Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
tv
tv
@_tv_
128 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
315 syf.
10/10 puan verdi
Duruşunu ve yaşayışını beğendiğim iki arkadaşımla pastanede çay içerken aramızda bir konuşma geçti:
Kimlik arayışına girdiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Aslında bu arayış yersiz. Çünkü Allah bizim için bir kimlik belirlemiş. “Müslüman bir kadın” olmak. Belirlenmiş bu kimliğe nasıl yaklaşabiliriz, şöyle şöyle bir durumda Müslüman bir kadın nasıl davranır, biz bu kimliğe ne kadar yakınız ya da hangi konularda uzağız...
İşte bu kitap Efendimiz(sav)in kadınlar hakkında söylediği hadisleri tek tek açıklamış ve kimliğimizi tanımamız adına güzel bir derleme olmuş. Yormayan dili ve süslemeli tasarımıyla ben bu kitabı çok beğendim. :)
216 syf.
10/10 puan verdi
Cihad: İslam uğruna yapılan mücadele
Müslüman bir kadın olmaya çalışmak, tesettürümüz, anneliğimiz, eşliğimiz, yürüyüşümüz, konuşmamız...Bunları, İslam doğrultusunda yaptığı takdirde bir kadının cihadı olarak düşünebiliriz. Daha doğrusunu daha güzelini yapabilmeyi takvalı ve ahlaklı kadınlar olmayı Rabbim bize nasip etsin, amin. İçindeki İslam mücadelesi ruhunu diriltmek isteyen her kadının okumasını kesinlikle tavsiye ederim. Müslüman kadın> Müslüman aile > Müslüman toplum demek. Peki Müslüman kadın ne demek? Gelenekselleşmiş dini anlayışlardan sıyrılıp gerçek bir Müslüman kadın tanımak istiyorsanız, buyurunuz, okuyunuz.
248 syf.
10/10 puan verdi
Siz hiç düşünmez misiniz?
Biz inanmak üzerine yaratılıyoruz. Allah kalbimize ruhundan üflemiş.’’ Onu insan şeklinde tasarlayıp da ruhumdan üflediğim ve o da dirildiği zaman kudretim için siz hemen ona secde ederek yere kapanın buyurmuştu.’’ (15/ 29) İman edeceğimize, teslim olanlardan olacağımıza dünyaya gelmeden önce, Allah’a söz veriyoruz.
Okur Takip Önerileri
159 syf.
·
Puan vermedi
Anlatmak, anlamak, anlaşılmak. İnsan bu eylemleri yapabildiği halde hayatı hep daha karmaşık hale getirmeyi seçiyor. Anlamaya çalışmadığımız her olayın arkasında asla tahmin etmediğimiz birçok gerçek bizi bekliyor olabiliyor. Neden sorusunun muhattabı olan insan da anlatmak yerine bazen susuyor ya da gerçekleri anlatmıyor. Ve bizler birbimizi
266 syf.
8/10 puan verdi
Evlilik, aile, kadın, erkek, çocuk, ahlak, toplum, aşk, sadakat, aldatma, içgüdü gibi konuları sosyolojik, psikolojik, teolojik, politik, ekonomik ve biyolojik perspektiflerden ele almış; tarihteki dönemlerden, çeşitli uygarlıklardan, toplumlardan verdiği ilginç örneklerle ve bilgilerle bunu belgesel tadında sunmuş keyifli bir kitap. ‘Evlilik ve Ahlak’.
Yazarın değer ve etik sistemi ile çok farklı bir noktada olduğum için asla katılmadığım birçok görüşü ile baş başa kalmış olsam da yazarın bu görüşlerine karşıt argüman üretmek ya da kendi görüşlerime yeni bir pencere açmak beni heyecanlandırdı. Onun da ara sıra benim değer penceremden baktığını görmek beni mutlu ederdi ama araştırmasını bu yönde yapmak istememiş sanırım Bertrand amcamız diyor yazımın diğer paragrafına geçiyorum.
Amcama katıldığım yerler de var. Cinsiyet ve içgüdü hakkında söylediği ‘İçgüdü önlenmemeli, eğitilmeli.’ cümlesini hayata geçirdiğimiz takdirde bizim için çok şey değişeceğine inanıyorum. Ahlakın gelenekselleştirilmesinin ne kadar tehlikeli olduğunu da birçok örnekte gözler önüne serdiği ve iffetin sadece kadına ait bir şey olmadığını defalarca dile getirdiği için teşekkür ediyor evlilik tanımlamalarından birkaçını da aklımda tutacağımı belirtmek istiyorum. Yeni incelemelerde görüşmek üzere. Hoçça galın!
200 syf.
9/10 puan verdi
Sokrates’in ölüm cezasına çarptırılıp ölmeden önceki zaman diliminde öğrencileri ile yaptığı dialogları ve mahkeme heyeti karşısındaki savunmasını barındıran kitap, nam-ı değer ‘Sokrates’in Savunması’ ile karşınızdayım.
Kitabın dialoglar halinde yazılması ve bu dialogların da münazara tadında olması ile kitaba karşı hissettiğim heyecan, kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar sürdü. Sokrates dedemin sorduğu sorulara kendi çapımda cevap vermeye çalıştım, onunla tartıştım, onun herkese yaptığı gibi ben de onun fikirlerini çürütmeye çalıştım, beyin kıvrımlarımda uzun bir yürüyüşe çıktım.
Döneminin, hatta şimdi yine gelse bu dönemin de en kafa açan tipi olduğuna ve olacağına inandığım Sokrates dedem fikir çürütme işini kendine ilahi bir rol olarak biçmiş, mahallesinde, yürüyen münazara gibi dolaşıyormuş. Dedemin bu halleri, bilgeliği ve yumuşak huyluluğu dönemin gençleri tarafından bir hayli ilgi görmüş, bu durum da Atina’da bazı insanların zoruna gitmiş ve dedemi dinsizlik ve gençleri yoldan çıkarma suçları ile suçlayıp mahkeme heyeti önüne çıkarmışlar. O da nam-ı değer savunmasını yapmış, bize de öğrencisi Platon dedem sayesinde 2500 yıl sonra bunu okumak düşmüş.
O dönemde yaşasaymışım ve Sokrates dedemin öğrencilerinden biri olsaymışım onu o zehri içmekten vazgeçirebilirmişim, benceymiş.
Yazımı hiç de bilgelik kazanmamış eh be Tuğba eh be kızım be esprisi ile noktalıyor, kitaba 8 puan verecekken ‘Ruh Hakkında’ isimli bölümünden dolayı 9 puan veriyorum.
Sokrates: Neden bu zehri içmeyeyim?
Ben: Nolurrrr
88 syf.
10/10 puan verdi
Kitapta hoşuma giden yerlerin altını çizmekten elimden kalemi düşüremediğim bu yüzden ders çalışıyormuş edasıyla okuduğum, alıntı yapma isteğiyle yanıp tutuşurken bunu yaparsam size kitabın tamamını okutturacağımı fark ettiğim kitap. En iyisi siz bu kitabı mutlaka edinin ve okuyun. Ben ne için yaratıldım? Neden
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür DeğildirAslı Perker · Destek Yayınları · 20225,1bin okunma
272 syf.
8/10 puan verdi
Tarih objektif olmalı derler ama tarih yazılarının, yazarlarının ya da bize öğretilen tarihin objektif olduğuna inanıyorum desem yalan söylemiş olurum. Osmanlının en hareketli dönemi olan Kanuni zamanında elçi olarak görevlendirilmiş ve bu görevi sekiz yıl sürmüş olan Busbecq’in Osmanlıya, saraya, Kanuni’ye , Rüstem Paşa’ya ve Türk’lere dair birçok şeye değinerek yazıp arkadaşına yolladığı mektupları okumak bana bu yönüyle çok keyif verdi. Çünkü bizi ilk defa bir başkasından dinlemiş oldum. Zaman zaman hayretler içerisinde de kaldım.
Benim dahi bilmediğim birçok kültürel ögemize ve geleneklerimize de yer verilmiş olması kitabı daha akıcı ve eğlenceli bir hale getirdi. Tabii bunda Busbecq’in mizahi bir kaleme sahip olmasının da etkisi çok olsa gerek. Kötü özelliklerimizden bahsedilirken ‘hiç değişmemişiz’ iyi özelliklerimizden bahsedilirken de ‘neden bu hale gelmişiz’ cümlelerini içimden geçirmeyi de ihmal etmedim. Yaklaşık 500 yıl öncesini birinci ağızdan dinleme fırsatını bize verip o anı yaşıyormuşuz gibi hissettiren Busbecq dedem ahirette karşılaşırsak daha birçok anını dinlemek için can atıyor olacağım.
266 syf.
9/10 puan verdi
İnsanın hiçbir şey için çabalamasına gerek kalmadığı her daim mutlu olduğu bir “Ütopya”nın nasıl “Distopya”ya döneceğini anlatıyor bu kitapta Huxley. İhtiyaçsız insanın kendini tanrılaştırmasıyla Tanrı’yı, mutsuzluğu, düşünmeyi kısaca insanlığını unutan niteliklerine göre yapay yollarla sınıflara ayrılmış bir toplumu beyninizin içini kemirircesine
689 syf.
10/10 puan verdi
Ben de meal okumak istiyorum ya... Aslında tefsir okusam çok iyi olur...Kitabımız sonuçta bilmek, okumak lazım... Bu cümleleri 20 yaşıma gelene kadar birçok kez kurmuş, birçok kez bu yola farklı meallerle, tefsirlerle başlamış ama yolu yarım bırakmış bir insanım, insandım. Sonra bu tefsirle karşılaştım. Dili çok sade, anlaşılır, net, naif... Allah’ın hidayeti nasip olacakmış orası başka ama her zaman anlamını okuduğum Fatiha suresi bile bana bu kitapla çok farklı göründü. Fatiha ön sözdü. Bir kitabı elimize alınca en büyük ip uçları orada saklıydı. Sonra sayfaları hızlıca çevirdim. Alak suresini bulmak istiyordum. İlk inen sureyi. Allah bize ilk olarak neler söylemişti? İlk defa gördüğün, seni sevmesini istediğin birine neler söylemek isterdin? İlk izlenim çok önemliydi. Okudukça kalbim ısınıyor daha da okumak istiyordum. İslamiyet’i, Müslüman’ı ne kadar yanlış tanıyorum ne kadar yanlış yaşatıyorum farkındalığı gelmeye başlıyordu. Her güzelliğine ayrı vuruluyordum. Bir süre sonra çantamdan hiç ayırmadığım bir kitap oldu bu tefsir. Sevinince açıp şükrediyor, üzülünce ona sarılıyor sabır istiyordum. Allah’ın her duruma şifa niyetine gelecek ayetleri çıkıyordu karşıma. En iyi arkadaşım dostum olmuştu Allah’ın kelamı, Allah...İnşallah hep dostum olacak, tekrar tekrar okuyacağım bu tefsiri yazan ulaştıran herkesten Allah razı olsun. Kur’an hayata esas alınacak bir öğüttür, şifadır, rehberdir, rahmettir, doğru yol göstericidir. Ömrümüz Kur’an ile geçsin inşallah. Amin.
Feyzü'l Furkan (Cep Boy - Tefsirli Meal - Ciltli)Hasan Tahsin Feyizli · Server Yayınları · 20221,465 okunma
177 syf.
8/10 puan verdi
Bir insan tanımadığı birine ne kadar derin duygular besleyebilir? Bir insan tanıdığı birine ne kadar derin duygular besleyebilir? Güvendiğimiz kişileri mi seviyoruz, sevdiğimiz kişilere mi güveniyoruz? Bir insanın yaşamını, ruhunu hissedebilmesi başka bir insana ne denli bağımlı olabilir? Ruhunuzu canlandıracak kişiyi bulmak ne denli zor kaybetmek ne denli kolaydır? Yine müthiş bir üslupla yazılmış sürükleyici bir aşk ve hayal kırıklığı romanı Kürk Mantolu Madonna.
520 syf.
7/10 puan verdi
John Verdon’un, efsanevi polis David Gurney’i ve onun çözdüğü cinayetleri anlattığı, seri kitaplarının son serisi olan Fırtınada Yanacaksın’ın incelemesiyle karşınızdayım. Seri kitaplarının bence en iyi yanı kitaptaki karakterleri tanıyormuş gibi hissetmek ve elinizdeki kitap bitince o karakterlere veda etmeyecek olmak. Gurney, Hardwick, Madeleine... Kitapta ırkçılığa siyasete, siyasetçilerin medyayı kullanarak halkı nasıl çok iyi manipüle ettiğine birçok kez değiniliyor ve siz de bu konuda kendi fikirlerinizden demeçler bulabiliyorsunuz.
Alışık olduğum John Verdon kitaplarındaki sürekli yüksek seyreden gerilim ve korkuyu bu kitapta zayıf buluyorum, bazen Arka Sokaklar izliyormuş hissi bile veriyor. Buna rağmen ikinci yarıda çok sevdiğim John Verdon tarzı yakalanmış diyebiliyorum. Kurgusunu da Agatha’nın Kırık Ayna kitabına benzetmemden dolayı katilin kim olduğunu anlamam benim için zor olmuyor. Yine de seviyorum seni John Verdon.
160 syf.
8/10 puan verdi
Farklı kültürlere, yaşamlara, dinlere ait birçok yeni şey öğrendiğim ve bunları öğrenirken kocaman bir bilgi yığınıyla karşılaşmayıp bunların etkileyici bir kurgunun içerisine yedirilmiş olması ile beğendiğim bir kitap oluyor Huzursuzluk. İlk kez bir kitabı okurken gözlerimden yaşlar süzülüyor ve bu anlatılanların gerçekte de yaşandığını düşünerek insanlığımızdan bir nebze utanıyorum. Huzursuzlanıyorum. Bu huzursuzluk hissini içimde koruyup kitapta anlatılan yaşamlar için ileride bir şeyler yapmak adına kendime söz veriyorum.
304 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı okurken kimi zaman bir karakterin iç çatışmasında kimi zaman birden fazla karakterin birbirleriyle olan çatışmalarında kendinizi ve hayatınızdaki insanları bulabiliyor, mükemmel analiz ve betimlemeleriyle Sabahattin Ali’nin kalemine hayranlık duyuyorsunuz. İnsanın kendine bile itiraf etmekte zorlandığı türlü düşünceleri bu kadar açık bir biçimde okumak sizi bir hayli rahatsız ederken bu rahatsızlığın verdiği heyecanla kitabın sürükleyiciliğine karşı koyamıyorsunuz. İçimizdeki şeytanı tanımak yani aslında insanın her halini tanımak da böyle bir his olsa gerek.
