Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
• 3. Bölüm - ATATÜRK KÜRT DÜŞMANIYDI YALANI! (!)
- Tanıyanlar vardır tanımayanlara da tanıtmış olayım: Diyap Yıldırım, 1846 yılında Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde doğdu. İleride "Ferhat Uşağı" aşiretinin reisi olacaktı. Diyap Yıldırım bir Kürttü. Amma örnek alınası bir Kürttü. - SARI PAŞA, KEMAL ATATÜRK'ÜN
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
önderliğinde, Emperyalizme ve yoğun işgale karşı
Atatürk VS İsmet İnönü
İsmet Paşa'nın Atatürk'ün yüzüne karşı başka ne inciler saçtığını merak ettiniz mi? Öyleyse Hatıralar'ından özetleyerek okumaya devam edelim: İkincisi, çiftlik [Atatürk tarafından] hazineye devrediliyor, fakatbira fabrikası devredilmiyor. 'Pekâlâ' dedim, 'sahibi Atatürk olduğu için Tekel (İnhisar) Bakanlığı Atatürk
Sayfa 18 - TimaşKitabı okudu
Reklam
407 syf.
7/10 puan verdi
·
197 günde okudu
Bu kitap Şevket Süreyya Aydemir’in aslında otobiyografisi. “Şunu yaptım, şurada doğdum.”dan ziyade, hikâyesini romanlaştırarak anlatmış. Hani İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” isimli bir kitabı var ya, işte bu başlığa layık bir ömür olarak Şevket Bey’i gösterebiliriz. Emrah Safa Gürkan da o dönemin insanlarını anlatırken nasıl hızlı
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,438 okunma
Nutuk bir hatıra ya da anı kitabı değildir. Belirli bir siyasi ortamda, Takrir-i Sükûn Kanunu ve İzmir Suikasti gölgesinde yapılmış siyasi bir konuşmadır. Şevket Süreyya Aydemir'in de belirttiği gibi, başka bir zamanda yapılsa içindeki sert dil ve suçlamalar belki de yumuşayacaktır. Metnin içindeki sayısız telgraf ve vesika da bize bunun siyasi bir savunma olduğunu açıkça gösterilir. Tüm bunların ışığında, Şevket Süreyya ve Andrew Mango'nunkiler başta olmak üzere, Atatürk'le ilgili biyografilerin oldukça az ilgi gördüğü bir ülkede Nutuk'un hemen her evde bulunmasını açıklamak Türkiye siyasetindeki ideolojik farkındalığı değerlendirmek açısından elzemdir. Nutuk okuması zor bir metindir. Ayrıca, Atatürk'ün hayatının sadece yedi senesini kapsar, ki onun da son üç senesini oldukça kısa bir biçimde ele alır. Ve Atatürk'ü anlamak için elzem bir metin olmakla beraber, amatör okuyucu için iyi bir başlangıç noktası olmaktan oldukça uzaktır.
Sayfa 372Kitabı okudu
Cumhuriyet döneminin Türk edebiyatcısı
Eğridere'de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir'de başladıktan sonra İstanbul'daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem'in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımladı. Anadolu'da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya'ya gönderildi. Türkiye'ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bu dönemde memurluktan ihraç edildi ancak Atatürk hakkında yazdığı bir şiirden dolayı yeniden devlet kurumlarında görevlendirildi. Ayrıca kendisine yüklenen sosyalist algısını kırmak için de Esirler adlı bir oyun kaleme aldı. Hayatının son yıllarında Türk milliyetçileriyle yaşadığı tartışmalarla da öne çıktı, özellikle Türkçü-Turancı yazar Nihal Atsız ile yaşadığı gerilim giderek artarak Irkçılık-Turancılık Davasının bir parçası oldu. Bu dönemde Aziz Nesin'le beraber çıkardığı Markopaşa dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istedi ve Bulgaristan sınırını geçmek isterken kendisine kaçma girişiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafından milliyetçi gerekçelerle öldürüldü
Hafız Yaşar Okur
Sultan Reşad'ın ölümünden sonra, Sultan Vahdettin ve onun kaçışından sonra Halife Abdülmecid'in yanlarında da ayni vazifeleri ifa etmiştir. 1924 yılında Hilafetin ilgası üzerine, Ankara'da teşkil olunan Riyaseti Cumhur ince saz heyetine yüzbaşı rütbesiyle tâyin edilerek aziz Atatürk'ün teveccüh ve takdirlerini kazanmış ve bir müddet sonra binbaşılığa terfi ederek Fasıl Heyeti Şefliğine tâyin edilmiştir. 1930 yılında talebi üzerine emekliye ayrılmışsa da, Atatürk'ün vefatına kadar, Atatürk kendisini yanından ayırmamıştır. Musiki sahasındaki derin vukufu, sesinin güzellik ve mânâsı, bestekârlığı yanında, Atatürk'le 15 yıl beraber olmanın ve onun teveccüh ve muhabbetini kazanmış olmak gibi büyük bir mazhariyeti haiz olan Hafız Yaşar Bey, Hâlen 78 yaşında olup, İstanbul'da ikamet buyurmaktadırlar.
Sayfa 7 - 1. BaşlangıçKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyetin ilanından önce Atatürk'ün güçlenmesinden ve sık sık ifade ettiği fikirlerden ürkülmeye başlandı. Rauf Orbay, Kâzım Karabekir, Ali Fuad Cebesoy, Refet Bele vb. aralarında konuşmuşlar, kendisini başıboş ve tek başına hâkim bırakmamanın yollarını aramışlar. Durumu Fevzi Çakmak'la da konuşmuşlar; o da kabul etmiş: "Gider ben Atatürk'e söylerim," demiş. Çakmak, sonradan benimle de görüşmeyi, beni de içlerine almayı düşünmüş. Bana geldi; endişelerini anlattı: "Beraber olalım; sen de muvafakat et, ben gider, Atatürk'e söylerim" dedi. Kendisine: "Olmaz," dedim; kabul etmedim. Hem onlarla mutabık değildim hem de onların endişe duyduklarından ben endişe duymuyordum. Üstelik Atatürk'le beraber düşünüyordum. Ben reddedince Fevzi Çakmak da vazgeçti. Ölünceye kadar bu olayı Atatürk'e anlatmadım. Başka kimseye de bahsetmedim.
İnönü AnlatıyorKitabı okudu
23. İkna Etme Yeteneği
Kılıç Ali anlatıyor: "Dolmabahçe Sarayı'nda bir gece özel dairelerindeki çalışma salonlarında Hikmet Bayur ile baş başa kalmışlardı, ona birtakım açıklamalar yapıyorlardı. Atatürk'ü Hikmet Bayur'la çalışmaya bırakarak, bütün arkadaşlar yanlarından ayrılmış, odalarımıza çekilmiş, yatmıştık. Ertesi sabah uykudan kalktığımız vakit Atatürk'ün hâlâ yatmadığını ve Hikmet Bayur'la baş başa akşamki gibi çalışmayı sürdürmekte olduklarını öğrenince, arkadaşım Salih (Bozok) Bey'le beraber; derhal yanlarına gittik. Yüzleri kıpkırmızı olmuştu, hala Hikmet Bayur'u inandırmaya çalışıyordu. Bir süre sonra çalışmaları bitti. Hikmet Bey de müsaadelerini aldı, çekildi. Yalnız kaldığımız zaman arkadaşım Salih Bey: - Paşam, niçin bu kadar yoruldunuz? Hikmet Bey yabancınız mı? Size bağlı bir arkadaşımız! Böyle olacaktır! demeniz yeter değil mi? Sabahlara kadar onu inandırmak için kendinizi niçin üzüyorsunuz? - Ha ... İşte bu çok yanlış bir düşünce . Bilirsiniz ki, Hikmet Bayur inatçıdır. Onu inandırmak lazımdır. O bir kere inandı mı işi benimser! diye karşılık vermiş­lerdi."
167 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
"En basit tanımıyla, hepimizin bildiği gibi laiklik; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Kişiler kendi özel yaşamlarında istedikleri dine inanıp inanmamakta özgürdür ancak dinlerinin, devlet işlerine müdahalesi düşünülemez.
Aziz Nesin
Aziz Nesin
Türk ve dünya edebiyatının önemli mizah yazarlarındandır. Güncel olayları, toplumsal ve bireysel
Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük
Laiklik, Dincilik ve AtatürkçülükAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 201481 okunma
“‘İşgal altında, düşman zırhlılarının topları Dolmabahçe Sarayı’nın önünde, mahalli içtimaa müteveccihken, mebusanın vazifei teşriiyelerini serbestçe nasıl ifa edeceklerini aklım almıyor. Daima Düvel-i İtilâfiyenin tehdidi altında bulunan bir meclis, serbest ve hür bir şekilde vatanın istihlâsı ve müdafaası hakkında nasıl düşündüğünü şöyler?...’”
Sayfa 105 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1916 yılının Aralık ayının ikinci yarısında kader iki önemli kişiyi, Atatürk'le İnönü'yü bir araya getiriyordu. Tamamen Agurken hiyerarşik düzeni ve yapısı içinde bir ge leşen bu buluşma, aslında yepyeni ufukların, yepyeni bir geleceğin adeta başlangıç noktasını oluşturuyordu. 1916'dan 1938'e kadar tam 22 yıl sürecek savaşlar, maceralar, yenilgiler, zaferlerle bir milletin yeniden doğuşu, yeni bir devletin kuruluşu, inanılmaz dönüşümler için büyük devrim uygulamaları ile geçecek yeni bir sürecin ilk adımıatılıyordu. *Bir Kader, Bir Alınyazısı* Bu bir kader miydi? Alınyazısı mıydı? Tanrı'nın takdiri miydi? Yoksa çok doğal bir buluşma mıydı? Ne denilirse denilsin, nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, bir milletin geleceğinde son derece önemli roller üstlenecek iki önemli kişi askeri bir görev nedeniyle bir araya geliyordu. Daha sonra beraber geçen 22 yılda ne zorlu savaşlara birlikte girilmiş, ne derece güç kararlar alınmış ve birlikte uygulanmıştı. Sadece parlak geleceği olan iki önemli askeri değil, bir milleti, bir toplumu, bin yıllık bir vatan toprağını da etkileyen sonuçlar yaratan bir buluşmaydı bu... Askerikte, savaşlarda, siyasette, toplumun dönüşmesini sağlayan büyük devrimlerle ilgili kararların alınacağı 22 yıllık bir kader ve yaşam çizgisinin temelleri atılıyordu.
Sayfa 143Kitabı okudu
Harbiye Nazırı Cemal hakkında:
“Süngülerini milletin kalbgâhına saplayan ecanibi misafir diye gösteriyor ve bunlara misafirlik icabı mihmannüvazane ve mülâyimane harekette mecburiyet görüyor. Öyle değil mi? Bu ne mütalâa? Âmali milliyeyi böyle mi anlıyorlar?”
Sayfa 62 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
“Harbi Umumî’ye iştirâk etmemek şayanı arzuydu. Fakat bunda imkânı maddi mevcut muydu?”
Sayfa 49 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
“(Rauf Orbay) - Arkadaşlar manda, manda diyenler bilmelidirler ki, manda muhilli istiklâl bir netice üzerinde durmak ise bizim işimiz olamaz. Biz, tam istiklâlciyiz ve tam müstakil bir Türkiye istiyoruz.”
Sayfa 239 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
696 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.