyi seven bir okur olarak anlatımın etkisini test edebilmek için kitabı geceleri okudum. Anlatımının zenginliğiyle konuyu çok daha ileriye taşıdığını hissettim. Anlatılanların acaba bir açıklaması var mı diye sorduğum çok oldu kitabı okurken. Bu konuyu mizahi ve zengin bir dille okumak isterseniz bu kitap doğru tercih olacaktır.
Orhan Kemal'in otobiyografik özellikler taşıyan iki romanı bu baskıda bir araya getirilmiş. Yazarın çocukluk ve gençlik yıllarını hissedebilmek insanı gerçekten mutlu ediyor. Konu olarak baskıcı ve otoriter bir babanın siyasi yaşamında muhalif duruma düştüğü için ailesiyle birlikte ülkeyi terk etmek zorunda kalışı ve mülteci olarak gidilen topraklarda yaşanılan zorlukların ve sıkıntılı günlerin hikayesi anlatılıyor. Zenginlik içinde yaşayan bir ailenin sonradan içine düştüğü bu üzücü durum sosyal sınıflar arasındaki bütün farklılıkları gözler önüne seriyor. Eserin dilindeki bazı tekrarlar bazen sıkıca hale gelse de okuru gerçek bir yaşam öyküsüne tanık ettirmekte başarılı. Okumanızı tavsiye ederim.
