Roma elçisi sonraki asırlar boyu meşhur olan şu sözü söyler:
"Hakimte, fe adilte, fe eminte, fe minte yâ Ömer! Ve melekne, fe zelemne, fe ğıfna, fe em teserna ya aleyna muslimin..."
"Ey Ömer sen hükmettin, hükmünde âdil oldun,âdil olduğun için de emniyet içindesin, emniyette olduğun için de böyle rahat uyuyorsun. Biz ise hükmettik ama zulmettik, zulmettiğimiz için de korku içerisine yaşadık korku içerisinde olduğumuz için müminlerin bizlere galip geldiler!"
*****
Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ,
"Tallâhi le-kad âsereke'llahu aleynâ"
*****
(Lütfen lûgata bakmaktan üşenmeyerek veya varsa, bilen bir dostunuzdan rica ederek, dikkatle okuyunuz.)
Sayfa 342 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Müderris Yozgatlı İhsan Efendi-, Ziya Paşa'nın Terkib-i Bend'inin Son Yedi Bendi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Kâle lâ ye/tîkumâ ta’âmun turzekânihi illâ nebbe/tukumâ bite/vîlihi kable en ye/tiyekumâ(c) żâlikumâ mimmâ ‘allemenî rabbî(c) innî teraktu millete kavmin lâ yu/minûne bi(A)llâhi vehum bil-âḣirati hum kâfirûn(e). Vetteba’tu millete âbâ-î ibrâhîme ve-ishâka veya’kûb(e)(c) mâ kâne lenâ en nuşrike bi(A)llâhi min şey-/(in)(c) żâlike min fadli(A)llâhi ‘aleynâ ve’alâ-nnâsi velâkinne ekśera-nnâsi lâ yeşkurûn(e)
Yûsuf şöyle dedi: “Yiyeceğiniz yemek daha önünüze gelmeden önce ben o gördüğünüz rüyâların tâbirini size haber vereceğim. Bunlar, bana Rabbimin öğrettiği ilimlerdendir. Ancak tâbire başlamadan önce şunları söylemek istiyorum: Şu bir gerçek ki benim, Allah’a inanmayan ve âhireti de inkâr eden bir kavmin diniyle ve yoluyla hiçbir ilgim olmadı. Ben dâimâ atalarım İbrâhim, İshâk ve Yâkub’un dînine uydum. Bizim asla hiçbir şeyi Allah’a ortak koşma hakkımız yoktur. Bu dupduru tevhid inancı, bize ve bütün insanlara Allah’ın bir lutfudur. Ne var ki, insanların çoğu şükretmez.”
Bir hayat kurtarmak bir dost kazanmak gibiydi. Bir çocuğun sırdaşı olmak, güvenini kazanmak, ruhunu hafifletmek bir annenin kızıyla gurur duyması kadar göğüs kabartıcıydı."