Gömülü Şamdan, Yahudilerin kutsal emaneti Menora’yı anlatıyor: Menora, Süleyman’ın tapınağından çıkan, altından, yedi kollu bir şamdan ve anlatılan; şamdanın başına gelenler, farklı milletinlerin ellerinde oradan oraya savrulması.
Aslında bir şamdanın üzerinden bir milletin oradan oraya savrulmasını anlatıyor Zweig. Bir halkın çektiği acıları ve ümitlerini görüyoruz arka planda. Yahudiler topraklarından kovulup, oradan oraya sürüklenen bir halk. Gittikleri her yerde dışlanmışlar ve acı çekmişler. Kitap boyunca bunları gördükçe benim her inanca olan saygım daha da arttı. Çünkü tüm inançların ilk insanları o eziyetleri, o acıları çektiler. İnandıkları şeyler için bu kadar şeye göğüs germeleri çok etkileyici.
Hikayemiz 445 yılında Vandalların Roma’yı yağmalayıp giderlerken Menora’yı da götürmesiyle başlıyor. Şamdanın yolculuğu en başından beri olduğu gibi devam ediyor. Uzun yıllar sonra Bizans’a geçiyor şamdan. Bakalım Yahudiler şamdanlarına kavuşup, onu vatanına götürebilecekler mi?
Kitap akıcı ve sade ancak dozunda betimlemeler de mevcut. Regaip Minareci çevirisini çok beğendim. Konusu itibariyle seveceğimi düşündüğüm bir kitaptı nitekim öyle de oldu. Kitapta neler olacağını çoğunlukla kestiremedim ve sonu bana göre çok çok hoştu. 110 sayfalık kısa bir kitap. Dini, tarihi, mistik ögeler barındıran kitapları seviyorsanız okumanızı öneririm.