Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Feray ŞENTÜRK
Feray ŞENTÜRK
@berenferay
Okumayı seviyorum...
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Yüksek Lisans
Balıkesir
137 okur puanı
Temmuz 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bir ömür nasıl yaşanır
Bir ömür nasıl yaşanır? Gerçekten bir ömür nasıl yaşanır, bunu anlatmış İlber Ortaylı. Gençliğiyle, eğitimiyle, gezileriyle, edebiyatıyla, tiyatrosuyla, sinemasıyla, müziğiyle... Bir ömür nasıl yaşanır bunu anlatmış şahsına münhasır bu güzel adam. Kendimden geçerek okudum kitabı. Bir kez daha hayran oldum bu insana hayatı yaşarkenki zevkliliği, entelektüelliği için. Özellikle eğitim, öğretmen hakkındaki düşüncelerine bayıldım diyebilirim. Hele ki Halil İnalcık ve Abdülbaki Gölpınarlı'nın Balıkesir Öğretmen Okulu' ndan mezun olduğunu öğrenmek paha biçilmez bir bilgi benim için. Goethe ile Mozart'ın, Amin Maalouf ileİlber Ortaylı'ın arkadaş olduğunu öğrenmek...
Anlatmakla bitmez okunur sadece..
Bir Dinozorun Gezileri
Eveeet...Gene bu sıcak,bu tontiş kadın beni kahkahalara boğdu okurken. Samimiyet gene hat safhadaydı Mina Urganla. Kitabı okurken anneannemi dinlermiş gibi okudum kitabı. "Ya yerim seni ben.." demekten alamadım kendimi. Hiçbir gezi yazısında bu samimiyeti bulamayacağınızdan emin olabilirsiniz. Küçük Mutluluklar, Deniz Tutkusu, Mavi Yolculuk, Anadolu bölümlerini okurken büyülendim resmen . Ama bu büyülenmenin sebebi kesinlikle benim tontiş, sıcacık anneannem Mina Urgandı. Gezerek anlattığı her yeri onunla gezme isteğimi doldurdu içime. Eğer okursanız diliyle, sıcaklığıyla büyüleyip size dünyayı gezdiren kadın olarak kalacak dimağınızda Mina Urgan. İyi ki yazmışsın, iyi ki hayatıma dokunmuşsun demekten kendimi alamıyorum güzel insan, Mina Urgan.
Şimdiki Çocuklar Harika
Kitap o kadar güzel ve akıcıydı ki birkaç saat içinde bitirdim kitabı.
"Nasıl bir yazarsın ki sen öyle 1963'lerde yazdıkların hala günümüzde geçerliliğini koruyarak yaşanmaya devam ediyor..." demekten alamadım kendimi.
Kitap 5. sınıfa giden Ahmetle babasının işi dolayısıyla İstanbul'dan Ankara'ya taşınan Zeynep'in mektuplarından oluşuyor. Evde, okulda neler yaşadıklarını anlatıyorlar birbirlerine. Çocuk gözüyle o kadar güzel anlatmışlar ki ailelerini, öğretmenlerini. Aslında her gün yaşıyoruz bunları, yaşatıyoruz çocuklarımıza. Kendi söylediklerimizle yaptıklarımızın çelişkilerini okurken hem güldüm hem de düşündüm çoğu zaman ben de yapıyorum bu fıkra mahiyetindeki davranışları diye.
Hatta Ahmet ve Zeynep'in kitapta yaşadıkları olaylar "Hababam Sınıfı" filmlerine senaryo olmuş.Okuduğunuzda hemen fark ediyorsunuz bunu.
Çocuğunu dahi olarak yetiştirmeye çalışan babadan tutun, önceki öğretmenimizin tüm söylediklerini unutacaksınız diye bağıran öğretmene, öğretmeninin ödevleri okumadığın anlayıp ödevlerinden maç anlatan ilkokul öğrencisine kadar neler neler var kitapta.
Okurken kitapla hem çok gülecek eğleneceksiniz hem de çok düşüneceksiniz...
Yazarın da dediği gibi sadece çocukların değil anne-baba-öğretmen herkesin okuması gereken bir kitap.
Nasıl anne-baba, nasıl bir öğretmenmişiz çocuklarımızın gözünden Aziz Nesin'in kaleminden okuyun bir kere de...
Okur Takip Önerileri
Ben, Kirke
"Kitap bu kadar övgüyü hak ediyor muydu? "sorusuyla başlayacağım kitabı incelemeye. Bence hayır. Ya Yunan mitolojisini bilmemden kaynaklı ya da fantastik kitap okumayı sevmiyorum ben. Bence o kadar da sarıp sürükleyen bir kitap değil. Sadece baş kahraman olan Kirke'yi sevdim ben bir de insanları sevme tarzını. Bir de Tanrıça bile olsan kadın olduğun için türlü eziyetlere maruz kaldığımızı ince ince, üstüne basa basa anlatmış bize Kirke. Sanırım kitabın en güzel yönü de sürgüne gönderilmiş, dışlanmış bir kadının zekasıyla neleri yapabileceği kısmıydı. Bence dünyanın en güzel, en iyi yürekli cadısıydı Kirke. Bu nedenle kadın yönünü sevdim en çok Kirke 'nin. Yaptığı büyüler mi! Kirke'nin kadın olmasının yanında hepsi bir hiçti....
Kanın Sesi (Kimsecik 3)
Kanın Sesi, Kimsecik romanının üçüncü ve son kitabı.
Mustafa'nın, küçük bir çocuğun yüreklere sığmayan dağlara taşlara, börtü böceklere taşan kocaman korkusu... Korkudan sürekli bir şeylere, bir yerlere sığınan küçücük çocuğun korkusunun romanı...
Ne kadar da güzel anlatmış korkuyu yazarların şahı.. Çocuğun korkusunu, annenin korkusunu, babanın korkusunu ve hayatın daha nice korkularını...Hepsini içimizde yaşatırcasına doğayla bütünleşip anlatmış romanda.
Korkuyu bilmenin, hissetmenin, korkunun her halini tanımanın en güzel hali diyebilirim bu roman için....
Bu arada romanın sonunda Mustafa'nın babasını öldüren Salmanın da sonu tıpkı öldürdüğü insanlar gibi oluyor. Başı kesilerek caminin duvarına asılıyor kuşlar, böcekler yesin diye..
Korkudan korkanlarla tanışmak için mutlaka okumalısınız.. Çünkü o bir Yaşar Kemal romanı ve okunmaya fazlasıyla değer...
Kale Kapısı (Kimsecik 2)
Seri halindeki romanların belkide en güzel yanı tam ortasında kendinizi kaybetmeniz ve kitabın içinde kendinize yer bulmanızdır. Bu kitabı da asırlık bir çınarın elinden okuyunca haliyle etkiside kat ve kat artıyor. Okurken kendimi Mustafayla Zeronun dertlerine üzülür, Salmanın halini anlamaya çalışır, Hasan ağanın çaresizliğine üzülür halde buldum. Dağlarda,mağarada,köyde dolaşıp çekirge yakaladım, Mehmetle sağlam bir yoldaşlık kurdum ...En önemlisi "çocuk gözünden korku" yu tanıdım, hissettim... Ve daha nicesini bu kitabı okurken hissettim....Okuyun çünkü elinizden bırakmamayacaksınız...
"Medya egemenliğine karşı bir halk , son ozan Zülfü Livaneli. Örneğin, Livaneli'nin konserlerine gelen insanların etrafta çöp bırakmadıkları, alana giriş çıkışta nazik ve dikkatli davrandıkları hep anlatılır. Bu insanların halkın uygar, direnişçi ve donanımlı kesimi olduğunu söylemek elbette doğrudur. Ama daha doğru olanı, insanların Livaneli 'yi izlerken içlerindeki bu niteliklerin öne çıkıyor oluşudur. Çünkü Livaneli insanların estetik, entelektüel yönlerine ve vicdanlarına hitap ediyor. "diyor yazar Zafer Köse.
Zülfü Livaneli denince akan sular duruyor benim için. Bu kadar kültürlü, bu kadar donanımlı, bu kadar entelektüel, bu kadar aydın; hayata, insana, sanata, siyasete kısacası her şeye bu kadar geniş açıdan bakabilen;en çok da karakteri ve vicdani yönüyle beni etkileyen bu insanın önünde saygıyla eğiliyorum öncelikle.
Müziğiyle, kitaplarıyla beni çok etkileyen Zülfü Livaneli aynı zamanda pek sevmediğim deneme türünü bana sevdiren yazardır. Zafer Köse ile yapmış olduğu nehir söyleşi sayesinde de söyleşi(sohbet) türünü sevmeyi başarmış bulunmaktayım. Konuşma ve yazılarıyla beni düşünmeye, araştırmaya yönelten Livaneli bu nehir söyleşi şeklinde yapılan sohbetteki konuşmalarıyla gene beni yanıltmadı ufkumu fazlasıyla açtı. Zafer Köse'ye de bizi bu muhteşem insanla buluşturduğu için ayrıca teşekkür ediyorum...
Biraz abartmış olduğumu düşünenler olabilir ama gerçekten ben Zülfü Livaneli 'nin kişiliğine ve sanatına aşığım... Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum... Keyifli okumalar...
Kitapla tanışmam kızım sayesinde oldu. İlkokula başlayıp yaşadığımız, boğuştuğumuz birçok sorundan sonra çocuk psikaytrine gitmeye karar verdik. Çünkü artık tükenme sendromuna girmiştim. Okuldan sürekli çağırılıyor akla hayale gelmeyecek sorunlarla karşılaşıyorum. Anne olarak yetersiz olmak duygusu bir tarafta, öğretmen olarak aldığım ve
Sarı Sıcak
Gene bir Yaşar Kemal harikası... İnsan ilk kitabını ilk öykülerini bile bu kadar güzel mi yazar!!!.... Bebek, Pis Hikaye, Sarı Sıcak ve Kerem Usta'nın olduğu hikayeler en beğendiklerim.Fazla söze gerek yok diliyle, anlatımıyla, seçtiği konularla psikolojik tahlilleriyle gene kalemini konuşturmuş Yaşar Kemal. Mutlaka okunmalı...
Zilli kurt
Yaşar Kemal'i okumak ne kadar güzelse hayatını anlatan kitaplarını okumak da o kadar güzel... "Zilli Kurt" Yaşar Kemal'in kendi hayatını anlatmak isteyip ömrü yetmediği için yazamadığı eseri. Belkide yazar bundan dolayı bu ismi verdi esere.
Kısa ve yalın bir anlatımla Yaşar Kemal'in çocukluğunu, çektiği sıkıntıları, bir gözünden nasıl olduğunu, nasıl yazar olduğunu; Abidin Dino, Orhan Kemal gibi sanatçılarla olan dostluğu, Thilda ile olan evliliği, parasızlık yüzünden yazdığı İnce Memed'in yaklaşık 46 dile çevrilerek Nobel'e aday gösterilmesi ve daha neler neler...
Eksik bir çok konu olsa da Yaşar Kemal'in çocukluğunu güzel bir şekilde anlatması kitabın en güzel tarafı...
İşin ucunda Yaşar Kemal varsa o kitap her şeye değer...
Demirciler Çarşısı Cinayeti - Akçasazın Ağaları 1
Yaşar Kemal bu romanında kan davasını, ağa-köylü çatışmasını ve soylu beyler arasındaki çatışmayı dile getiriyor. Derviş Bey ile Mustafa Bey arasında bitmek tükenmek bilmeyen öldürme mücadelesi etrafında Akdeniz Bölgesi'nin yaşamı gözler önüne seriliyor.
Romanda Derviş Bey ve Mustafa Bey karakterleri aracılığıyla eskiye özlem,töreye bağlılık;
Tanrı'nın Unutulan Çocukları
Sanırım kitabı pek çok kişi beğenmemiş. Çok ödül almasına da şaşırmışlar. Evet kitabı bende beğenmedim, çok ödül almasına ben de şaşırdım. Lakin kitabın konusunu beğendim. Jeffrey'le Charlie'nin arasında geçen diyalogları beğendim. Beğenmediğim şey kitabın çok uzatılmış olması, kesinlikle kitap isminin konuyla ilgili olmamasıydı. Bir de bu kadar kötü bir çeviri böyle olabilirdi dedirtti bana. Sonu ise daha iyi olabilirdi.... Çok abartılacak, çok satanlar arasına girecek, girmeyi hak edecek bir kitap değil... Çok satan her kitabın kaliteli olmadığını bir kez daha ispatladı bu kitap bana. 448 sayfalık bir kitap okumak istiyorsanız, zamanınızı daha kaliteli kitaplara ayırın derim. Ben ettim siz etmeyin diyorum yani...
Bir Dinazorun Anıları
Bu kitap nasıl anlatılır bilemedim. O kadar dolu o kadar dolu bir hayat ki, yazarın sımsıcak dilinden okumaksa fevkalade. Özellikle Fransızların lise öğretmenlerine de "PROFESÖR" demelerini öğrenmekse kendi adıma paha biçilmez bir bilgi
Mina Urgan 82 yaşında yazdığı bu kitapta yaşlılık ve ölümle ilgili fikirleriyle başlayıp çocukluk,
itiraf
Bir roman kahramanı düşünün: Bir yandan Antik Yunan’dan kalma çözülemeyen bir matematik problemine yorum getirir, bu konu üzerine kitap yazar, bir yandan Fatih Sultan Mehmet’in kütüphanesinin başındadır, onunla senli benli olup şakalaşabilecek kadar yakındır. Astronomi, felsefe, tıp ve dini ilimler üzerine bilgileri hâkimiyet seviyesindedir. Bu
Bu Diyar Baştan Başa 3(Peri Bacaları)
Diyarbakır, Van, Erzurum, Ağrı Dağı, Adana ve daha da fazlası. Anadolu, Doğu, öldüren sıcak, donduran soğuk ve fakirlik fakirlik. Bu Diyar Baştanbaşa tam da adı gibi. Depremi, kaçakçılığı o havasız trenlerde yolculuğu ile ölümü kaç kere göze almış yazar Yaşar Kemal. Hayret edilesi, önünde saygıyla eğilesi.
Aklımda kalanlar:
----Aksu Gemisi; Karadeniz'den oluk oluk göç eden insanları taşıyan gemi. ---Otobüs yolculuğu sırasında doğan, adını "Yolcu" koyulan bebek.
---Ürgüp'te peri padişahının kızıyla evlenen çoban.
---Doğu'da mağara köyünde bir ihtiyarın Osmanlı'nın yıkılıp Cumhuriyet'in kurulduğundan bihaber olması. ---Urfa'da ki Ceylanpınar Çiftliği, gerçekten ceylanların yaşadığı gerçek anlamda bir vaha. ---Köy Enstitülerinin cehaletle verdiği savaş. ---Yaşar Kemal' in kaçakçıların arasına karışması.
Ve son olarak bu ülkenin insanın cahil bırakılması. Tesadüf değil, bile isteye bir planın sonucu olarak cahil bırakıldılar, o günlerde din tacirliği yapanlar bu işin bu kadar tutacağını kendileri bile hayal etmiyorlardı herhalde.Ülkem için ağlamaya devam.
Neyse efendim okuyun okutun, Türkiye'nin yakın tarihinin abidesidir...
