Bu yaratıcı soluk ne kadar sürdü? Sanki yeryüzünün kanunlarına karşıydı da, çabucak söndü. Ruh uzun zaman ayakta duramaz, tekrar toprağa düşer, gerçek yurduna döner.
Lanetli ve kısır hayat, yalnız cimrilikle geçendir - harcamayan, tehlike peşinde gitmeyen, arzulamayan, sırf ılımlılıktan ve iyi geçinmekten ibaret sefil bir huzurdur.
Hayat, trajiktir. Filozofların ya da güzellik tutkunlarının teorileri için eğlence ya da oyun aracı değildir o. Mücadeledir. Ya yersin seni ya da yerler. Hayat, insan etini tatmış, onu çok lezzetli bulmuş, artık gözü doymayan bir dişi kaplandır.
Hayatın beyhude görünüşü, her şeyin bir rüya olduğu şüphesi, kendisine kahramanca bir direnç, sakin bir gülümseyiş, mağrur ve sessiz bir sebat kazandırır. İspanyol melodramatik değildir. Ağlamaz. Bağırıp çağırmaz. Gereksiz şikayetlere başvurmaya değer vermez. Nasıl kötü bir rüya gördüğümüzde uykumuzda, bunun bir rüya olduğunu anlayıp cesaretlenir ve umursamazsak, İspanyol da, daha hayattayken hayatın ne olduğunu anlamış gibidir: Gelip geçecek bir rüya. Böylelikle felaketin ortasındayken cesaretlenir, dize gelmez.
Sabit siyah ayrılıktan
aldığım pay denk seninkine.
Neden ağlıyorsun? İyisi mi ver elini
ve söz ver bir düşte geri döneceğine.
Sen ve ben acıdan bir dağız, sen ve ben
bu dünyada bir daha hiç karşılaşmayacağız.
Hiç olmazsa gece yarıları
bir selam gönderebilsen yıldızlardan