Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
536 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yorum
Merhaba bugün bu kitap'ın yorumu ile geldim. İlk başladığında eh işte diyerek başladım ama bir iki sayfa sonra Emma'nın yaptığı kemikli yüz tarifinden sonraki "kafatası bile çekicidir" tarifinden sonra gülmedim değil daha önce hiç duymadığım ve okumadığım için komik ve tuhaf buldum. Yazarın dile bana biraz yavan gelmedi değil sanırım o da yazarın sürekli dış görünüşü falan betimlemesinden dolayı. Bence yılda 1 kere görüşmek pek de aşk gibi gelmedi bana, bir insanla aşıksan onu her zaman görmek birlikte olmak istersin sonuçta öyle değil mi? Evet aşk başka şekiller de olabilir diyeceksiniz buna da katılıyorum ama normal gelmeyen bir yanıda var bence. 2. Bölümün sonuna doğru Em değişmeye ve Dex ile artık yollarını ayırmak istiyor, bence çok da iyi yaptı yavaş yavaş kendi değerini anlaması ve Dex'i bırakması çok hoştu en azından bir süreliğine de olsa. Çoğu kişi çok severek okumuş ha bende sevdim ama sevmedim de tam arada kaldım hani derler ya nörtüm diye hee tam öyle işte, özellikle Dex'in Emma'yı ve hayatına giren neredeyse her kadını cinselleştirmesi ve bu şuan ki günümüzün de sorunu olması beni kitaptan soğuttu hatta bazen okumak bile istemedim yarım bıramka istedim ama kitapları yarım bırakınca beni bir şeyler dürtüyor ve o kitabı bitiriyorum bu kitap da öyle oldu benim için. En çok da Em'in vefat edip Dex'in daha fazla değişebileceğini görememiş olmak daha da üzücüydü benim için.
Bir Gün
Bir GünDavid Nicholls · Pegasus Yayıncılık · 20106bin okunma
"dostoyevski okudun mu?" "evet. on beşimdeyken bayılırdım." "ben de. hayata bakışı bir yeniyetmenin hemen anlayabileceği türden: ıstıraplarla, çelişkilerle dolu; ayrıca öfke, nefret, utanç, aşk, acıma, keder, hınç ve büyüleyici bir şekilde şefkat ile fedakârlık içeren davranışlarla dolu; hepsi de dengesiz bir şekilde bir arada. yeniyetmeyken dostoyevski beni karmaşık psikolojiyle tanıştırmıştı. kendimi kafası tamamen karışık biri sanırdım ama onun karakterlerinin de kafası en az benimki kadar karışıktı. kendimi evimde hissetmiştim. bence kişi, insan psikolojisinin parça parça yapısını freud'dan, hatta başka herhangi bir psikiyatristten ziyade en iyi dostoyevski'den öğreniyor."
Reklam
En çok sıkıldığım profil, zaten bilinen bir şeyi soyut kelimelerle süsleyip sonuna da ünlem koyan varoş profil. Az da güzelse/yakışıklıysa değmeyin takipçisine. Aralara manzara falan.. Arada şiyir..
Bu arada sen de aynını yapıp Her davranışımıza kusur bulan, Şu geçkin et parçası Bay Basiret'in gözlerini Bir daha açılmamak üzere kapatabilirsin.
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Hıdırellez
Sevdikleriyle bir arada olsun. Kolu kollarına değsin, gözü gözlerinin içine baksın. Lafları birbiriyle başlasın. Nesi varsa, bölüşecek biri olsun; nesi yoksa, bulup getirecek biri olsun. Bu birileri az ama öz olsun. Bazıları dünyada tek olsun. Sevgisinin tamamını harcasın. Harcasın ki, ona büyük bir miras kalsın. Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun. Onun yeri ayrı olsun. Onu soysun,başucuna koysun,ama yalan uydurmasın. O her şeyine, her haline tek tanık olsun. Bir hareketiyle güldüren, bir hareketiyle ağlatan olsun. Duyguların hepsi onda olsun. Kalbi buna teslim olsun. Bütün şarkılar onu anlatsın. Aşık olsun, sırılsıklam olsun. Kurumasın.
Temiz bir kesik daha hızlı iyileşir derler. Benim için sadece pulların zamkıyla bir arada tutulan ilişkilerden daha hazin bir şey yoktur. Bir adamı işitemiyorsan, ona dokunamıyorsan, en iyisi bırak gitsin
Sayfa 457
Reklam
216 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Okudukça bazı şeylerin farkına varıyor insan, yaşamın önemi gibi... Yaşıyoruz ama kendimiz gibi mi yoksa başkalarına yaranabilmek ya da toplum içine karışabilmek için mi ? Kendimizden ne derece ödün veriyoruz? Farklı kişiliğe sahipsek bunu neden saklıyoruz ya da farklı birşey düşündüğümüzde farklı bir harekette bulunduğumuzda neden hemen tuhaf gözlerle bakılıyor, deli sıfatı yiyoruz? İşte bu kitap bu düşünceleri ve cevapları gayet güzel yansıtıyor. Veronika'ya gelirsek eğer ölmekle ölmemek arasında gelgit yaşıyor. Ölüme giderken bile kafasında binbir soru var ve en sonunda farkına varıyor yaşama sevincinin. Kitap diğer karakterlerin de neden Veronika ile yollarının keşistiğinden bahsediyor. Hayattanızdan ufak kesintiler de bulabilirsiniz. Belki sizlerde buna benzer durumlar yaşadınız. Zaten hayatta böyle değil mi? Ölüm düşüncesi bu kız gibi geçer ya da geçmez aklımızdan belki ama bazen bunalır, enerjimiz düşer hatta içimize kapandığımız anlar olur. Bazen öyle bir an gelir ki neşe, sevinç kaplar ruhumuzu ve bedenimizi. İyi ki deriz herşey için ve mutluluk saçarız çevremize... Hayatımızın her anında vardır böyle anlar. Önemli olan zoru başarıp başedebilmek her ne yaşıyorsak... İşte böyle bir kitap... Bu arada herkesin içinde elbet vardır bir delilik diyerek noktalamak istiyorum.
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyor
Paulo Coelho
Paulo Coelho
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202077,3bin okunma
Fransız Aydınlanması'yla birlikte Katolik Kilisesi'nin Vatikan'ın kontrolü çok azaldı. Ama bu arada etik kontroller, ahlaki değerler de kalktı ve ortaya homo economicus denen bir varlık çıktı.
Sayfa 123 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Bütün aile her gün bir arada olduğu sürece, paranın ne önemi vardı?
Hıdırellez de elma kabuğunu yastık altına koyarsak evleneceğimiz kişiyi rüyamızda görüyormuşuz . Ayy inanmayın böyle saçma şeylere bu arada elma kırmızı mi yesil mi olmalı 🙃
Reklam
Bize iyi gelmeyen , bizim de iyi gelmediğimiz başkaları. Herkesin herkese iyi gelmeyeceği ilâhi bir ikazdır aynı zamanda. Kuşlar bile kendi türleriyle yol alabilir . Karşılıklı iki gönlün birbirinle iyi gelebilmesi için, her iki gönlün de ayarının aynı istikamete doğru kurulmuş olması lazım. Diğer türlüsü, bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor . Böylece başkalarıyla olan ilişkimiz de arada bir yaşanan şöyle böyle duygulardan ibaret kalıyor . Bu ilişkilerde sevgi , merhamet , şefkat , dostluk , vefa , cömertlik , anlaşma , paylaşma , sırdaşlık hep yarım kalıyor . Evet burası dünya , burada zaten pek çok şey yarım kalıyor .
EHLİLEŞTİRME VE GEZEGENİN RÜYASI Şu an gördüğümüz ve işittiğimiz her şey bir rüyadır. Beyniniz uyanıkken rüya görüyorsunuz. Rüya zihnin ana foksiyonudur. Zihin günde 24 saat rüya görür. Beyin uyanıkken de uyurken de rüya görür. Arada ki fark : Beyin uyanık iken , her şeyi lineer (sıra sıra) olarak algıladığımız somut bir çerçeve vardır. Uykuya daldığımızda bu çerçeve olmadığı için rüyaların sürekli değişme eğilimi vardır.
"Biliyor musun?" dedi Arthur, "böyle zamanlarda, yani Betelgeuselü bir adamla bir Vogon havakilidine tıkılıp kaldığımda ve uzayın derinliklerinde havasızlıktan ölmeme azıcık bir zaman kaldığında, keşke gençken annemi dinleseydim diyorum." "Neden, ne derdi sana?" "Bilmem, hiç dinlemedim ki."
Çünkü yaşamaya katlanabilme­nin bazı koşulları vardı: Okumak, öykü yazmak, arada bir dans etmek, sokaklarda başıboş dolaşmak gibi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.