Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
İkinci bölümde eğitimin her alanına ışık tutan değişik konular yer alıyor. Bu yazılardan kimi eğitimcilere, kimi ailelere sesleniyor. Gerek üslup gerek konu açısından birbirinden çok farklı olan bu yazılarda satırlar arasında gizli kalan bağlayıcı ilke, insanın bitmemişliği; yaşamının sonuna değin kendini değiştirebileceği, gelişebileceği, kendine
Görülüyor ki eğitimimiz bir sorunlar yumağı haline gelmiş. Bunların çözümü için sistemde temelli değişiklikler gerekiyor. Eğitim sorunu toplumsal ve ekonomik koşullardan soyutlanmayacağına göre -bu da kolayca gerçekleştirilebilecek bir şey değil- ne yapmalı? Elden bir şey gelmiyor diye peşini bırakmalı mı? Yoksa birey olarak ne yapabiliriz diye düşünüp çıkar yol mu aramalı? Biz ikinci yolu seçtik. Eğitimcilere ve ailelere seslenen bu kitap kitap böyle bir yol arayış. Çıkış noktamız “olan“ değil, “olması gereken“. Bu nedenle önerilerimizin gerçekleşmesi, ilk bakışta olanaksızmış gibi görülebilir. Ama biz inanıyoruz ki, birey olarak en güç koşullarda bile sınırları zorlayabilir ve olumlu sonuçlar elde edebiliriz. Yeter ki kişi inancını ve umudunu yitirmesin.