Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ASIL ADALET İnsanlarda tek sıcak kanun Üzümden şarap yapmaları Kömürden ateş yapmaları Öpücüklerden insan yapmalarıdır İnsanlarda tek zorlu kanun Savaşlarda yoksulluğa karşı Kendilerini ayakta tutmaları Ölüme karşı yaşamalarıdır İnsanlarda tek güzel kanun Suyu ışık yapmaları Düşü gerçek yapmaları Düşmanı kardeş yapmalarıdır Hep var olan kanunlardır bunlar Bir çocuğun tâ yüreğinden başlar Yayılır, genişler, uzar gider Tâ akla kadar
Şubat 1933'te Bursa Ulu Cami'de Türkçe ezan okunur. Cemaat, cuma namazından çıkışta topluca Evkaf Müdürlüğü’ne gidip, ‘Niye ezan Arapça okunmuyor?’ diye sormuş, cevap alamayınca aynı niyetle valilik binasına yürümüştür. Heyecana kapılan valilik memurları olayı kolluk kuvvetlerine bildirirler. O esnada Atatürk bir yurt gezisi kapsamında
Reklam
İstanbul’un fethi tamamlanır ve Bizans’ın hapsettiği tüm hükümlüler salıverilir. Ancak iki keşiş(papaz) zindandan çıkmak istemezler. Huzuruna getirilen keşişlere Fatih sorar: “Niçin zindandan çıkmak istemiyorsunuz?” Papazlar derler ki: “Biz İmparator Konstantin’e adil ve hakperest ol dediğimiz için zindana atıldık. Böyle bir haksızlık karşısında
Bir kapikçik için değil, adalet için karşı koymak gerek. Asıl sorun bu.Önemli olan bizim kapik değil, öteki kapiklerden daha iri değil bizimki; ama daha ağırdır. Bizim kapikçikte müdürün rublesinden daha çok insan kanı vardır. Biz bu kapiğe değil kana, gerçeğe değer veriyoruz.
Biraz önce, Ekim Devrimi'nin güçlü bir slogan eşliğinde yürütüldüğünden bahsetmiştik: "Fabrika İşçinin, Toprak Köylünün". Emekçi halk, bu slogana kayıtsız şartsız, çok açık bir anlam yüklemişti; yani, devrim tüm endüstriyel ekonomiyi doğrudan işçilerin denetimine, toprak ve tarımı da köylülerin denetimine verecekti. Bu sloganlardaki
Sayfa 34
Asıl olaylar karanlıkta olmaya devam ederken ortaya yem gibi atılmış garibanların hikayelerinin, skandallarının manşetleri süslemesi gibi, adalet bu ülkeyi çoktan terk emişti.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
312 syf.
·
Puan vermedi
·
27 günde okudu
İsmail Güzelsoy, edebiyatımızda mutlaka tanışılması gereken bir kalem. İki anlatıcılı bir kitap elimizdeki. İlginç yanı anlatıcının da anlatılmasıyla oluşturulmuş bu. Meddah anlatıcı Değil Efendi'nin dilinden gitseydi keşke tüm roman dedirttiyor. Zira kitabı alırken de önce Değil Efendi adına takılı kalıyor insan. Ama asıl kahramanız İskender Sof. Onun renkler ve korkularla yüzleşmesi. Biraz konuyu da vermiş olduk, ama birazla yetinmeyenler için şöyle diyelim: Komünist şair İskender Sof hayatını kurtarabilmek için kaçmak zorundadır. En yakınları tarafından ihanete uğramıştır. Trende tanıştığı Sincap'ın önerisiyle Aras Irmağı üzerinden Sovyetler Birliği'ne kaçmaya karar verir. Iğdır'ın bir kasabasına giderler ve burada ilginç kişilerle tanışır İskender... daha fazla anlatıp da büyüsünü bozmayalım. Romanın diğer kişileri de tüm samimiyetleriyle karşımıza çıkıyor. Hatta romanın kötü kişisi diyebileceğimiz Mit Osman'a bile tebessüm ediyorsunuz okurken. Ahund, Nuh, Ninno, Adalet Hanım, Sarıcakarı.. hepsi birbirinden ilginç. Giriş bölümü hariç ( ki bu bölümde Değil Efendi'ye hayran oluyor insan) bölümlerler renk adlarında oluşuyor: Beyaz- Sarı, Kirli Beyaz, Pembe- Kahverengi ve Yeşil... bu renklerle bölümler arasında bir bağ var mı diye baktımsa da ben yakalayamadım, belki bi yakalayan olur. Ya da bir şey yoktur da ben olsun istemişimdir :)
Değil Efendi'nin Renk ve Korku Meselleri
Değil Efendi'nin Renk ve Korku Meselleriİsmail Güzelsoy · Doğan Kitap · 2010106 okunma
408 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Hugo, Nebula, Locus, BSFA ve Arthur C. Clarke "En İyi Roman" ödüllerini almış bir kitap, Adalet. Bilim Kurgu türüne biraz ilgi duyanlar bu ödüllerin ne anlama geldiğini gayet iyi bilir. Bu kadar ödül almış bir kitap için methiyeler düzmek laf kalabalığından öteye gitmeyeceği için bu yola girmeyeceğim. Asıl üzerinde durmak istediğim
Adalet
AdaletAnn Leckie · İthaki Yayınları · 201587 okunma
HULÂSATÜ’L-HAKÂYIK VE MEKTÛBÂT-I HÂCE MUHAMMED LUTFÎ M. NİHAT MALKOÇ “Hulâsatü’l Hakâyık” Erzurumlu Hâce Muhammed Lutfî(Alvarlı Efe Hazretleri)’nin en önemli eseridir. Bu kitapta Efe Hazretlerinin birbirinden derin mânâlı âşıkâne, ârifâne, âlimâne, mürşidâne şiirleri bir araya getirilmiştir. Bu şiirlere baktığımızda çoğunun Divan
Tanrı'nın Tanrısı yok. Biz ona inanıyoruz, ama o hiçbir şeye inanmıyor. Belki de tek gerçek tanrısız, Tanrı'nın kendisi. Tanrısızlık Tanrı'ya mahsus! Bu yüzden, kurallarda asalet ve adalet arama! Çünkü Tanrı, ne asil ne de adil olmak zorunda.
Reklam
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam'dan geçiyor. Orayı çok beğeniyor ve 'Bana şuraya bir saray yapın" diyor. Ertesi gün adamları gidip bakıyorlar, Kral'ın beğendiği yerde bir değirmen. Adamlar kapıyı çalıyor, yaşlı değirmenci açıyor. - Buyrun? - Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para? - Satmıyorum ki
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.