Eşsiz güzelliğinin doruğundayken onu hiç sevmemiş olduğum kesindi. Sürdürdüğüm anormal hayatta duygularım asla yüreğimden doğmazken, tutkularım her zaman zihnimin ürünüydüler.
(Berenice)
Dünyanın gerçekleri bana hayal gibi, sadece ve sadece hayal gibi görünürken, buna karşılık, düş ülkesinin çılgınca fikirleri her günkü varoluşumun gıdası değil, bu varoluşun ta kendisi oldu.
(Berenice)
Küçük şeyleri düşününce, yaşamaya devam etmek istediğime inanıyorum.
Yağmur damlaları... daralan ıslak eldivenler.
Çok büyük bir şeyi izlerken, ölmek istiyorum... dünya haritası veya parlamento binası…
Hawaii’de bir zamanlar sıçan sorunu yaşanmıştı. Sonra birinin aklına dâhiyane bir çözüm gelmişti. Hindistan’dan firavun fareleri ithal etmek. Firavun fareleri sıçanları öldürecekti. Plan işe yaramıştı. Firavun fareleri sıçanları gerçekten de öldürmüştü. Firavun fareleri ayrıca tavukları, yavru domuzları, kuşlan, kedileri, köpekleri ve küçük çocukları da öldürmüştü. Firavun farelerinin motosikletlere, elektrikli çim biçme makinelerine, golf arabalarına ve James Michener’a saldırdıklarına ilişkin haberler alınmıştı.
Hawaii’de bir zamanlar ne kadar sıçan vardıysa şimdi de o kadar firavun faresi vardı. Hawaii sıçan sorunu karşılığında firavun faresi sorununu edinmişti. Hawaii böyle bir şeyin bir daha yaşanmaması konusunda kararlıydı. Leigh-Cheri, Gulietta’ya Hawaii’nin kemirgenleriyle toplum kavramı arasındaki benzerliği nasıl açıklayabilirdi? Toplumun suç sorunu vardı. Toplum suçların üzerine gitmeleri için polisleri görevlendirmişti. Şimdiyse toplumun polis sorunu vardı.
Nazi subayının yaşadığı paradoks şudur: nasıl oluyor da “aşağılık Yahudi halkı” içinden büyük Alman düşünürlerini (Goethe gibi) derinden etkileyen bir filozof olan Spinoza’yı çıkarabiliyor. Hayır, Spinoza’nın aforoz edilmesi de bu paradoksun içinden çıkılmasını sağlamıyor; çünkü üstün ırk teorisine göre fikirler, karakterler değil kan ve soy