Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı Ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı Asırlardır köhne barınaklarda Küflenen, çürüyen çığlıklarımı
Sayfa 17 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Akl-ı Se­lim:
Doğru karar verebilen, selâmete ermiş akıl; sağduyu. Akil (k kalın okunur): Akıllı kimse. Akıllı şahıs. Akil olan, akıllı olan anlamlarında kullanılmaktadır. (Akıl zarûrîdir; ama insanda, ancak aklın sınırlı olduğunu anlayacak kadar akıl olmalıdır.) Akl-ı selîm sahibi olup da tefekkür eden bir insanın Rabb’ini bulması, O’na ve bu ilâhî ihtişam ve azamete hayran olması gâyet kolaydır. Bu, selîm aklın ve berrak bir vicdânın en tabiî neticesidir. Bir insan, kâinâtta ve kendisinde olup bitenleri hakkıyla tefekkür etse, kâfir ise îmâna kavuşur, mü’min ise îmânına seviye kazandırır; mârifet ve muhabbet basamaklarında yol almaya başlar. *** Akıl zarûrîdir; ama insanda, ancak aklın sınırlı olduğunu anlayacak kadar akıl olmalıdır.” Sırrı ve hikmeti elde edebilmek için aklı vahyin içinde kullanabilmek elzemdir. Çünkü; Akıl sınırlıdır. Zira o da yaratılmıştır. Akıl yanılır, şaşırır. Akıl, Allâh’ın takdir ve lutfettiği ipuçları ve deliller ile akleder, bir hükme varır. İnsana âmâde kılınmış varlık üzerinde, tefekkür, müşâhede ve tecrübeleriyle; ayrıca asırlardır devam eden insan düşüncesinin birikimini de kullanarak keşifler, îcatlar ve tahliller yapar. Fakat, hiçbir malûmâtının, hiçbir delilinin olmadığı sahada akıl, karanlıklar içinde kalır ve bir adım ilerleyemez. Ruh, din, ölüm ötesi ve benzeri mânevî bahisler; aklın tek başına hâll ü fasl edebileceği sahalar değildir. O.Nuri Topbaş
Reklam
Siyasi siyonizmin "vaat edilmiş toprak" ve "seçilmiş halk" konusundaki sloganlarını körü körüne alıp benimseyen Hıristiyanlar acaba Yahudilere karşı "Tanrı öldüren" halk, İsa'nın kâtili şeklindeki iğrenç suçlamadan hareketle tam anlamıyla Hıristiyanlığa özgü bir Yahudi düşmanlığını besleyen Kilisenin asırlardır süre gelen yanılgı ve sapmalarından kurtulup da hâlâ şifaya kavuşmadılar mı? Bugün de aynı Kilise, öncekine paralel bir yanlış yorumda bulanarak vaziyeti düzeltmeye çalışıyor: "Dışlanmış" halk aforozundan sonra, şimdi de "seçilmiş" halk teminatı veriliyor. Topallayarak yürümek, dik ve düzgün yürümek değildir. İnsanlar arasında veliler de veliler de vardır, suçlular da. Fakat artık ne kutsal milletler vardır, ne de lanetli milletler.
Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı asırlardır köhne barınaklarda küflenen, çürüyen çığlıklarımı at vuruldu; içim paramparça Rüveyda
sonuç: kayıp nesil.
Asırlardır haklarımız eğitimli insanlara sahip değildir. Onların yerine; aynı derecede, istenmeyen iki ayrı sınıf insana sahiptir: Eğitimsiz ve yanlış eğitimli.
Halis ürünler, asırlardır okunuyor ve her defasında ve her okuyucu indinde farklı boyutlarda okunuyor ve buna rağmen tükenmiyor ve tüketilemiyor. Çünkü eserin bünyesinde barındırdığı, sakladığı sırrın çözülebilmesi için gerekli olan anahtarın, herkesin elinde farklı bir şifresi bulunuyor.
Sayfa 101 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
68 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
“Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan Kral’dır.” Görmeyen insanların arasında gören biri varsa bu kişi Kral olabilir mi? Biz insanlar bizden farklı görünen insanları küçümseriz ya da acırız. Bu nedenle de o kişiye daha nazik davranmaya çalışırız. Peki, bizler doğuştan körsek, yaşadığımız yerdeki herkes körse ve bir gün gördüğünü söyleyen biri çıkıp gelirse o kişiye nasıl yaklaşırız? Tabii ki de inanmayız çünkü asırlardır görmenin ne demek olduğunu bilmiyoruz ve o bize görmenin ne demek olduğunu anlatsa da anlamayız. Örneğin; Şu an bazı ünlüler astral seyahat yaptığını hem geleceğe hem de geçmişe gittiğini anlatıyor ve biz buna inanmıyoruz hatta çoğumuz dalga geçiyor olabiliriz. Bunun nedeni de bunu daha önce deneyimlemediğimiz için. Yani körler ülkesi insanları içinde görmek imkânsız ve bunu iddia eden başkarakterimiz içinde sağlığı yerinde olmadığı düşünülüyor. Sizce gören biri uzun zaman körler ülkesinde kalırsa gözleri gördüğü halde zihni körleşir mi? Kitap oldukça akıcıydı içerisinde geçen diyaloglar ders çıkarır nitelikteydi. Yazarın okuduğum ilk kitabı değil. Hem yazım tarzını hem kurgularını çok beğeniyorum yazarın. Bence her yaştan insanın okuyabileceği bir kitap.
Körler Ülkesi
Körler ÜlkesiH. G. Wells · Kolektif Kitap · 20182,402 okunma
..Türkiye, Birinci Cihan Harbinden mağlúp çıkınca, Arap âlemi, asırlardır yemediğini yediren, giymediğini giydiren Osmanlı'dan kurtulup istiklâlini îlân ettiğini zannetti. Amma bu nasıl bir kurtuluş idi ki henüz emeklemeye dahi başlamamış, topsuz tüfeksiz, daha doğrusu zaferlerle gözü doymuş bir cengaver ordusu bulunmadan, bu istiklâl, müstemlekeci- lik(sömürgecilik) iştihaları kabaran batı tarafından alkışlanarak, bu ülkelerin emperyalizmine yem olmakla neticele- niyordu. İşte Osmanlı eserlerini tahrip eden Suûdiler, kısa zamanda Türkler'in "Belde-i Tayyibe" dediği mukaddes şehirlerin birer Amerikan şehri hâline gelmesine hem râzı oldular hem de bu değişmeyi bir medeniyet alâmeti zannettiler.
Sayfa 19 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okuyor
Hikmetin Babasını, Cehaletin Babası yapan sebep inkardaki ısrarı ve müminlere karşı düşmanlığıydı. Yine bu isim değişikliğinden anlıyoruz ki; cehaletin zıddı bilgiden ziyada hikmettir. Neyi, ne için, nasıl yapacağını bilmeyenler, hele de nefislerinin arzularına köle oldukları için akıllarını menfatperestliğe kaptıranlar hikmeti nerede arayacakları hususunda nasiplerini teperler ve nihayetinde Ebu Cehilleşirler Nitekim malum Cehaletin Babası, Bedir'de öldürüldü. Lakin cehaletin oğulları ve kızları asırlardır bizimle yaşıyor. Ez cümle; bu ümmet en çok cehalet üzerinden avlandı ve yarınlarda da en büyük sınamalarımız buradan olacak."
Genç kadını asırlardır görmemiş gibi özlüyor, ona karşı kendisinin de layıkıyla bilmediği suçlar işlediğini sanıyordu.
Sayfa 227Kitabı okudu
Reklam
Bu coğrafya asırlardır aynı topraklarda yaşayan insanların köklerinden ve kültürlerinden koparılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan acıları yansıtmaktadır.
Asırlardır nezle-grip olunduğunda şifa niyetine tavuk suyu ya­pılırdı. Özellikle aynı bizde olduğu gibi Museviler tavuk suyuna "Yahudi Penisilini" derdi. Şimdi marketlerden alıp yapın da gö­rün, hiç kokusu tadı var mı?
Dünyaya erkek değil de kız olarak gelmek bile asırlardır pek çok kadının kaderine adeta karanlık bir gölge gibi çöküyor.
Asırlardır süren saldırılar, haçlı seferleri, misyoner faaliyetleri, gizli telkin ve propagandalar, kültür emperyalizmi faaliyetleri milletimizin kalbinden bu imanı tamamen sökememiştir. Bunun yakın bir misalini geçen ay gazetelere intikal eden çok enteresan bir hadisede gördük: Beynelmilel şöhrete sahip ve yüksek sosyeteye ait bir cemiyetin toplantısı yapılıyor; bazı meşhurlar, büyük iş adamları, sanayiciler, eşleriyle gelmişler. Cemiyetin Fransız uyruklu takdimcisi takdir göreceğini sanarak söze şöyle başlamak istiyor: "Atatürk'e çok şükür ki havalar üç gündür güzel, günlük güneşlik gdiyor..." Atatürkle hava güzelliğinin, şükrün ne ilgisi var? Toplantıda derhal soğuk bir hava esmeye başlıyor. Bu acayip mantık ve üsluba itirazlar yükselivor, konuşmacının dinleyenlerden özür dilemesi isteniyor, unutturulmak ve geçiştirilmek istendiği halde ısrarla özür dilemesinde diretiliyor... Sonunda şükrün sadece Allah'a yapılacağını bilmeyen veyahut da Türkler'in Atatürk'e taptığını sanan o garip yabancı bayan, topluluktan özür dilemek zorunda kalıyor.
Sayfa 81 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Adını söylemek istemiyorum Her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı Ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı Asırlardır köhne barınaklarda Küflenen, çürüyen çığlıklarımı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.