Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
A. M. Celal şengör:
"Büyük insan devrini kendi iradesine mâhkum kılar; sıradan insan ise devrinin iradesine mâhkum olur."
Hasan-Ali Yücel'in büyük kültür hizmeti Türkiye için olduğu oranda ulusal kültürlerin evrenselleşmesi bakımından da önem taşımaktadır. Bu nedenle UNESCO Hasan-Ali Yücel'in 1997 yılında saygı ile anılması kararını almış ve bu istem Türk aydınları tarafından başarı ile yerine getirilmiştir. Bu bağlamda "Ege Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği"nin 16-17 Kasım tarihlerinde düzenlediği "Hasan-Ali Yücel Sempozyumu" çok verimli olmuştur. Hasan-Ali Yücel’i anma konusunda bir başka çok önemli etkinliği elinizdeki kitabın yazarı ünlü yerbilimcimiz A. M. Celal Şengör’e borçluyuz. Jeoloji alanında yaptığı çalışmalarla uluslararası literatürde seçkin bir yeri olan ve Aralık 1997'de Fransız Bilimler Akademisi'nin önemli bir ödülünü Fransız Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı bir törende alarak onurlandırılan Şengör, Hasan-Ali Yücel'i bütün özellikleri ve hizmetleri ile tanıtmaktadır. Şengör'ün bu saptamalarını okuduğum zaman onun Hasan-Ali’yi şahsen tanımış kadar gerçeklere ulaştığını kıvançla gördüm. Şengör bilimsel titizlikle yaptığı incelemesinde Hasan-Ali Yücel'i seçkin bir ozan, örnek bir eğitimci, ayrıca özgürlükçü düşünceye sahip alçakgönüllü ve gerçekçi bir devlet adamı olarak ele almakta ve haklı olarak onun komünist olması hususundaki söylentileri belirgin bir biçimde çürütmektedir. Hasan-Ali Yücel gerçekte demokrat ve liberal ruhlu bir aydındı. Kendisine yakıştırılan komünizm politikası Türkiye'nin o dönemlerde güttüğü politik davranışla ilgilidir.
Önsöz (Ekrem Akurgal)Kitabı okudu
Reklam
(Gazete ve televizyonlar bu günlerde hükümet baskısından şikâyetçiler; yerden göğe haklılar, ama insanın müstahaklar diyesi geliyor. Ancak hükümetin bunlara yazı ve yayınlarınızda Türkçe gramer ve imlâyı perişan edin, kırk yıllık Tuna Nehri’ne D-a-n-u-b-e Nehri deyin veya kültürümüzde adı Beytüllahim olan şehrin ismini Betlehem diye söyleyin diye bir baskı yaptığını sanmıyorum. Bu tamamen onların insanı gerçekten dehşete sürükleyecek kadar korkunç olan cehaletlerinin ürünüdür. Ama o cehalet de yıllardır okul ve üniversitelerimizi perişan eden politikacılarımızın eseridir.)
"Fazla demokrasicilik oynamaya kalkarsan, bir sürü aptala teslim olmak zorunda kalırsın." ~A. M. Celal Şengör
Sayfa 107Kitabı okudu
"Bir toplumun, toplum olabilmesi için önce bir hafızasının olması gerekir. Bu hafızanın olabilmesi için de toplumda elitler sınıfı ve aristokrasinin olması çok önemlidir. Dikkat edersen sadece meritokrasi demiyorum. Aristokrasinin olması şarttır. Yani nesillerdir gelenekleri ve bilgileri biriktiren bir kesim olsun ki bu, toplumu ayakta tutabilsin." ~A. M. Celal Şengör
Sayfa 101Kitabı okudu
"Türkiye bağımsızlığını kaybeder.."
Değerli dostum Prof. Dr. A.M. Celal Şengör beklenen Marmara depreminde eğer doğru dürüst önlem alınmazsa Türkiye bağımsızlığını kaybeder demişti. Bu lafa kızanlar oldu ama kanaatime göre doğru bir sözdü. Elbette ki Celal bağımsızlıktan söz ederken ekonomik bağımsızlığı kastediyordu. Marmara Bölgesi'ni düşünün. Bu bölge ülkemiz sanayisinin yüzde 50'den fazlasını içerir. En fazla iş gücü, kalifiye eleman, yatırımcı, üretim, ithalat, ihracat, gelir, kazanç, vergi, vb. hep burada.
Sayfa 71 - Doğan Egmont YayınalıkKitabı okudu
Reklam
Gerçekten üzücü.
Ama üzülerek söylemeliyim ki İstanbul veya Marmara Bölgesi deprem tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında ne kent yöneticilerinin ne de dönemin hükümetlerinin bu konuda ciddi bir talepleri oldu. Böyle bir analize hiç ihtiyaç duymadılar. Duymuş olsalardı Marmara Denizi'ndeki deprem araştırmaları devlet eliyle yürütülürdü. Daha önce de
Sayfa 63 - Doğan Egmont YayınalıkKitabı okudu
Depreme karşı herhangi bir hazırlık çalışmasına başla­madan önce bu analiz çalışmasının yapılması gerekir. Bu neden­le kent (veya hükümet) yöneticilerinin acilen bu bilgileri isteme­si beklenir. Ama üzülerek söylemeliyim ki İstanbul veya Marma­ra Bölgesi deprem tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında ne kent yöneticilerinin ne de dönemin hükümetlerinin bu konuda ciddi bir talepleri oldu. Böyle bir analize hiç ihtiyaç duymadılar. Duy­muş olsalardı Marmara Denizi'ndeki deprem araştırmaları devlet eliyle yürütülürdü. Daha önce de belirttiğim gibi, bu çalışmaları TÜBİTAK, MTA ve Deniz Kuvvetleri'nin yardımlarıyla ben ve ar­kadaşlarım (ağırlıklı olarak M. N. Çağatay ve A.M. Celal Şengör) İTÜ'de Avrupa Birliği projelerine girmek suretiyle uluslararası ekip, ekipman ve kaynaklarla yürüttük.
Sayfa 62 - Doğan Kitap, Birinci Baskı / Temmuz 2020Kitabı okudu
A. M. Celal Şengör
Şans hazırlıklı zihinleri tercih eder. Başkalarının ne kadar şanslı insanlar olduklarını düşünmeyi bırakıp kendi şansınızı yaratmak için zihninizi hazırlayın
“Cehalet en büyük düşmandır. Ama bu düşman dışarıdan gelmez. Bunu biz kendimiz büyütür, bizi daha çok cahil edecekleri başımıza getirmek için sandıklara, koşarız, zira cehalet rehaveti, rehavet yalancı bir rahatlığı, o da sonunda felâketi getirir. Türkiye insanı böyle bir felâket yoluna çoktan girmiştir. Korkum bunun sonunun cehennem olacağıdır ki, ilk ateşleri de son on yıldır görünmeye başlamıştır. O ateşe, edinemediğimiz arkadaşlarımızla bir arada itilmekteyiz. ” Aptalı Tanımak A. M. Celal Şengör
Reklam
Her şey aklıma gelirdi de ülkemde, sezaryenin yani Latince adıyla sectio caesareanın bir başbakanın ağzında bir cinayet aleti olarak dile getirileceği gelmezdi. Roma Hukuku bile, yaşamı tehlike altında olan anneye sezaryen yapılmasını mecbur kılmıştı (Bu maddenin Roma'nın Krallık Dönemine kadar uzandığı sanılmaktadır, yani MÖ 6.Yüzyıl'a!). Bu yöntem, Sezar'ın anne karnından kesilerek çıkarıldığı efsanesine dayanarak meşhur Romalı devlet adamı ve Amiral Büyük Plinius'un (M.S. 23- 25 Ağustos 79) Doğa Tarihi (Historia Naturalis) kitabında dahi dile gelmiştir. (Sezeryanın Hindistan'da MÖ 6.Yüzyıl'da yapıldığı söylenmektedir). Sezaryen bir hayat kurtarma tekniğidir. Sayın Başbakan belli ki bunu bildiği halde, sezaryeni istismar ederek kürtajı da yasaklamak niyetindedir. Bundaki görünür amacı, Türkiye'de nüfus artışındaki azalma eğiliminin önüne geçmektir. Tabii bunu yaparken çiğnediği kadın hakları falan umurunda değildir. Sözümona bebeğin yaşam hakkından bahsederken ise, yaşayan bebeği embriyo ile fetüsten ayıramadığı gibi, fetüsün ne derece yaşayan bir insan addedilebileceğini ise öğrenip gelmiş değildir. Konuştuğu konular tabipleri ve zoologları ilgilendirir. Çok bilgi almak istiyorsa adam gibi bir tabibe veya zooloğa başvurmalıydı. Dünya nüfusunun giderek hızlanan bir tempoyla artması ve artan nüfusun ezici çoğunluğunun Türk halkı gibi cahil halklardan gelmesi şu anda insanlığın en büyük sorunudur. Bu soruna bigâne kalabilecek kadar dünyadan bihaber bir politikacının bir ülkenin oyunun %50'sini alarak onun lideri olabilmesi ise kelimenin tam anlamıyla dehşet vericidir.
Sayfa 176 - Ka KitapKitabı okudu
"İçindeki insanların kişisel otoriteye bağlanmadan birbirleriyle birlikte yaşayabildikleri bir toplum, nedeni bir toplumdur." M.K.A.
“Buna Kemalizm demek mümkün değil, zira Kemalizm; tenkittir, doğruyu aramaktır, bilimsel düşüncedir. Bunlarınkine dalkavukluk denir. Kemalizm’in adı böyle dalkavuklar yüzünden kötüye çıkmıştır.” Alıntı Şuradan Dahi Diktatör A.M. Celal Şengör
“Atatürk’ün Malche’ın raporunun kenarına düştüğü derkenarlar vardır. Bunlardan biri, çok enteresan: “Kıymetsiz öğrencinin cesareti ilk yıldan kırılmalı, üniversiteden uzaklaştırılmalıdır” diyor. Bu, bugün Avrupalıların yaptığı iştir. Herkesi alıyor üniversiteye, bir sene sonra büyük çoğunluğunu döküyor. Bir daha da giremiyorsun. Atatürk de aynı şeyi söylüyor. “En iyiler üniversite okumalıdır” diyor. Büyük tarihçimiz İlber Ortaylı bir keresinde ne demişti? “Her şehre bir üniversite açmak ahlaksızlıktır.” Alıntı Şuradan Dahi Diktatör A.M. Celal Şengör
“Kur’an’ı ezbere bilirdi hocam. Aynı zamanda jeoloji profesörüydü. Arapça biliyor muydu? Hayır. Eee, Kur’an’ı ezbere bilmesi neye yaradı? Her kitabın bir maksadı vardır. Kur’an’ın maksadı insanların kafasını anlamadığı seslerle doldurmak değildir. Bir mesaj vermektir. Atatürk bunun farkında, yaptığı ilk işlerden biri de Kur’an’ı tercüme ettirmek oluyor. Şunu söylemek istiyor aslında: İnanıyor musun? Evvela neye inandığını bil, bunu bilmen lazım. Sonra biz koca bir milletiz; Yahudi’miz var, Hristiyan’ımız var vs. Eğitimde herhangi bir “dini empoze edemeyiz. Zira aşikar bir gerçek ki, din modern bilimle çelişiyor.” Alıntı Şuradan Dahi Diktatör A.M. Celal Şengör
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.