Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gün âşıkı namındaki çiçek ile, hercaî menekşe gibi çiçekler verdi..
İsm-i Hafîz'in tecelli-i etemmine işaret eden فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ ٭ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ âyetidir. Kur'an-ı Hakîm'in bu hakikatına delil istersen, Kitab-ı Mübin'in mistarı üstünde yazılan şu kâinat kitabının sahifelerine baksan, ism-i Hafîz'in cilve-i a'zamını ve
Sayfa 178
YAHUDİ SİYONİST ÜRÜNLERE HAYIR.
Hayber kalelerine sığınan yahudiler yiyecek ve içecek stokları bitmesini ve Peygamber Efendimizin gitmesini bekliyordu. Hayber kaleleri sağlam, yüksek bir yerdeydi. Ok atsan sana geri dönüyordu. Taş atsan yetişmiyordu. Bağırsan sesin yetişmezdi. Hayber yıkılmıyordu. Hayber fethedilmiyordu. Günlerce bekledi İslam ordusu. Ama yahudiler kalelerden
Reklam
Kaydedilenler...
SOKRATES: Hera adına, dinlenmek için güzel bir yer. Çınar yüksek ve dalları geniş bir alana yayılıyor, salkım söğüdün yüksekliğiyle gölgesi çok güzel ve çiçek açmış haliyle çevresine nefis kokular yayıyor. Islak ayaklarımdan anladığım kadarıyla çınarın altından akan şirin pınarın suyu çok soğuk. Etraftaki genç kız heykelciklerine ve heykellere bakılırsa burası Nymphelere ve Akheloos'a adanmış kutsal bir mekan olmalı. Dahasını istersen, hoş ve iç açıcı esinti tatlı yazlık ezgilerle cırcır böceklerinin korosuna eşlik ediyor. Ama her şeyden en sevimlisi, hafif bir eğimle yayılan şu gür çim. Toprağa uzandığımızda bizi dinlendiren bir yastık olacak. Demek ki sevgili Phaidros bana çok iyi rehberlik etmişsin. PHAİDROS: Ama sen de tuhaf adamsın dostum! Buranın yerlisi gibi değil, gezintiye çıkarılan yabancılar gibi konuşuyorsun. Kentin sınırları dışına çıkmadığın gibi, gördüğüm kadarıyla surların dışına da çıkmıyormuşsun. SOKRATES: Affet beni sevgili dostum. Ben öğrenmeye tutkunum ve ağaçlarla kırlar bana bir şey öğretmezken kentteki insanlar çok şey öğretir. Ama beni dışarı çıkarmanın yolunu buldun sanırım. Çünkü insanların önlerinde yaş bir ağaç dalı ya da meyve sallayarak aç hayvanları istedikleri yere götürebildikleri gibi, sen de kitaba yazılmış söylevlerle bana bütün Attika'yı ya da istediğin başka her yeri gezdirebilirsin. Şimdilik buraya geldiğimize göre çimlere uzanacağım, sen de rahat hissedebileceğin herhangi bir konumda söylevi okumaya başla.
Kendimden geçtim. Düşümde, bir ağaç kovuğuna sığınıp ayaklarımın altındaki yeryüzünü alaylı bakışlarla gözleyen bir sincap olmuştum. Sonra çekirge oldum, uzun, esnek bacaklarımla koca koca ülkeleri aştım. Zaman zaman sisin içinden gelircesine, köylülerin sesini, atların kişneyişini, tekerleklerin gıcırtısını duyuyordum.
Ne zaman bir kitap açıp okusan bir ağaç gülümser ölümden sonra yaşam olduğunu bilen.
Ne hoş ya...
Bu üç kişinin yaptıkları şeye tam bir konuşma da denemezdi. Bırakırlardı, bir düşünce tohumu kendiliğinden filiz sürsün; sonra onun bir ağaç olmasını, ağaçtan dallar çıkmasını hayranlıkla, huşuyla seyrederlerdi. Konuşmalarının oluşturduğu garip meyvelere kendileri de şaşarlardı. Çünkü onlar başkaları gibi düşüncelerine kendi istedikleri yönü vermezler, ne fışkıran sürgünleri budarlar ne de dallara saldırırlardı.
Reklam
Anlayış ve sevgi aynı şeydir; insanların anlamadıkları şeyleri severmiş gibi görünmeye çalışarak çok fazla arka plana atmalarının dışında. Ki bu da yapılamaz.
"Belki de kazanmaya çok ihtiyacınız vardı. Tıpkı uçuruma düşen birinin bir tutam ota sarılması gibi. Kabul edersiniz ki uçuruma düşmeyen biri ağaç dalı diye ota sarılmaz."
Büyükanne dedi ki: "Ruh aklı o kadar büyük ve güçlü olabilir ki sonunda bütün geçmiş beden yaşamların hakkında her şeyi bilir ve artık hiç mi hiç beden ölümü olmayacak bir yere gelirsin."
"Beslenme ve üreme gibi yalın ihtiyaçların dışında insanoğlunun en çok istediği şey ardında kendinden bir iz bırakmaktır; gerçekten yaşamış olduğunun bir belirtisi belki de. Bu kanıtı insanoğlu ağaç gövdelerinin, taşların, başka insan yaşamlarının üstünde bırakır. Bu köklü istek herkeste vardır. Hela duvarlarına ayıp şeyler yazan oğlan çocuğundan tutun da kendi kişiliğini koca bir ırkın kafasının içine kazıyan Buda'ya kadar ... Yaşamak öylesine yalancı ki! Bana kalırsa var olduğumuza hiçbirimiz pek inanamıyoruz; bu yüzden de her gittiğimiz yerde var olduğumuzu kanıtlamaya çalışıp duruyoruz ... "
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.